İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Gözlerinde beyaz tenteli çingene arabalarının vurdumduymaz yorgunluğu, dudaklarında Demokritos'un insan içine çıkarken takındığı o alaycı gülümseyiş ve ellerinde iki poşet dolusu bira ile dikilivermiştin kapının önüne "Caliban" demiştin, "bugün ne serseriler şahının ne herhangi bir başka yerde, bugün burada, bu izbe, bu benim ruhum gibi küflenmiş yerde içelim dostum, hem damağımız ıslansın hem de kemiklerimiz." Bir insan hem sevinci hem hüznü aynı and, aynı yerde yani aynı yürekte nasıl konuk eder bunu ilk kez senin gözlerinde görmüştüm ve Prospero aziz dostum şunu itiraf et ki sen çektiğin acılardan garip bir zevk alıyor ve sana o acıyı çektirenleri daha büyük bir tutku ile seviyorsun, yüreğine saplanan hançeri tutan elleri bulup öpmek istiyorsun değil mi?" demiştim de, birandan koca bir yudum aldıktan sonra buğulu bakışlarını yöneltip gözlerime "Yoruldum ben Caliban, ziyadesiyle yoruldum,sevdim sevmekten, kızdım kızmaktan, düşündüm düşünmekten her ne kadar uzun lafın kısası olmaz deseler de, kısacası yaşamaktan yoruldum ben sevgili dostum. Keşke yalnızca bedenim olsa idi yorulan, kan şekerim düşse, tansiyonum yükselse hatta o nasıl olduğunu çok merak ettiğim kalp krizi denilen şey gelip yoklasa ya da ayağım sürçsede yığılıversem herhangi bir caddenin herhangi bir kaldırımına. Malesef hiç biri olmuyorufak tefek arazlar dışında bedenimden şikayetyim yok dostum, ruhum yoruldu benim ruhum. Keşke diyorum çoğu zaman, keşke hal bilmez, yol bilmez kara cahil biri olaydım da sadece fiziki yorgunluklardan yakınsaydım; bir çoban olsaydım mesela benden başka kimsenin olmadığı ıssız dağlarda ve yalnıza hangi koyunun ne zaman juzuluyacağı olsa idi bütün derdim ya da yok olsaydım sevmeyi ve düşünmeyi öğrendiğim gün. Lakin olmadı dostum, alnımıza kara yazı yazılmış bir kere ve bu kara leke böyle giderse eğer vicdanımı da is yuvasına çevirecek. Türlü çeşitli lekeyi çıkartmak için envayi çeşit temizleyici buldu adem oğlu ama vicanları ağartacak bir temizleyici yok, olmasında zaten." deyip susmuştun ki "belki de bulmuşlardır ama talep olmadığı için sürmüyorlardır piyasaya" dememle birlikte sarsıla sarsıla gülmeye başlamıştın "Valla haklı olabilirsin Caliban bak ben işin bu yönünü hiç düşünmemiştim neyseki şmdilik bizim gereksinmemiz yok öyle bir temizyiciye ve eminim ihtiyaç da olmayacak bizim şimdilik tek ihtiyacımız içkilerimiz onu da buluyoruz allaha bin şükür." deyip bir solukta bir şişeyi fondip etmiştin. Üzülerek bildiriyorum ki aziz dostum sen gittiğinden beri değşen bir şey yok fani dünya cephesinde, Ne vicdana ne ağartıcııya her geçen gün biraz daha kararıyor yüreklerimiz, vicdanlarımız ve dahi hayatlarımız. Umarım gittiğin yerde kararan sadece akşamlardır sevgili dostum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bekir Öğretici, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |