Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
Kanun Güvencesinde Eşit Temiz'lere 1425 KANUN-U SANİ 05 PAZARTESİ Gece Uçuşu 004-007 Euxpery Her duruma uygun bir söz bulursun. Bulamazsın fakat her söze uygun bir durum. Ya beklentidir söz ya sevinti ya umuntu yahut coşku veya ağıt. Kuruntu söz değildir. Öğüt kendini öğütlüyordur. İyi de kime. Hüzün,keder,elem,tasa,kaygı,gam,gasavet.bun. Sözün yalınlığından sağılmaz. Yalnızlığa sıkılan söz yalnızlığı kurtarmaz. Duruma göre değişen söz yoktur. Durum durduğu yerde duruyor değildir. Kendi yalınlığında bile yalın yaşayamaz. Yalınlığı anlatmak için bile çoğul bir durum gerekser. Bir kişilik bir durum yoktur. Tanrının biricikliği bile bir başına anlaşılır bir durum değildir. Kendi kendine konuşan bir tanrı görülmemiştir. İnsan konuşabilir ama. Bir başına konuşuyor değildir yine de. Muhatabını yaratır. Hayran olduğu yalnızlığına ihanet etme pahasına üstelik. Hayaleti için aslını feda eden bir suret hangi şekle bürünsün de sözün aslına halel getirmemiş olsun. Sözün aslı şudur ki gerçek bir varlığı yoktur. Her şeyi biliyor değildir söz. Seyrettiğine bile gücü yetmez. Olmamışa ne desin söz. Yaşamamışa ne anlatsın söz. Kendi kendine yeten bir kendilik neden sövüp dursundu kendi kendine. Kimse; kimsesizliğini kimseleştiriyordur. Kendini kurtarmak başka nedir ya.? Birbaşınalığın kurtarılmaya gereksinimi yoktur. Kurtarılmanın bile kurtarılmaya gereksinimi vardır oysa. Olmayan bir kendiyle savaşım için nasıl savaşacak kimsesiz. Aslını arayan belli ki kaybetmiş. Aslından başkasını mı çağırsın yanına. Ne var bunda kınanacak. O kadar da Tanrı değildir söz. Ya tanrısınandır müntehir; ya tanrısız kalan. Oynamaya gönlü olmayana ne oynatsın bu söz. Bir başına yaşam kurtulmuştur zaten yaşamdan.. Yaşam denir se şayet buna. Cibran okuyana değil Cibran anlayana denir bu söz. Ne kurtaracağı bir kimsesi vardır ne de kurtulacağı bir ötekisi. Kurtulunması gereken sözün kendisiyse söz. Neylesin suskuya veda etmekten başka. Bu söz. Aşk ne diye göz yaşı döker ya.!? Hangi en muhteşem söz yarımsız ve yarınsız teselli edebilir ki Aşk'ı. Yarımsız bir yarın için ne diye peşin bu günden vazgeçsindi ki bu Aşk.? Aşk Tanrıdan daha güçlü değildir. Daha güçlü bir armağan da bağışlamamıştır ve fakat şu koca Tanrı’dan ol muterif aşıklarına. Zehri şeker; Şekeri zehr eden de kim miş.? Kendine azmetmiş kimsesizden başka. Her söz nefes değildir. Kan seni bir gün avutur yahut bir ömür. Ya can.!? Kan kan diye feryad etmez bu aşıklar. Kendini kendinde mahkum eden kimden kurtulsa gerek kendinden başka. Kimsesi de yoktur kendinden başka. Bu noktada doğrudur bu söz. Kurtaranı olmaz kendinden başka. Bir aşığı yoksa şayet. Kendinden başka. Ne kimsenin ona.. Ne onun kimseye. Kurtulmak buysa kurtulmuştur zaten. Buz gibi bir Tanrı olmuştur zaten. Kristal heykel. Ne sevmek için bir nedeni. Ne sevilmek için bir niçini. Kalmamıştır kan bağından başka bir iç. Gövdesinde tutabilecek bir tutam içini. İçi içini yemek te bu olsa gerek. Hiçbiyerde hiçbiyerli avuntusu da böylece. Koskoca bir hiç. Sığın karanlığından O’nun aydınlık rahmetine ki. Sevmek için nedenler sevilmek için niçinler yaratmıştır da. Sorguya çekmemiştir bir kerre bile sebeb nedir niçin ne.? Yaktığı için yanar yalan. Yakıldığı için değil. Günah keçisi değildir cehennem. Söz sahibinin de bir sözü vardır. Emanet ettiği söze. Her sözün üstünde bir söz vardır da. Her sözün altında bir söz yok mudur. Eteklerinden bi haber olmasa gerek dağ. Boşuna mı ağarır duman duman saçları bu dağın. Söz yarıştırmak ta nedir aşkla. Aşka zülden başka. Eteklerini toplayan bir dağ görülmemiştir sivri başına. Eteklerine ağdıkça ağan olmasaydı dağ. Nasıl olurdu dağ. Garib aşıklarına sağınmasaydı dağ. Nasıl öğünürdü dağ. Aşıklar eviyim diye. Niçin dağlara sığınır sanırsınız şu sürgün aşıklar.. Kovulduklarında evlerinden. . Koparıldıklarında yeryüreklerinden. Ya niçin çırpına çarpına döğünür sanırsınız dalgalarını.. Bu dağın eteklerine bu deniz. Bağlantısız ne var.? Kurtaracağı bir kimsesi yoksa yaratır onu Aşk. Kurtarıcısı kimsesi yoksa onu da yaratır bu Aşk. Aşk bile yaşayamaz aşksız. Nasıl yaşayamaz sa aşık bile aşıksız. Kendine yetebilseydi. Nasıl sokulabilinsindi o şişeye. Bir el dilemesi bile bir anlam içindir. Anlamsızlığına kaçıyor değildir anlam. Anlamak için O çocuk olmak bile çok gelir. Bir çocuğa tutulduysa bile bir ihtimal bu peri. Gövdesine değildir kaç kere söylesin. Gövdeden ucuz ne var.? Bas parayı gelsin masana en güzel manita. Manitu bakmasın yüzüme yalanım varsa. Lidya,Frigya,Truva,Antalia.. Bütünüyle Anatolia.. Aşk şehirleri midir baksın hele bir. Bir gözü olan varsa. Ve sorsun eğer varsa bir cesareti. Helene’ya,Maria’ya,Anna’ya.Margarita’ya.Marla’ya.. Meryem’e,Fatıma’ya,Şirin’e,Zöhre’ye,ve Aslıya…Ve. Yetinmesin hatta sorsun Aztek’e,Afrika’ya,Asya’ya.. Atina’ya,Roma’ya,Paris’e ve Londra’ya ve.. Prag’a bile sorsun hatta varsa bir cesareti. Fakat sormasın asla İstanbul’a bir soru bile. Aşka müddei aşığa ağırceza.. Hazzaz Hakim efendi.! Ne aşklar gördüm yaşadım ben. Kesin vardılar. Ne bilsin şu aşık hastası aşksız hastalar.! Yar olmadan yar etmeye müptela. Bando eşliğinde kesintisiz kıytırık kremalı ruhsuz ama.. Kesin kırmızı kıravatlı şişman pastalar. Aşkın da mürebbileri vardır. Bir okulu bir dersanesi yoktur ve amma velakin.. İşbu aşkın. Sağı solu altı üstü boyu bosu formu forsu Huyu husu eğrisi doğrusu.. Sisi pusu..Süsü kokusu..sevinci coşkusu.. Ürküsü korkusu da vardır elbet. O da İnsandır nihayet. Ar’ı namusu da vardır fakat işbu aşkın. Apış arasından azade. Yüzsüzlüğü görgüsüzlüğünden değildir. Hangi gerçek yüzünü görmüştür de. Yüzsüzlük etsindi bu Aşk.? Arsız duyarsız değildir ki bu Aşk. Kirletilmesini umursamayışı körlüğünden değildir. Sağırlığından sa hiç. Kirletenini bile arıtmak ister Aşk. Tıpatıp. Su. Denildiyse. Sebebsiz değildir bu deyişi. Kendinden menkul bir iradesi de yoktur bu aşkın. Teslim olduğundan beri aşkına. Ne diye yakına.? Varılmadıysa farkına.! Kirletilebilir olması rızası hilafınadır aşkın. Arzusu rağmına. Gövdesi umurunda bile değildir aşkın. Meğer ki ırzına geçilmeye niyet edilmesin ruhunun. Sıra buna geldiyse. Kıyamet vacibtir elbet. Cehennem farz. Kirletilmesi kirlendiği anlamına da gelmez. Aşk kirlenmez. Kibri sevmez hepsi bu. O söz de öyle söylenmez. Kim nasıl kurtarabilecekmiş kendini kendi, başına.? Vay başıma. Felsefeye bak.! Tanrının nesiyle başa çıktı bu tür bir felsefe de.. Aşıklarıyla başa çıkacak. Beş dakkalık orgazma fit bu felsefe. Bıraksın fitneyi fesadı da. Kulak versin hele bir Şu aşıklar piranına. Şahım eyvallah.! “Buğday mı istersin yok sa bir şol nefes mi.?” “Bade-i Cem-i Canan’dan ey Cahil Aşık.!” Devr-i daimi boşuna değildir ol Aşk’ın. Daimiyem her can ermez bu sırra. Boşuna değildir halden hale evrilmesi yoldan yola savrulması. Kir ü pasak arasında. Pisliği arizasıdır Aşk’ın. Cevheri değil. Cevahir boşuna yalvarmasın pisliğine.! Aşka aşina olanlar bilir. Kendinden kaybolmaz aşk; düşürülse de kemrah içre gübre içine. Bir şaparoğlan gelir kaldırır düştüğü yerden bu garibim Aşk’ı da. Söylemez yine de hiçbir kimseye kurtardım Aşk’ı diye. Kim bilir Aşk’ın kadr ü kıymetin aşıktan başka.!? Naziresi bile güzeldir Aşkın. Ol mey’den içenler bilmezler mi ol mey dahi surettir asıl değil. Harabi dahi böylece ayyaş olası değil. Harami olası değil. Putperest olası değil. Hatayi’den miras hatası dahi başıboş olası değil. Herşeysiz kalabilir de bu aşk. Kalabilemez asla tesellisiz. Artık ne derseniz deyin siz. Ne söylerseniz söyleyin siz. Aşksız ama pek aşık. Zamansızlığı ve mekansızlığı da. Zamana ve mekana göredir. Zamansız ve mekansız değildir işte böylece ve O. Zaman zaman ilgisiz bir zamanda ve uygunsuz bir mekanda kapınızı çalabilir elbet. Birgün bu aşk. Ummadığınız bir zamanda ve mekanda üstelik. Ne haldesiniz diye sormaz bile. Ne haldeliğinizi kim daha iyi bilebilir Aşk’tan başka.!? Hangi deliğe girdiğinizi bile bilir bu Aşk. Siz bilmeseniz bile hangi delikte ondan habersiz yaşadığınızı. Açtınız açtınız kapınızı. Ne ala. Kovulmayı beklemez bile bu Aşk.! Kendisi gider. Tanıyamadıysanız hala. Gelen de O’dur giden de.! Payınız ne dir o halde.!? Merak mı ettiniz.? Söyliyeyim su halde. Kabulünüzden başka bir payınız yoktur. Sex. Gövdesel bir reflextir. Aşkın kendisi değildir. Cisimlenmek te ister ama bu Aşk. Her cisimleniş bir aşk gereksemeyebilir pekala. Kendini sereserpe verivermesi herkesin hoşuna gider de. Hoşuna gitmez lakin ortayerde sereserpe dışkılanıverilmesi. Bu Aşk’ın. Dışkı için değildir bu Aşk. İçki nedir anladınız mı şimdi.? Ne içerler şu meyhorlar üzüm dışkısından başka Aşk niyetine.? Dışkıl aşıklar da mezeleri olsun öyleyse. Asıl sarhoş kim.? Asıl haramzade kim.? Asıl münkir kim.? Kimdir asıl Müşrik.? Hayyam hasımlarından başka.? Harabi hasımlarından başka.? Dinin Molla kasımlarından başka.? Gerşek dinsiz imansız kim allahaşkına gerçek aşkına.? Mukallidleri de cabası yani.! Hu.! Yahu.! Çok itaatkar olsaydı inmezdi yeryüzüne… Geri dönüşü bir itaat üzredir ama. İster anla ister anlama.! Biraz gülümsetmek içindi. Hepsi. .. Şimdi. İster ağla ,ister ağlama.. Yarim. İster ağla ister ağlama.! Wesselam.!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Veysel Menekşe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |