"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Yüksek yapıların arasından yürürken,boğulduğunun farkındaydı.Nefes alabileceği tek yer,sokağın bitimindebulunan parktı.Çiseleyen yağmura aldırış etmeden,yavaşça yürüyordu.Koşuşturan insanlara denk geldiğinde,onları yağmur damlalarına benzetiyordu.Elinde taşıdığı poşeti,paltosunun iç cebine koydu. Haksızlığa ve yanlış olana meydan okuyup durmuştu.Yaşı ilerledikçe merdiven basamaklarına bile meydan okuyamıyordu.Bu duruma içten içe üzülse de etrafına belli etmemeye çalışıyordu.Yaşantısında durak olarak nitelendirdiği iş hayatında,inandığı değerlerden ödün vermeden ilerleyip durmuştu.Arkasına baktığında pişman olduğu hiçbir şey yoktu. Pişman olmadığını hissetmek,kendisine verdiği en büyük armağandı.Sokağın bitiminde bulunan caddeye ulaştığında,yolun karşısına zar zor geçti.Ortasında havuz olan ve yapraklarını dökmüş ağaçların bulunduğu parka girdi.Havuzun arkasındaki bankların ollduğu yere doğru yürümeye başladı.İç cebine koymuş olduğu poşeti çıkardı.Islanmış olmalarına aldırış etmeden bankların birine oturuverdi.Poşetin içinden çıkartmış olduğu ufacık ekmek tanelerini,serçe kuşlarının olduğu yere doğru atmaya başladı.Ekmek tanelerine ulaşan serçelerin coşkusuna ortak olmak,kendisini mutlu ediyordu. Avuca sığacak kadar küçük olan serçe kuşlarını seviyordu. Serçeleri seyrederken,gözleri dalarak geçmişi seyretmeye başladı.Mutlu ve sıkıntılı olduğu yaşadıklarını andıkça yüzüne gülücük konduruyordu.Serçeler gibi küçük olan gülücükler.Kısık ateşin üzerinde duran kahve fincanına benzettiği yaşantısının,falına bakıyordu.Pişmesi uzun,içmesi kısa süren kahve,sıkıntıların ardından yaşadığı kısa sevinçleri andırıyordu. Yaşadıklarıysa acı ya da tatlı olarak tat bırakmıştı.Poşetin içindeki ekmek taneleri bitince,bankta arkasına doğru yaslandı. Gökyüzündeki gri bulutların ardında Güneşin olduğunu biliyordu.Güneşe bakarak,gözlerini kıstığı anları özlemeye başladı.Gözlerinin rengi gibi mavi olan gökyüzü,özgürlüğün simgesiydi.Özgür olarak yaşamaksa,değer biçilemeyen armağandı.Parkın belli yerlerinde küçük su birikintileri oluşuyordu.Çiselemeye devam eden yağmurun hızı artıyordu. Oturmuş olduğu banktan kalktı.Gözleriyle parkı koloçan etti.Parkın çıkışına doğru yürümeye başladı.Güneşin yüzünü görmese de güneş tenini yakmasa da yaşantısının gölge yeri burasıydı. Gölge oyunlarının oynandığı yerse,parkın oyun alanıydı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Tepe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |