..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > sedat




30 Nisan 2010
Neden Saçmalarız?  
sedat
Neden bir grubun taraftarı olmak zorunda kalıyoruz. Grup üyesi olmak güç demektir. Güç te maddi veya manevi yardım almak demektir. Yukarıda Dördüncü Murat ın sözü ne kadar doğru ; grubun üyesi olmak , yardım almaya, onun sonucunda da emir almaya kadar uzanır. Bu durumda her şartta grubun fikirlerini savunmak, dolayısıyla da saçmalamak zorunda kalırız.


:AHFC:
Yardım almaya alışanlar, emir almaya da alışırlar. IV. Murat


İletişimin son derece gelişmesi sonucu, herkonu hakkında bilgi yığınları ile istesekte, istemesekte karşı karşıya kalıyoruz. Bir nevi bilgi kirliliği. Nedense her konuda sanki zorunluymuşuz gibi, fikir beyan etmeye çalışıyoruz. Tabii bunun sonucunda da çoğu kez saçmaladığımızı hissederiz. Özellilkle olayın üzerinden belli bir süre geçip, olayı tekrar hatırladığımız zaman, amma da saçmalamışım diye kendi kendimize itiraf ederiz. Saçmaladığının farkına varmak bile bir meziyettir. Büyük bir çoğunluk saçmaladığının farkında dahi değildir ne yazık ki. Neden saçmalarız ? Bu konuyu irdelemek sanırım ilginç olacaktır.

Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz ; ama dünyaya bakış açılarımız çok farklı. Hepimizin aile çevresi, yakın çevresi, eğitim durumu, izlediği televizyon programları, okuduğu kitaplar, inernet ile ilgileniyorsa izlediği siteler, çok farklı ; kısaca farklılıklar içerisinde bir dünya. Tüm buralardan zihnimize giren bilgi yığınlarını, zihnimiz, kendine göre bir sınıflandırmaya tabii tutarak kaydeder. Biz de bir konu hakkında görüşlerimizi, zihnimize kaydedilen bu bilgi sıralamasına göre değerlendiririz. Bir insanın her konuda tam bir bilgiye sahip olması kuşkusuz imkansızdır. Ne yazık ki, bilgimiz olmadığı halde, her konuda kendi bakış açımıza göre, bir fikir ileri sürmek zorunda hissederiz. İlla bir yorumda bulunmak zorundamıyızdır ? Bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip değilim, haksızlık etmek istemem neden diyemiyoruz ? Ancak bilmediğini itiraf etmek te bir erdemdir. Bu erdemden yoksun olduğumuz çok açık. Kanıtı da televizyon programlarda eline mikrofonu geçirenin, muhakkak yorum yapması şartmışçasına, saçmaladıklarıdır. Hepimiz şahit olmuşuzdur.

Zihnimize, çocukluğumuzdan itibaren önce anne babamız, aile yakınlarımız, sonra yakın çevremiz, sistematik olarak okul, kamu, dini kurumlar tarafından yüklenen bilgi yığınlarının, doğru olduğu inancı sarsılmaz bir şekilde biliçaltımızda yerleşmiş durumdadır. Bilinmeyen daima tehlikelidir. Ama bilinen denenmiştir, bize zarar vermez. Zihin kendine yüklenen bilgilerin yanlış çıkmasına asla katlanamaz. Her durumda bu bilgilerini arkasında durmak gerektiği sanısındadır. Doğru veya yanlış olup olmaması fazla önem taşımaz Ne bahasına olursa olsun, bildiklerini savunmalıdır. Kişiler haklı çıkmak uğruna, yapmayacakları şeyleri yaparlar, söylemeyecekleri sözleri söylemekten asla kaçınmazlar. İşte o zaman şaçmalamamak olanaksızdır neredeyse.

Toplumumuzda bir nevi kast sistemi (1) oluştu dersek yanlış olmaz sanırım. Herkes, kendini bir grubunun üyesi olması zounluluğundaymış gibi hissediyor. Ve bu grubun fikirlerini, doğru olsun olmasın, savunmak zorunda olduğunu kabul ediyor adeta . Hatta bu kabul o kadar ileri gidebiliyor ki “Benim hırsızımsa iyidir, benim katilimse iyidir ; senin hırsız ve katilinse muhakkak kötüdür” denebiliyor. Şöyle objektif olarak günlük olaylara baktığımız zaman, bir çok örnek tesbit edebilirsiniz. Tesbit edebilmeniz için objektif olmanız yani bir grubunun içinde olmamanız gereklidir. Ne kadar çocukça değilmi aslında. Aynı sporda olduğu gibi. Spor takımları taraftarlarının fanatik anlayışından bir farkı yok. Bir düşünürün deyişiyle “Zihnimizi kendi başına çalışmasına izin vermediğimiz sürece, O bize hep görmek istediklerimizi gösterir”. Tabii bu durumda saçmalamakta kaçınılmaz oluyor.

Neden bir grubun taraftarı olmak zorunda kalıyoruz. Grup üyesi olmak güç demektir. Güç te maddi veya manevi yardım almak demektir. Yukarıda Dördüncü Murat ın sözü ne kadar doğru ; grubun üyesi olmak , yardım almaya, onun sonucunda da emir almaya kadar uzanır. Bu durumda her şartta grubun fikirlerini savunmak, dolayısıyla da saçmalamak zorunda kalırız.

Fikirlerimizi, benliğimizle adeta özdeşleşmiş olarak kabul ederiz. Fikrimizin yanlış çıkması, bizim değerimizi azaltacağı korkusu bizi sarmalar. Herkes, kendi bildiğinin doğru olması gerektiği inancındadır. Bilgi asla doğma değildir. Her an değişim, bilginin, olmazsa olmazlarıdır. Tüm evren durağan/statik değildir. Her an bir oluş üzerinedir. Dolayısı ile bilgi de devamlı değişmek zorundadır. Çünkü bilginin sınırı yoktur. Bunun bilincinde olmayan insanoğlu, kendi fikirlerinin kabul görmemesini kişisel olarak algılar. Kendi kişiliğine yapılmış bir saldırı olduğu varsayımı ile hemen savunmaya çekilir. Savunma da çoğu kez saldırı şekline dönüşür hemen. Bu durumda hertürlü saçmalık yapmak kaçınılmaz hale gelir.

Saçmalamamak için ne yapmalıyız?

Herşeyden önce her konuda bilgi sahibi olmadığımızı kabul edeceğiz. Bilmediğini bilmek de büyük bir erdem değilmidir ? Bu konuda yeterli bilgim yok demek neden bu kadar zor geliyor insanımıza. İşin en kötüsü bilmediğini, bilmeyenler. Çevrelerinde kendilerini destekleyen yandaşları varsa deymeyin keyfine bu kişilerin . Popüler olmanın en kolay yönü de bu olsa gerek. “Yarı doktor insanı candan, yarı imam insanı dinden eder”, atasözü sanki tam bu kişiler için söylenmiş gibidir. Sözlü iletişimde laf kalabalığı yapan bu kişiler kolay kolay gözden kaçabilir. Ama yazılı iletişimde gözden kaçması çok zordur ; çünkü yazı kalıcıdır

İkinci olarak tüm önyargılarımızdan kurtulmamız gerekmektedir. Bu güne kadar doğru olarak bildiklerimizin dahi yanlış olabilme olasılığını göz ardı etmemeliyiz. Hiç bir şeyi doğma olarak kabul etmemek, fikirlerimizi zorla insanlara kabul etmeye zorlamamak, acaba kelimesini daima gözönünde tutmak, her konuda araştırma yapmak ve önyargısız olarak konulara yaklaşmak, empati kurmak faydalı olabilir sanırım. Herhangi bir konuda yazmış olduğumuz bir yazı hakkında tersi ileri sürülerek yorum yapılmaya görsün, hemen savunmaya geçeriz. O da yetmez o grubunun diğer üyeleri de hemen savunmaya iştirak ederler. Neden bukadar acımasızız. Belki bizim düşüncemiz yanlış veya eksik. Karşımızdaki düşünceye neden saygı göstermiyoruz? Burada Montaigne’ nin bir sözünü anımsamadan geçemiyeceğim “ İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır ; doldukça eğilirler. Aslında başka fikirleri olgunlukla karşılamadığımız sürece içi boş başaklara benzemezmiyiz.

Sonuç olarak saçmalamamak aşağıdaki hususlara dikkat etmekle başırılır sanırım. Bu hususlar çok eski bir kızılderili anlayışını yansıtır.
*Sözlerinizi özenle seçin.
*Hiç bir şeyi kişisel algılamayın.
*Varsayımlarda bulunmayın.
-------------------------------------
(1) Hint kast sistemi, Hindu dinine inananların toplumsal olarak örgütlenmesi amacıyla yaratılmış bir sosyal merdiven sistemidir.Her Hindu bir 'kast' içine doğar. Kast, toplumda özel bir konumu olan ve bu konumu nedeniyle öteki gruplardan ayrılan bir insan topluluğudur. Çocuklar anne ve babalarının kastına bağlıdır ve inanmış bir Hindu, yaşamını kastının kurallarına kesin bir bağlılıkla sürdürür. Varolan çeşitli dinsel toplulukların yanında, bir de birçok kasta ve alt kasta bölünmesi, Hindistan'ın tarihi boyunca siyasi birlik sağlamasını güçleştirmiştir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Söz Gümüşse, Sükut Altındır.
Yapay Hayatlar
Bayram Ziyaretleri
Aynalar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alışılmışın Dışına Çıkmak
Kutlamalar Hakkında
Din ve Ahlâk Üzerine (Japon
Ağlamak
Altın Diş
Mektubu Bitirmek
Saygı
Karşılaştırma/kıyaslama
Yoksula Yardım Etmek Mi, Yoksulluğu Ortadan Kaldırmak mı?
Kendi Hapishanemiz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beyaz Yalanlar,siyah Yalanlar,pembe Yalanlar... [Eleştiri]


sedat kimdir?

Yazılarımda çevremizdeki insan manzaralarını yansıtmaya çalıştım. Aslında tüm amacım belki de kendi kendimi yeniden yaratabilmek,zihinsel de olsa dinginliğe erişebilmek. Belki de hiç bir amacı yok. Sadece vakit geçirmek için belkide. Belki de yapmak isteyipte yapamadığım yaşanmamış hayatımı dile getiriyorum kimbilir. Bilemiyorum inanın.

Etkilendiği Yazarlar:
J.Krişhnamurti,A.schopenhauer,I.Yalom,H.Cibran,D.M.Ruiz.İ.Arabi.Y.N.Öztürk


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sedat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.