"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Sorgulamayan insan cahildir, sorgulatmayan ise zalim... Psikolog ve Psikiyatr’larýn anlattýklarýna göre ; bunalýmdaki insanlarda gözlemlediðimiz ilk þey, bu insanlarýn zihinlerinde kendilerine adeta bir hapishane yarattýklarýdýr. Bu insanlar zihinlerinde görünmez bir duvar inþaa etmiþlerdir ve bu duvarýn yýkýlmasýna asla izin vermezler. Psikolojik bozukluk olarak adlandýrdýðýmýz bu durumdaki kiþilerin , belli kalýplar içerisinde davranýþ gösterdiklerini izleyebiliriz. Sabit fikir, hep ayný düþünce sistemi üzerinde çalýþýr. Sürekli kendini tekrar etmekle meþguldür. Bu kýsýr döngü kiþileri intihara kadar sürükliyebilir. Tüm insanlýk bu halde deðilmidir ? Kendimizi belli duvarlar içerisine hapsetmiyormuyuz ? Ünlü þair Nazým Hikmet Ran , þu dizelerinde ne kadar güzel dile getiriyor bu durumumuzu . Bizi esir ettiler, bizi hapse attýlar : beni duvarlarýn içinde, seni duvarlarýn dýþýnda. ...Asýl en kötüsü :bilerek bilmeyerek Hapisaneyi insanýn kendi içinde taþýmasý... Ýnsanlarýn birçoðu bu hale düþürülmüþ, Namuslu, çalýþkan, iyi insanlar Ve seni sevdiðim kadar sevilmeye layýk insanlar. Gelin beraberce bu konuyu biraz irdeliyelim. “Yaþam devinim içerinde vardýr” der Aristo. Yani duraðan hiç bir þey yoktur mikro ve makro evrende. Atomaltýndakilerden, gökadalara (galaksi) kadar her þey hareket halinde deðilmidir. Duraklama diye bir olgu bulunmaz tüm evrende. Hareket, ayný zamanda deðiþim demektir. Deðiþim yaþamýn olmazsa olmazlarýndandýr. Burada Krisnamurti’ den (*)aldýðým bir örneði sizinle paylaþmak istiyorum. Gürül gürül akan bir ýrmak adeta yaþam doludur. Sürekli bir hareket ve deðiþim sözkonusudur. Ýçinde balýklarý görebilirsiniz. Irmaðýn kenarýnda, ýrmaktan barikatlarla ayrýlmýþ küçük su birikintilerine rastlarsýnýz. Bunlar tamamen hareketsiz, üzeri adeta pislikten kabuk baðlamýþ, duraðan, kokuþmuþ bir haldedir. Etrafýný çevreleyen barikatlar onu ýrmaðýn canlýlýðýndan ayýrýrlar. Küçük su birikintisinde herþey kontrol altýndadýr. Diðer bir deyiþle herþey güven altýndadýr. Halbuki ýrmak sürekli hareket, deðiþim halindedir, her an herþey olabilir. Diðer bir deyiþle kesinlikle güven altýnda deðilsinizdir. Bazen hýzlanýr, bazen yavaþlarsýnýz, önünüze bir kaya parçasý çýkar ona çarparsýnýz, onu aþmak için çabalarsýnýz. Etrafýný dolaþýr, veya üzerinden aþar geçip yeni yerlere doðru seyehatinize devam edersiniz. Ýþte yaþam da böyle deðil mi ? Önümüzde iki yol var ; ya ýrmak gibi akacaðýz, ya da su birikintisi gibi olacaðýz. Ýnsanlýk ikinci yolu seçmiþ gibi görünüyor. Çünkü zihnimiz durmadan deðiþen ortamdan huzursuzluk duyuyor, bir tehdit olarak algýlýyor. Kendimizi güvende hissetmek ana hedef olarak seçildiðinden etrafýmýzý adeta duvarlarla çevreliyoruz. Bu duvarlarý gelenekler, dini, toplumsal, siyasal kavramlar oluþturuyor çoðu kez. Etrafýmýzdaki duvarlarý nasýl aþacaðýz . Ýþte temel sorun burada . Bu konuda vereceðim örnek sanýrým sorunun çözümüne fayda saðlýyabilecektir. Ýçi kirli su ile dolu bir kovamýz olsun. Kovadaki suyu nasýl temizliyebiliriz? En kolay yöntem, sanýrým içi pis su dolu kovayý, temiz su akan bir musluðun altýnda yeterli bir süre tutmaktýr. Pis suyun üzerine akan su kovayý taþýracak, sürekli taþma olayý gerçekleþtiði zaman yavaþ, yavaþ kovadaki su da temizlenmiþ olacaktýr. Demek istediðim þu ; kendimizi koruma altýna aldýðýmýz yanýlgýsýný oluþturan belli düþünce kalýplarý üzerine, farklý düþünce sistemlerinin, fikirlerin girmesine izin vermeliyiz. Ayný musluk altýndaki kova gibi, yeterli miktarda yeni fikirler zihin kalýplarýmýz üzerine eklenirse, zihnimizdeki kokuþmuþluk yerini, daha canlý, daha tekdüze olmayan, daha yaratýcý, daha hoþlanacaðýmýz bir yapýya býrakýr. Sürekli deðiþim, yaþamýn olmazsa olmazý deðilmidir? Tüm evren sürekli deðiþim halindedir. Deðiþimin gerçekleþmesi ise sabit düþünce kalýplarýndan kurtulmakla mümkündür. Ýnsanoðlunun düþtüðü durumdan tek çýkýþ yolu bu olsa gerek. Altý milyar insanýn yaþadýðý gezegenimizde insanlýk acý içerisinde, mutsuz vede umutsuz halde yaþam dediði süreyi tamamlamaya çalýþmýyor mu ? Tabii buna yaþam denirse ! Irmaðýn kenarýndaki kokuþmuþ su birirkintisinden ne farkýmýz var. Yaþam ýrmaðý gürül, gürül hýzla kopürdeyerek akarken, bizler kýsýr bir döngü içerisinde kendi hapishanemize kendimizi mahkum etmiþsek ; buna da yaþamak diyorsak, kendimizi kandýrmýyormuyuz acaba ? Yaþam ýrmaðý o kadar hýzlý akýp gidiyor ki ; ona yetiþmekten vazgeçtim, hiç olmazsa su birikintimize, ara sýrada olsa, yaþam ýrmaðýnýn sularýnýn girmesine izin verebilsek, hayatýmýz daha anlamlý bir hale gelebilir. Ancak zihnimiz alýþýlmýþýn dýþýna çýkmayý kendisi için bir tehdit olarak algýlar. Kýsýr döngü kalýplarý dýþýna çýkmak istemez. Aslýnda, toplum, insanlarýn etrafýna duvar örmekte çok ustadýr. Çesitli yöntemlerle bu duvarlarý, pekiþtirir ; adeta kaleleri koruyan surlar haline getirir. Hatta bu surlar, katmanlar halinde arka arkaya sýralanmýþlardýr. En çok kullanýlan yöntem örf ve adetler ile dinsel sýnýrlamalardýr. Bizler ana babalarýmýzdan, atalarýmýzdan böyle gördük, bunlarýn tartýþýlmasý bile olmaz gerekçesinin arkasýna sýðýnýr Yazýmýzýn baþýnda ruhsal bunalýmdaki kiþilerin zihinlerinde yarattýklarý sanal duvarlarýn içinden asla çýkamadýklarý, bu duvarlarýn içine girilmesine de izin vermediklerinden sözedilmiþti. Gayet tabidir ki zihinde yaratýlan bu sanal duvar,davranýþlara ve iliþkilere de etki etmekte kiþileri kendi yarattýklarý hapishane içerisinde çürümelerine sebep olmaktadýr. Aslýnda tüm insanlýk ayný durumda deðilmi ? Hepimiz kendi hapishanelerimiz içinde çýrpýnýp duruyoruz. Diðer bir deyiþle ruhsal bir bozukluk içerisindeyiz, ama hepimiz ayný durumda olduðumuzdan bu durum bize çok normalmiþ gibi gelmektedir. Ne yazýk ki bunun bilincinde de deðiliz, bunu seslendirenlere de hoþ gözle bakmýyoruz. Çevremiz tarafýndan tenkid edileceðimiz, belkide azarlanacaðýmýz korkusuyla, ya da yalnýz kalacaðýmýz korkusuyla kendi hapishanemizde yaþamaya devam ediyoruz. Çünkü bu durumdan kurtulmak büyük bir zekaya ve cesarete ihtiyaç gösterir. ----------------------------- (*) Kriþnamurti, Ýç Özgürlük, yol yayýnlarý 1988,beþinci basým,s.143.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © sedat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |