2011 yılının ilk ayıında gösterime girmesi beklenen ‘HÜR ADAM’ la, filmin konusu olan adamın milletine karşı esaret aşılanacak gibi bir his içimde uyansınmı uyanmasınmı? Uyanmasın.
“Hür adam”la gelen yeni kölelik dönemi mi demiyeceğim! Çünkü son 5 asırdan bu yana kölelik Kürtler için adeta hiç bir zaman uzaklaşmayan yazgı olmaya and içmiş gibi!? Budan dolayı kısa bir değini ile yetineceğim.
Fragmanların özellikleri filmin en önemli kare ve cümlelerdeki vurguculuk ile izleyicinin belleğinde derin izler oluşturmaktır.
Filmin senaristi Mehmet Tanrısever. Tanrısever Habertürkte ‘Hür Adam’ filminin tanıtımını yaparken: takriben 20 yıl önce böyle bir girişimde bulunmak istediğini ancak rüyada üstad Bedüüzamanı gördüğünü ve Üstadın tanrısevere böyle bir girişimde bulunmamasını zira daha kendisini tanımadığını aradan gecen zaman sürecinde üstadla ilgili 2o yi aşkın kitap okuduğunu ve üstadın öğrencileri ile yaptığı görüşmelere binaen bu yapımın sorumluluğuna adandığını, nihayet filmin çekimlerinden sonra tekrar rüya aleminde üstadı gördüğünü ve üstadın sevinçle kendisine teşekkürlerini sunduğunu….

Yine Tanrıseverin kendi ifadesi ile bir senarist olarak inandığını filme ana tema olarak işlediğini, “Ülkesini ve vatanını sevsin diye halkı yönlendirdiğini…” /Habertürk itiraf ederek halkın US vurma yeteneği ile adeta alay ettiğini, belirtmek için ise Kürt-Türk sorununa %80 çözüm getireceğini söyleyecek kadar büyük bir iddia sahibi!


İmkan bulabilseydim sayın Mehmet Tanrısever’e bazı sorularım ve herhalde
o sorularımdan bazıları şöyle olurdu.
1-Bu vatanın evlatları daha ne zamana kadar parya olarak görülmeye davam edileceği?

2-Acaba bu filimle Kürtlere yeniden kölelik prangası takmanın başka bir versiyonu işlememiş midir?

3-Bir müslüman olarak Makyevalist bir Cumhuriyetin savunuculuğunu üstlenmek için ömrünün 35 yılını feda etmiş bir said-i nursinin varlığını neden şimdiye kadar göremedim?

4-Eski Said ile yeni Said arasındaki farkı neden bende sayın tanrısever gibi algılayamamıştım?

5-Eski Said’in muhafazakarlığı ile Osmanlıyı muhafaza/korumak/ya çalıştığını, yeni Saidde ise dindar bir cumhuriyeti savunduğunu ve senaristin kendiside dindar bir cumhuriyetci olduğunu ve ikisi/Said ve Tanrısever/ arasındaki farksızlığı neye yorumlayıp nasıl anlamalıyım?

6- Bir filimle Kürt sorununun %80 çözebiliyorsunuz, Kürlerin bu kardar acı çekmelerine neden bunca yıldır sessiz kalıyordunuz dicebilrisiniz ki Bedüüzaman müsaade etmemişti şu halde son 30 yılda öldürülen kürtlerin vebali bedüüzaman aittir diyebilrimiyim?

7-Yine yeni Said’in son 35 yıllık ömrü zorluklar ve haksızlıklar ile kendisine karşı duranlara hakkını helal etmesi ile eski Said’de dönemin padişahı için söylediği; ‘Zalimler için yaşasın Cehennem’ de farklı kişilikler yaratılıp böylece Kürtlere, özellikle son yüzyılda zorluklar ve haksızlıklar tattıran sistem beköileri adına onlar için günah çıkartma işlevini yine Türk İslamcıları üstlendi mi?
…

Bu filmin fragmanı ve hakkındaki tanıtım programında elde ettiğim izlenimlerim ve sorulacak sorularım burada yazılanlardan çok daha öteye gidiyor!
Duygularımı bir an için tutsaklaştırıp fragmanda kullanılan önemli birkaç cümleyi buraya aktarıp paylaşmak istiyorum.

1-Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam/S. Kurdi

2-Bin yıldır islama hizmet etmiş bir milletin torunlarına kılıç çekmek haramdır/S. Kurdi fetvası

3-Benim dindar bir cumhuriyetci olduğum o dosyadaki tarihçeyi hayatım ıspat eder!/S.Kurdi

4-Kürt-Türt Kardeştir!/S. Kurdi

5-Dindar Cumhuriyetci/Filmden

6-Bunlara Nur postacıları diyorlar resmen devlet kurmuşlar!/Filmden

7- Said’in Amerika ile ilgili görüşlerini Amerikanın ileride ne olacağını…/M.Tanrısever

8-Bu milleti Türkle idare ediyor bundan böylede Türkler idare edecek!/S.Kurdi

ve…

Fragmanda Said-i Kurdiye nispet edilerek vurgulu bir tonla söylenen “Bu milleti Türkler idare ediyor undan böylede Türkler idare edecek!” Tümcesini işittiğimde, daha önce bir panelde “Türkiye Türklerindir” sloganı ile yayınlanan bir gazetenin yazarına yönelttiğim %2,8 azınlığın içindeki beyaz olarak kendisini nasıl hisstiğini anımsadım bir an!
Sahi istatiklerde yayınlanan %2,8 azınlık kimlerdi, hatırladık mı?
…

Bu yazının başlığınıda Kürt milletinin bağrında yetişen Said-i Kurdi bedüüzamana büyük harflerle mal edilen cümle ile başlamamak ve bitirmemek Bedüüzamanı anlamamak demektir. Beni bölücülük veya provakatörlükle suçlamaya yeltenmeyin, başlık bana değil bedüüzaman ait-imiş!

Şu halde Kürtlerin yeniden bedüüzamanı anlamaları için onları irşad edecek Türk islamcı şakirtlere çok önemli vazifeler düşüyor.
Eh!
Ne diyelim?

Üç kıtaya İslamı Kılıçla yaymakla övünen bir milletin dininin gölgesinde ya ölüm ya da teslimiyetten başka alternatifimiz olmadığına göre…
Türk İslamcıları hangisini seçmemizi isterler acaba?

“Türkiye’de,
Kürt ve Kürdistan’ı elde tutmanın sömürgecilik doktrini ‘DİN’dir.
Türkiye’de,
-Burjuva Sınıfının- elde ettiği ekonomik gelirleri ‘üretenle’ paylaşılmaması için
toplumsal karşı koyuşun reflekslerini ‘kör’ etme adına kullanılan sömürü argüman
yine ‘DİN’dir.
‘Sunni İslam’ öğretisi ; ‘Türk Sömürgeciliğinin’
literatürlerde ki diğer adıdır.”
Şeklinde mükemmel bir tespitte bulunan dostuma katılmamak insafla bağdaşmayacak tutum olurdu.