..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > harun şeker




30 Ocak 2011
Tiryakisi Olmak  
ALIŞKANLIKLAR TİRYAKİLİĞE Mİ DÖNÜŞÜYOR

harun şeker


tUTKUN VE TUTSAK OLMAK


:AHBH:

TİRYAKİSİ OLMAK
     Mevsim kış olmasına rağmen hala kar yağmadı. Yukarı tepelere düşen kar ve yağmur Çarşamba çayının rengini değiştirmiş batmakta olan kış güneşiyle aynı renge dönüştürmüştü. Zaten ruhumun da akan sudan bir farkı yok gibiydi.
Elimdeki kola tenekesinden bir yudum alıp suyun akışını seyre daldım. Yoldan gelip geçen araçların sesini duymadan adeta su ile bende akıp gidiyordum. Birden elimdeki tenekenin sesiyle irkildim. Meğer fazlaca sıkmış olmalıyım ki tık sesi beni sarstı. Birden karşı kahveden gelen ; “Ben zaten her acının tiryakisi olmuşum, ömür boyu bitmeyen dert ile yoğrulmuşum” sözleri, beni tiryakisi olmak kelimesine bağladı. Birden bir zamanlar meşhur olan “Tiryaki sözleri” adlı eseri anımsattı. Tiryaki Hasan Paşa kimdi? Neden Tiryaki dendi ki? Kimlere Tiryaki denir? Sorular çoğaldıkça çoğaldı. İnsanoğlu nelerin tiryakisi olmuyor ki. Tiryaki olmadan olunmaz mı? Demek ki tutsaklık isteği insanın kendi içinde var galiba. Küçük çocuklar, cips ve küçük yoğurtlar, büyükler sigara vb içecekler. Neden bu kadar tutsağı oluyoruz bazı şeylerin. Bizi kim bağlıyor bunlara. Takım tutarken hep aynı takımı, her sabah çay içmeyi, kahve içmeyi neden bu kadar çok arzuluyoruz. Bir yazarın ifadesiyle asrın tapınakları olan alışveriş merkezlerini neden ziyaret etmeden duramıyoruz. Bir şehrin, bir evin, bir sevgilinin, bir işin patronun esiri olmadan yaşamak çok mu zor? Ya da tutsak olmazsan ne olur. O zaman da Namık Kemal’in ifadesiyle “Ey özgürlük sen ne büyüleyicisin ki esaretten kurtulduk derken senin esirin olduk.”Yani özgür olalım derken özgürlüğün tutsağı olduğumuzu anlatmış şair. Tutsaklık ve esaret ne kadar birbirinden uzaksa o kadar da bir birine yakın bir kelime galiba.
Her şeyiyle disiplinli bir arkadaşım vardı. Dakik çantasında ne ararsan var. İhtiyaç anında çantadan çıkarır verirdi. Sohbet esnasında ben kurallarımı kendim koyar ve uygularım. Kimseye tutsak olmam türünde anlatırdı. Bizde gülerek seni kendi kuralların esir almış, başkalarına esir olmana gerek yok, senin saplantıların var, onları bize kurallarım var diye yutturuyorsun, diye takılırdık. Bazı tiryakiliklerde bir hinlik var gibi geliyor. Acaba bizim bilmediğimiz bir şeyleri, yediğimiz ya da içtiğimiz şeylere ekleyerek bizleri bağımlı kılıp ondan sonra hayat boyu bizden paramı kazanılıyor. Yani bir içeceğe, ya da yiyeceğe abone olmak zorunda mı bırakılıyoruz. Denetimler hepsinde tam mı? Eğer böyle bir ürün varsa neden kullanılması uygun. Bir önlem alınıyor mu? Böyle olursa yakında her şeyin tiryakisi olmaktan kendimizi alamayız.
Tiryaki, tutkun, tutsak, esaret, kelimelerini yeniden sorgulamak lazımdır. Farkında olmadan yönlendiriliyor muyuz? En son hangi tiryakiliklerimiz var? Bizi kendine bağlayan en son şey nedir? Tamam, bırakmalıyım bu tutsaklığı. Gerçi benim ne tutsaklığım var ki? Yok, yok. Diye düşünürken elimdeki meşrubat tenekesini bitirdiğimi fark ettim.
Siz neyin tiryakisisiniz?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gavut ve Gölle

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yerköprü'den Taşkent'e
Nevbahar Oldu
Otuz Üç Yaşına Kadar Neler Öğrendim
Sanal Dünyada Zamane İnsanı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Topacımın Kabarası Yok [Öykü]
Bir Başkadır Benim Kasabam Gezlevi [Öykü]
Köylü Annelerin Günü [Öykü]
Dışarda Sonbahar İçerde Bitmeyen İşler [Öykü]
18. Yüzyılda Göksu Vadisindeki Köyler [İnceleme]


harun şeker kimdir?

edebiyatı severim

Etkilendiği Yazarlar:
A. Haşim


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © harun şeker, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.