..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Fuat Türker




22 Mart 2011
Kur'an Nefretin Karanlığından Bağışlayıcılığın Aydınlığına Çıkarır  
Fuat Türker
Allah, bağışlayıcılık özelliğiyle insanı sağlıklı yaşayabileceği şekilde yaratmıştır. Nefretin şeytani bir tadı vardır; insanı tutsak eder. İnsan tutkularının tutsağı olmuşken özgür olamaz. Ancak bu duygudan kurtulduğunda gerçek anlamda özgürleşir.


:AGAG:
Çevremizde sık sık birbirlerini sevdiklerini, birbirlerine değer verdiklerini söyleyen kişilerin, birbirlerine çok ağır sözler söyleyerek, düşmanca ayrıldıklarına tanık oluruz. Eşlerin, arkadaşların hatta bazen yakın dostların aralarındaki bağların kopması genellikle bu şekilde aşağılama, suçlama ve nefretle olur.

Artık "sevgilerinin bittiğini" söyleyen bu kişilerin yaşadıkları, aslında ’gerçek sevgi’ değildir. Yaşanan, karşılıklı çıkarlar doğrultusunda gelişen, manevi derinliği olmayan ve maddi değerlere dayanan bağlardır. Bu bağlar o denli zayıftır ki, kişi imkanlarını kaybedip yaşam şartları değiştiği ve karşısındaki insanın beklentilerini karşılayamayacak duruma düştüğünde, gördüğü ilgi ve sevgiyi yitirir. Çok sevdiğini söyleyen kişi, bu konuma gelen insanla bağlarını koparmak için anlamsız nedenlerle tartışma çıkarır, ortamı gerginleştirir. Bencil istek ve tutkularını artık tatmin edememesi nedeniyle, içinde nefret besler.

Birçok evlilik de maddi çıkarlar ve geleceğe dair beklentiler üzerine kurulur. Bu evliliklerde, eşler gerçeğin farkındadırlar ancak birbirlerine karşılıklı olarak tahammül etmeye çalışırlar. Kadın, maddi çıkarları nedeniyle onunla evliliğini sürdürdüğünü akledemediğinden kocasına, erkek de onu malıyla etkilediğini ve yitirmesi durumunda terk edeceği için karısına karşı içinde nefret oluşturur.

Dinden uzak insanların yaşadığı sevginin ‘sözde sevgi’ olduğu açıktır. Gerçek sevgi; temeli Allah sevgisi ve hoşnutluğu üzerine kurulmuş bir sevgidir ve Allah’a olan yakınlıkla artar. İman kalbine yerleşmiş bir insan, Allah’ı büyük bir coşku ve heyecanla sever. Allah’a duyduğu sevgi nedeniyle, mümin, O’nun yarattıklarına karşı da büyük bir sevgi duyar. Sevdiği kişi hata da yapsa, asla içinde kin ve nefret duymaz; ona imanından kaynaklanan şefkat, merhamet, hoşgörü ve bağışlama ile yaklaşır.

İnsan hata yaptığında nasıl Allah’ın merhamet ve bağışlayıcılığına sığınıyorsa, kendisi de merhametli ve bağışlayıcı olmalıdır. Bir Kur’an ayetinde, “Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam’a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.” (Araf Suresi, 199) buyurur Allah. Kalbi Allah’ın zikriyle hastalıktan arınmış mümin bağışlayıcı olur. Bu Rabb’inin buyruğudur ve önemli bir yükümlülüktür.

Kur’an ahlakını yaşamayan kimseler, bazen ima ederek bazen de doğrudan hatırlatarak, hata yapan kişinin yanlışını ‘yüzüne vururlar’. Oysa bu kişiler daha önce bağışladıklarını söylemişlerdir. Ancak kalpleriyle sözleri aynı olmayan bu kişilerin içlerindeki kızgınlık ve nefret hala sürmektedir.

Müminlerin bağışlayıcılıkları ise samimi ve süreklidir. Yalnızca dille değil kalpleriyle de affederler; çünkü gerçek bağışlama makamı merhamet edenlerin en merhametlisi olan Yüce Allah’tır. Eski hatalardan söz etmez, insanların kusurlu yönlerini yüzlerine vurmaz; aksine iyi ahlak özelliklerini öne çıkarır, bunlardan bahsederler. İnsanın dünyada imtihan olan, hata yaparak öğrenen bir varlık olduğunun bilincindedirler ve bu yüzden hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar.

İnanan insanın bağışlayıcılığı, dinden uzak insanınınkinden çok farklıdır. Cahiliye insanının ‘bir defalık affetme’ ya da ‘son kez affetme’ mantığı müminin asla benimsemediği bir anlayıştır. Bir hata veya kusur defalarca da sürse, affedici ve hoşgörülü davranır; içinde kin ve nefret beslemez.

Mümin, şeytanın hile ve vesveselerine kanmaz, nefsinin bencil arzularına kapılmaz, kalbini karartacak kin ve nefret gibi duygulardan arınma çabası içinde olur. Nefret, kin, kıskançlık, kötü söz söyleme müminlerin değil, inkarcıların özelliğidir ve Kur’an ahlâkına asla uygun değildir. Sevgi, merhamet, şefkat, hoşgörü ve tevazu imanın en önemli kanıtlarındandır. Sevgi, yaşamı güzelleştiren çok büyük bir nimettir. Gerçek sevgi ise ancak derin bir iman ve Allah korkusuyla yaşanır. Kur’an’ın öğrettiği sevgi, samimi inananların kalplerini yumuşatır; Allah’ın güzel sıfatlarının, üzerlerinde tecelli etmesine vesile olur.

Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve muhabbet cennet halkının özelliklerindendir. Orada gerçek mutluluğa kavuşmuş insanların kalplerinde hiçbir kötü duyguya yer olmayacaktır. "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)

Gözleri ve vicdanları körelmiş insanları, içinde yaşadıkları mutsuzluktan kurtaracak tek yol Kur’an ahlâkını yaşamaktır. Allah’ı gönülden seven insan, O’nun yarattığı insanları da sever. Bu sevgi, şefkati, merhameti, affedici olmayı, özveriyi, güzelliklerden zevk almayı, huzur ve mutluluğu beraberinde getirir. Ancak o zaman birbirine sevgiyle bakan, nimet ve güzelliklerin değerini bilen insanların yaşadığı güven ve huzur içinde bir yaşam kurulur.

Peygamberimiz(sav) konuyla ilgili olark şöyle buyurur: “Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek, kökten kazıyan şeydir. Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.” (Tirmizi; Huccetü’l İslam İmam Gazali, ihya’u Ulum’id-din, 3. cilt)

İman sahipleri, nefislerinin kendilerini kin ve nefrete yönelten telkinlerinden etkilenmezler. Çünkü Allah, hoşnutluğunu ve rahmetini kazanacak kullarının ahlak özelliklerini, "Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever." (Al-i İmran Suresi, 134) ayetiyle tarif eder. Bu nedenle müminler nefret duygusundan Allah’a sığınırlar. Ve dua ederler:

"... Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr Suresi, 10)

Nefret, insanı, samimi bir dostluğu, sevgiyi ve karşılıklı anlayışı yaşamaktan alıkoyar. İnsanın yaratılışına aykırıdır ve kişiyi yalnızlığa, mutsuzluk ve çaresizliğe sürükler. Allah, bağışlayıcılık özelliğiyle insanı sağlıklı yaşayabileceği şekilde yaratmıştır. Nefretin şeytani bir tadı vardır; insanı tutsak eder. İnsan tutkularının tutsağı olmuşken özgür olamaz. Ancak bu duygudan kurtulduğunda gerçek anlamda özgürleşir.

Düşmanlık, kin ve nefret beslemek inananların dikkatle sakınmaları gereken kötü ahlâk özellikleridir. İnsan kin ve nefretten arınmalı şefkatle bakmalı, içten bağışlayıcı olmalıdır. Bağışlayıcı olmak sevginin temelini oluşturur; Allah’ın kullarına katından sunduğu sayısız nimet ve güzellikten biridir. Kur’an ahlakını titizlikle yaşamak, insanın ruhundaki sevgiyi alabildiğine sonsuza doğru açar.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Bir Başka Candır Ölüm
Kadere Dair
Kur'an'dan Sorulacaksınız
Her Sabah, Günü Allah'a Adamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Neden Kıskanır?
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Ne Kadar Aciziz!..
Gerçek Sevgili
Ahirete Hazırlık Kursu
Gerçek Adalet
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.