"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Kur’an, yaşamın her anında, küçük ya da büyük her olayda Allah ile kesintisiz bir bağlantının devam ettiği ve her ortamda O’nu anmaya yönelik bir iman anlayışı tarif eder. Müminin içinde bulunduğu her durum, yaptığı her iş, yaşadığı her olay, onun Allah’a yakınlaşması, ahlakını güzelleştirmesi, ecrini artırması için verilmiş bir fırsattır. Kur’an müminlere, yaşamın her anında bunu nasıl gerçekleştirebileceklerine dair birçok hatırlatmada bulunur. Bunlardan biri de evlere girerken selam vererek güzel ahlak örneği göstermektir: "... Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız. " (Nur Suresi, 61) Ayetin ifadesiyle aklını kullanır ve anlamını derin düşünürse, insan, verdiği selamla hem Allah’ın emrini yerine getirecek hem de Allah’ın barış ve esenlik veren anlamındaki ‘Selam’ ismini anacaktır. Selam, Kur’an ahlakının insanlar arasındaki sosyal ilişkilere getirdiği bir güzelliktir. İnsanların birbirlerine güzel dileklerde bulunup sevgilerini pekiştirme ve bağlılıklarını artırma vesilesidir. Bu şekilde insanlar arasında sıcaklık ve yakınlık kurulur. Daha güzel bir selamla karşılık vermek ise Allah Katında karşılığı ‘hesabı tam olarak yapılmış’ güzel bir davranıştır: "Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır." (Nisa Suresi, 86) Evlere girerken, ‘şeytandan Allah’a sığınarak selam vermek’ de, insanın sinsi düşmanı olan şeytanın varlığını diğer insanlara hatırlatmak ve ona karşı dikkatli olmak açısından önemli bir uyarıdır. Ayrıca insanlara zayıf yönlerinden sokulmaya çalışan sapkın şeytanı yaşanan ortamlardan -Allah’ın dilemesiyle- uzaklaştırma yönünde hayırlı bir davranıştır. Mümin şeytanı kovma ve selam verme ibadetini alışkanlıkla değil, bilinçli ve şuur açıcı şekilde yapar. Cahiliye toplumunda, verilen selamı almamak ya da duymazdan gelmek adeta bir üstünlük gösterisi olarak kabul görür. Cahiliye insanı, sosyal statü olarak kendisinden daha aşağıda gördüğü kişiyi ezmek gibi çirkin bir düşünceyle, bu davranışı sıklıkla sergiler. Dinden uzak kişiler, genellikle selamı karşı taraftan bekler, ilk selam veren olmanın küçük düşürücü olduğunu zannederler. Oysa müminler selamı ibadet olarak yerine getirir ve karşılarındaki kişiye iyilik temennisinde bulunurlar. Müminler selam vermek için sıra beklemez ve gerektiği an selam verirler. Karşıdan beklemeden güzel bir davranışta bulunmak, üstün bir ahlakın göstergesidir. Ebu Hüreyre(ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah(sav) şöyle buyurur: "Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!" (Müslim, îman 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et’ime 45, Kıyamet 56; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11) Kur’an, "Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32) ayetiyle ölüm meleklerinin, inanan insanların canlarını selam vererek aldıklarını bildirir. Sabır ehli müminler cennette, " Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel." (Ra’d Suresi, 24) sözleriyle karşılanırlar. Onların "...oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah’ındır." (Yunus Suresi,10) şeklindedir. Yüce Allah, her türlü tehlikeden kullarını selamete çıkaran, cennetteki kullarına selam edendir. O Allah ki, O’ndan başka İlah yoktur. Meliktir; Kuddûstur; Selam’ır; Mü’mindir; Müheymindir; Azizdir; Cebbardır; Mütekebbirdir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok Yücedir. (Haşr Suresi, 23) Sabreden kullarını seven Rabb’imiz, iman eden kullarını yalnızca ahirette değil dünyada da güzel bir hayatla ödüllendireceğinin müjdesini Kur’an’da şöyle haber verir: Sizin yanınızda olan tükenir, Allah’ın Katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz. Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 96-97) Dünyadaki ve ahiretteki güzel yaşam, sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ın ’Selam’ sıfatının bir tecellisidir. Yalnızca Yüce Allah’a kulluk eden, sadece Rabb’inin hoşnutluğunu gözeterek salih amellerde bulunan mümin, ahirette de ’hoşnut edici ve hoşnut edilmiş’tir ve konaklama yurdu artık cennettir. Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır. Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah’a) yönelip-dönen (İslam’ın hükümlerini) koruyan, Görmediği halde Rahman’a karşı ’içi titreyerek korku duyan’ ve ’içten Allah’a yönelmiş’ bir kalp ile gelen içindir. "Ona ’esenlik ve barış (selam)la’ girin. Bu, ebedilik günüdür." Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımız’da daha fazlası da var. (Kaf Suresi, 31-35) Allah’ın Selam ismi, cennetine aldığı takva sahibi kullarına verdiği selam anlamına da gelir. Rabb’imiz, "Çok esirgeyen Rabb’dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır)" (Yasin Suresi, 58) ayetiyle halis kullarına sözlü selamını müjdeler. Ve hiç kuşkusuz O’nun vereceği selam, en büyük müjdedir. Cennetin kapısında, "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin." (Zümer Suresi, 73) sözleriyle karşılanan müminlerin, sonsuz ödül yurdunda "birbirlerine olan dirlik temennileri: "Selam"dır. (İbrahim Suresi, 23) ve orada saçma ve boş söz değil, yalnızca “Selam”ı işitirler: Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); Orada, ne ’saçma ve boş bir söz’ işitirler, ne günaha sokma. Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam." (Vakıa Suresi, 24-25-26) Yüce Allah’ın dilemesiyle, umarız “Selam”la karşılanan, sonsuza kadar da kutlu ve güzel yaşama temennisi olan “Selam” işiten kullardan oluruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |