Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
... Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13) Allah’ın “Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar…” (Enfal Suresi, 29) ayetiyle bildirdiği doğruyu yanlıştan ayıran nur, mümine verdiği akletme yeteneğidir. Dünyevi korkular hisseden kişi, paniğe kapılır, aklını kullanamaz, çaresiz duruma düşer. Allah korkusu ise, insanın aklını ve vicdanını harekete geçirir. Doğruları görebilen akıl sahibi insanın genellikle her sözü, her davranışı, her kararı en uygun olandır. Allah’tan korkan insan, bu nur vesilesiyle iyiyle kötüyü ayırt edebildiğinden, her durumda Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek hareket eder. İnsanın böyle bir yetenekten mahrum olması ise kararsızlık, çözümsüzlük, tereddüt, vesvese gibi özellikleri de beraberinde getirecektir. Kur’an’da, “Ey iman edenler, Allah’tan sakınıp-korkun ve O’nun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin…” (Hadid Suresi, 28) ayeti, içinde Allah korkusu taşıyan kullara, dünyada ve ahirette maddi - manevi nimetlerin müjdesidir. Allah’ın kendisini rahmetine alması bir mümin için her şeyden önemlidir. Maide Suresi’ndeki kıssada, “Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder." (Maide Suresi, 27) ifadesiyle, Allah’tan korkan kimselerin amellerinin Allah Katında makbul olduğu bildirilir. Çünkü ancak Allah’tan korkup sakınan insan Allah’ın kudretini gereği gibi takdir eder, Allah’a karşı içli bir saygı duyar. Aksi durumdaki kişi zaten yaşamını yanlış temeller üzerine kurmuştur. Allah’ın beğenmediği bir ahlâka sahip olduğundan, yaptığı işler Allah Katında değerli olmayabilir. Bu nedenle insanın Allah sevgisi, korkusu ve Allah’ın hoşnutluğundan kaynak bulan bir ahlâk edinmesi gerekir. Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109) Ayrıca, Allah korkusu olmayan kişinin ibadetlerinin altında gösteriş, büyüklenme, başkalarının hoşnutluğunu arama gibi çarpık arayışlar bulunur. Yüce Allah, “... Kim Allah’tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir. (Talak Suresi, 4) ayetiyle, sınırlarını koruyan müminlere rahmetini, korumasını ve yardımını vaat eder. Onları "kolay olanda başarılı kılar" (Ala Suresi, 8) Açık ya da gizli her an samimi kullarına desteğini ulaştırır. ... Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir. (Talak Suresi, 2) En zorlu zamanlarda dahi Allah, Kendisinden korkup sakınan kulları için bir çıkış yolu gösterir, onları en güzel yere ulaştırır. Dünya hayatını Allah’ın kendilerinden istediği gibi yaşayan müminlere, Allah “Bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, Allah, kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür.” (Talak Suresi, 5) hükmüyle, bir başka önemli müjde daha verir. Hata yapmış, günah işlemiş de olsalar, merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah, rahmeti üzerine yazmıştır ve içi titreyerek Kendisinden korkan kullarını bağışlayacağını haber verir. Allah’ın sonsuz rahmeti, müminler üzerinde dünyada da tecelli eder. Kendisine gönülden bağlı olan kullarının yaptıkları güzel ve iyi işlerin karşılığı olarak, Allah ecirlerini kat kat artırır. İnsan, kendisine can veren, sayısız nimet ve güzellikle ödüllendiren Rabb’ine kullukla zaten sorumludur. Allah’ın ödüllendirmesi ise, sonsuz lütuf sahibi olmasından ve karşılıksız ihsan etmesindendir. Allah emaneti dağlara, göklere verdiğini, onların korkup almadığını, insanın aldığını haber verir. O zaman sorumluluklarımızı yerine getirmemiz, aldığımız emanetleri gereği gibi yüklenmemiz, ona uygun hareket etmemiz gerekir. Ahirette pişmanlık ve çaresizlik dolu korkuyu yaşamamak için…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |