..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En tatlý sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Umut Salih Tiryakioðlu




16 Nisan 2011
Kalbindeki Karanlýðýn Yükseliþi  
Umut Salih Tiryakioðlu
Gelgelelim sana, aþk benim en tatlý günahlarýmdan biriyken, sen bunu bile en zavallý bir halet’i ruhiye içerisinde yaþamayý kanýksýyorsun. Hem de yeryüzünde diþi olan her yaratýðýn güce taptýðýný bilecek kadar akýllý olduðun halde! Aþkýný yansýtýrken kullanacaðýn hal lisanýnýn -seninki gibi- romantik, zayýf ve kuruntulu izlenimler býrakmasý, diþi varlýða ‘Bana eziyet edebilirsin!’ demekten farksýzdýr. Ýnan o da bu fýrsatý sonuna kadar kullanacaktýr.


:BJHC:
Odasýnda ürkek ve kararsýz adýmlarla -hiçbiri bir diðerine benzemiyordu ve yürüyüþü derli toplu olmaktan çok uzaktý- sýtmaya tutulmuþ gibi titreyerek volta atýyor; yaptýðý ahmaklýktan ötürü ikide bir “Ben ne yaptým böyle!” diyerek yumruðunu sertçe kafasýna indiriyordu. Bu bile sakinleþtiremiyordu onu, aksine kulaðýnýn hemen üstünde patlayan aðýr darbeler aklýný baþýna getirdikçe kendine olan öfkesi de kabarýyordu sürekli.
Yarým saat kadar önce, radyosunda ardarda dinlediði -sanki kasten seçilmiþ gibi hepsi de aþký iþleyen ve doðrudan onun güncel ruh haline seslenen- þarkýlarýn verdiði tuhaf hazla yapmamasý gerekeni yapmýþ; Ayça’ya olan aþkýný, hem de en bayaðý þekilde, telefonundan mesaj atarak ilan etmiþti. Hatýrladýkça sað elinin baþ parmaðýndan en iðrenç mahlukmuþ gibi tiksiniyordu. Hele de o fütursuz üslubu için, en aðýr iþkencelerle adam edilmeli diye, düþünüyordu. Zamaný biraz geriye alabilseydi onu kaplanlarýn arasýna atar, zevkle parçalanýþýný izlerken ayný zamanda aðýr hakaretlerle de yerin dibine sokardý. Ama yaptýðý þey ve utancý yüzünden arzýn en aþaðý katmanýna gömülmüþ gibi duyumsayan, aþkýný itirafýndaki üslubu deðil, kendisi olmuþtu.
Oldukça sade olan bu mesaj, þimdiki mahvolmuþ halinden emareler taþýmak þöyle dursun, düþündükçe midesine bulandýran kaypak bir özgüvenle karþýsýna dikiliyor ve hisleri ondan kaçmak istercesine, aniden voltasýný yarýda kesip yönünü odanýn herhangi baþka bir yerine çeviriyor, ama içinde tutmayý beceremediði kelimelerinden buna raðmen kurtulamýyordu. Bu nasýl fütursuzluktu! “Sevgimi itiraf etmek için beklemeye gerek görmüyorum. Seni seviyorum.” yazýlýr mýydý hiç? Bir aþk dilegetirilecek cesaret bulunsa dahi böyle mi itiraf edilirdi? Oyuna gelmiþti. Cesaretten ziyade þuursuzca “Tamam!” tuþuna basýp radyosu kahkaha atmaya baþladýðýnda yaptýðý büyük hatanýn farkýna vararak ürpertiyle telefonu elinden fýrlatmýþ ve yere sertçe çarpan lanetli makinanýn kapaðý, tuþ takýmý, kýrýlan ufak parçalarý odanýn farklý noktalarýna savrulmuþtu. Hisleri gibi…
On dakika daha geçmiþti. Beklemeye lüzum görmüyordu ama beklemek hiç bu kadar acý verici olmamýþtý daha önce. Yine de ilerleyen zamana koþut, tuhaf bir iyimserlik havasý da hislerini sarmaya baþlamýþtý. Takriben kýrk-kýrkbeþ dakikadýr -içten içe- gelecek cevabý bekliyordu. Aslýnda bunu çok umursamýyordu. Ýçini dökmüþtü ya, gerisi çok da mühim deðildi! Ancak umutsuzluða düþmek de istemiyordu. Mucizeler vardý, biliyordu ve ilk defa kendi mucizesini dilemiþti. Böyle kaç umutsuz görünen aþkýn mutlu sonla bittiðine þahit olmuþtu o. Ýflah olmaz bir sinema tutkunuydu! Mide kramplarý onu yerden yere vururken, Ayça bir an önce cevap yazsýn diye kývranýyordu. Sancýsý dayanýlmaz hadde varmýþtý ve mantýðýný dinlemeyip aceleci davranmak, ona ölene dek þiddeti dinmeyen mide aðrýlarýna malolacaktý. Zaman su gibi akmýþ; akrep ve yelkovan birbirini kovalarken beklediði cevap bir türlü gelmemiþ ve sonunda dünyasý baþýna yýkýlmýþtý. Umursanmamak onu daha da paralýyordu. Aðlamamak için sýktýðý çenesinden kemik sesleri gelene kadar da tek damla yaþ akmadý gözlerinden. Kanýn tadýný dilinde duyup, dudaklarýnda ýslaklýðýný hissettiðinde yorganýnýn altýna saklandý. Çarþaflar… Umrunda bile deðildi.
“Senin ne iþin var burada?” diye baðýrdý sinirlerini dizginlemeye gerek duymadan. Þeytan, karþýsýndakinin acý çekmesinden mutluluk duyan ama bunu gizleyebilmek için yapmacýk bir keder sergileyerek gösteriþ yapan kadýnlar gibi sokuldu; arsýzca ve yýlýþýk bir tavýrla sýrnaþýyor ve sanki üzülüyordu.
“Þu haline bak, berbat görünüyorsun; sana krallýk vaadettim ama sen kýz çocuðu gibi yorganýnýn altýnda aðlamakla meþgulsün.”
“Beni rahat býrak Ýblis. Hiç seninle uðraþacak halde deðilim.”
Onu kovmaya çalýþýr gibi davranýrken, aslýnda þu an yalnýz kalmaktansa -Ýblis dahi olsa- yanýnda konuþabileceði birinin olmasýný tercih ederdi. En suskun aðýzlarýn bile konuþmak -kimse yoksa- sayýklamak zorunda kaldýklarý ýzdýraplarý vardýr.
“Herkesten nefret ediyorum, hepinizden…”
Ruhi ve zihni kodlarý dýþ dünyayla ve kendi devriyle alabildiðine uyumsuzdu ve insanlarla iletiþim kanallarý yýllar geçtikçe iyiden iyiye kapanýyordu. Modern toplum kadim bir içgüdüyle olaðandýþý olaný kendinden soyutlayýp yalnýzlýða itiyor, kangrene tutulmuþ kol gibi keserek -hiç merhamet etmeden- hayatýn dýþýna atýyordu; bunu da onurlu bir þekilde deðil en alçakça metodla, bireyi farklýlýðýndan ötürü aþaðýlayarak yapýyordu. Yasalar adam öldürmeyi mübah saysa idi muhakkak ki bu güruh tüm yalnýzlarý tek tek tespit eder ve onlarý tamamen yeryüzünden silmeden kýskançlýðýný söndüremezdi. Sistem katle cevaz vermediði için kanun boþluklarýný dolanan sýradanlar sürüsü, yalnýzý kahkahalarýyla öldürmeyi seçmiþti. Þeytan da bu gerçeði biliyor olmalýydý.
“Benimle uðraþma zaten. Dýþarda hayat var, çýk gez ve dünyadan payýný al! Ýdealizmin kimseye faydasý olmadýðýný öðrenmen gerekirdi bunca zaman içinde. Neden kendi çaðýnla inatlaþtýðýný anlayamýyorum. Sen onlar için kafa patlatýrken onlar birbirlerinin kafasýný patlatmakla meþgul! Gözlerinizi açýp bak, dünyayý savaþlar ve savaþlarý da kötüler yönetiyor. Ve kadýnlar onlarý seviyor! Sen burada bir böcek gibi büzülüp onun için gözyaþý dökedur, sevgili Ayça’n bile þu an arkadaþlarýna onurunu nasýl ayaklarý altýna aldýðýný anlatýyor. Sana gülüyorlar, bütün okul sana gülüyor, yürüdüðün yollar ve hatta bütün dünya sana gülüyor!”
Ýblis kararlý bakýþlarýný yüzüne dikerek Þair’in görmemeye çalýþtýðý acý gerçekleri sýralarken, o þatosunun geniþ balkonundan -yorganýnýn altýna gizlendiði her an yaptýðý gibi- karanlýðý ve yalnýzca böylesi zifiri karanlýkta yetiþebilen, ayrýca sadece þatosunun civarýnda görünen ormanýný seyre koyulmuþtu. Gece bitkileri zehir saçýyordu bugün. Þeytanýn kýþkýrtmasýyla nefretin zirvesine vuran aðaçlar Þair’e -göklere- deðin uzanýyordu. Soluk alýp verirken çýkardýklarý gürültü, yaralý bir gulyabaninin feryatlarýný andýrýyor ve Þair’in içinde büyüyen kinle bu ürkütücü sesler, uyum içinde, karþýlýklý olarak birbirlerini besliyorlardý. Bir ara Ýblis’e þöyle bir bakmýþ bulundu. Ýlk defa þatosundan karanlýðý izlerken ormanýndan ve hayal kýrýklýklarýndan baþka bir varlýk Þair’e eþlik ediyordu bu gece. Onun, -tüm hücreleriyle tiksindiði kalabalýklarýn bildiði haliyle- bir þeytan tanýmýna uyamayacaðý malumdu. Ya kalbini dolduran aþk ve nefret tohumlarýndan yetiþen bir hayal, ormanýndan kaçarak, þatosuna -yanýna kadar- gelmeyi baþarmýþ ya da bizzat ormaný -kalbini iþgal eden bütün bu karanlýk- artýk Þair’le doðrudan baðlantý kuracak kadar büyüyerek þekle bürünmüþtü.
“Bu senin, krallýðýnýn anahtarý!” diyerek bilindik, metal bir nesneyi Þair’e uzattýðýnda þaþkýnlýkla Ýblis’e dönecek ve hiç de dalga geçer gibi bir halinin olmadýðýna þahit olacaktý. Evirdi çevirdi. Ne olduðundan kesinlikle emin olmuþtu.
“Bir krallýk anahtarýndan ziyade þarap açacaðýna benziyor!”
“Harika tespit, zeki biri olduðunu biliyordum.”
Kolunu Þair’in boynuna dolarken -bu kez yapaylýktan uzak içten bir hali vardý-, ileri uzattýðý diðer kolunu, avuç içi manzaraya dönüktü ve sanki gücü hissetmeye çalýþýyordu, Þair’in kalbinde yetiþen karanlýk filizlerin yarattýðý ormanda dolaþtýrdý bir uçtan diðer uca. Bunu yaparken gururluydu.
“Karanlýk tohumlarýn kalbinde nasýl kök saldýklarýný görüyor musun? Düþlerinle maddi hayatýn acý gerçekleri her çatýþtýðýnda yorganýn altýna sýðýnarak buna sen sebep oldun. Toplumun bir parçasý olmayý reddederek yalnýzlýðýn ruhuna ve kalbine iþlemesine yol açtýn. Yalnýzlýk, kavganý yürüttüðün bu yer, yalnýzlýk senin ormanýn, yalnýzlýk senin kalbin ve -tüm bu karanlýðý temsil etmekle yükümlü kýlýnan ben- fevkalade bir ordu kuruyorum senin için! Dilediðinde tüm dünyayý ayaklarýnýn altýna serebileceðin, dilediðinde -bir iþaretinle- hepsini canýndan edebileceðin bir dünya… Ama küçük bir fedakarlýðý benden esirgememelisin! Küçücük bir günah… Ýnan kendini daha iyi hissedeceksin.”
“Nasýl bir günah?”
“Daha doðrusu biz buna armaðan diyelim. Dolabýnda seni bekleyen bir sürpriz. Ben burada bekliyorum.”
“Yorganýn altýnda mý?”
“Acýlarýnla baþbaþa býrakamam. Sana deðer veriyorum!”
Merakla yorganýný üzerinden atýp mutfaða koþtu. Buzdolabýnýn kapaðý açýlýrken ortaya çýkan mütemadi kýlýç sesinin damaðýnda býraktýðý melodik tad, -bomboþ dolapta yanyana uzanan iki þarap þiþesini gördüðünde ortaya çýkan- günah iþlemenin dayanýlmaz ve þeytani çekiciliðiyle birleþerek, kýlýç yarasý ve alkol bileþimi ayrý bir lezzete dönüþmüþtü dilinde. Þarap kaliteli, Fransýz markaydý… Þair, þiþeleri kaptýðý gibi yorganýnýn altýna döndü yine. Þaraba kanmak için sabýrsýzlanmasýna raðmen, kollarýný surlara dayamýþ ve karanlýða bakakalmýþ olarak duran Ýblis’e doðru, bir asile yaraþýr biçimde, aðýr ve ciddi olarak yürümüþtü.
“Bunlar çok pahalý olmalý!”
“Elbette çok pahalý… Bazen keþke insanlara parayý öðretmeseydim diyorum. Beni bile kazýklamaya kalkýyorlar. Ama tadý çok lezizdir.”
Usule hakim olduðu her hareketinden belliydi. Yarýsýna kadar dolu olan kadehini havaya doðru kaldýrarak Þair’i onurlandýrmayý atlamamýþtý.
“Ayaklar altýna alýnan þerefine içiyorum.”
“Ayaklar altýna alýnan þerefime…” diyerek tasdik etti onu.
Kadehini bir dikiþte içmiþti Þair. Ýblis, içki adabýna yaraþýr þekilde küçük yudumlarla ilk kadehi bitirdikten sonra devam etmeyecekti. Halbuki baþta oldukça hevesli görünüyordu. Ama Þair bu durumdan memnun olmuþtu. Hem iki þiþe de kendine kaldýðý için, hem de sarhoþ bir Ýblis’le uðraþmak istemiyordu. Ýkinci kadehten sonra kafasý iyice ýsýnmaya baþlamýþtý ve peltekleþmiþ lisanýyla sordu.
“Neden devam etmiyorsun?”
“Bana bu kadar yeter, içkiyle pek aram yoktur zaten; þimdi sözlerime kulak vermeni istiyorum senden. Adým adým kalbine yerleþirken seni iliklerine kadar tanýma fýrsatý buldum. Þatonu -zavallýlar gibi- ömrünün sonuna dek yorganýnýn altýnda yaþatamayacak kadar gururlu ve kabiliyetlisin. Meziyetlerini doðru kullanmayý öðrendiðin takdirde, elde edemeyeceðin þey olmadýðýna emin olmalýsýn öncelikle.
Ýnsanlýðýn baþlangýcýndan beri nice aydýnlýk kalplerin büyük yaralar alarak karanlýða sýðýndýklarýna tanýklýk ettim; bunlardan basit olanlarý yalnýzca kuru bir egoya sahip olmakla yetinerek çirkef haller aldýlar, lakin özel olanlarý vardý ki -hayatlarýnýn bir bölümünde senin gibi insanlardan kopuk olarak yaþamlarýný sürdürürken- doðru yöntemlere malik olmakla onlarý hakir gören bayaðý insan kalabalýklarýna þatolarýndan hitap edecek ve mazinin seyrini deðiþtirerek önemli iþlere imza atacak mertebelere ulaþtýlar. Gelgelelim sana, aþk benim en tatlý günahlarýmdan biriyken, sen bunu bile en zavallý bir halet’i ruhiye içerisinde yaþamayý kanýksýyorsun. Hem de yeryüzünde diþi olan her yaratýðýn güce taptýðýný bilecek kadar akýllý olduðun halde! Aþkýný yansýtýrken kullanacaðýn hal lisanýnýn -seninki gibi- romantik, zayýf ve kuruntulu izlenimler býrakmasý, diþi varlýða ‘Bana eziyet edebilirsin!’ demekten farksýzdýr. Ýnan o da bu fýrsatý sonuna kadar kullanacaktýr. Zaten aþkla ilgili kesin gerçekler olarak piyasada dolaþan ve hakikat kabul edilen o büyük yalanlarýn hepsi, kadýnlarýn erkekleri kölelere dönüþtürmek için uydurduðu tuzaklardýr. Yapman gereken þey onlara tepeden bakmak ve karþýna çýkaný ezip geçmek, böylece senden korkacaklar ve tabiatlarý gereði zamanla sana saygý duymaya baþlayacaklar; karanlýðý o denli içselleþtirmelisin ki bu korku ve saygý hisleri tapýnmaya kadar varabilsin.
Kadýnlarýn yaradýlýþý ile ilgili çok þey biliyorum, ilk kadýný dahi yoldan çýkaran ben olmuþtum biliyorsun. Bu nedenle tavsiyelerimi can kulaðýyla dinlemeni salýk veririm. Ürkek ve tedirgin hallerinle onlarýn gözünde deðersizleþeceðin muhakkak… Yapmaný istediðim þey çok zor olmasa gerek, çünkü bu senin özünde var: Bencillik ve acýmasýzlýk… Þarabýndan alacaðýn her yudum cesaretini biraz daha artýracaktýr ve zevkin doruklarýnda dolaþýrken bana þükranlarýný sunacaðýna adým gibi eminim!”
Ýþini gerçekten layýkýyla yapýyordu Ýblis. Böylesine rezil haldeyken ihtiyacýný derinden duyduðu o doðru motivasyon, þeytanýn elinde tuttuðu görünmez bir þýrýngadan kanýna nüfuz ediyordu. Þehvetle kadehini dudaklarýna götürüp yeni doldurduðu þarabýný yudumlamaya baþladý.
“Biliyor musun, aþkla ilgili düþüncelerin ilham verici; ayrýca bu karanlýk ormanýmýn bana sunacaðý o daha kaliteli yaþam düzeyini de görebiliyorum sanki. Ama benim gibi utangaç birinin birgün kitlelere dahi seslenebileceði düþüncesi fazla hayalcilik olur, diye düþünüyorum. Sarhoþ olmama raðmen böyle bir olasýlýðýn gerçekleþebileceðine inanmýyorum yazýk ki!”

Þeytanýn sinsi sinsi sýrýttýðý gözünden kaçmýyordu. Aldatýldýðýný hissederek kadehleri þatosundan aþaðý fýrlattý, onlara ihtiyaç duymuyordu artýk. Krallýðýnýn anahtarýyla açtýðý diðer þiþeyi kafasýna dikip þaraba doyduðunda iyice sarhoþ olmuþtu. Siyasi mevzulara girmek de kaçýnýlmazdý tabii.
“Neden olmasýn ki! Ben dünyanýn yüksek kürsülerine kurulan o yalancý ve alçak adamlardan daha dürüstüm en azýndan. Söyleyecek büyük sözlerim de var üstelik! Mesela,
Bir anka kuþu gibi yaktý kendini Þair,
Sevgisiyle beslensin istedi bir yüce ruh,
Her masalda bir parça bulurken ona dair,
Aþký çirkinleþtirdi insanlýk denen güruh…
…Sesimi duyurabilecek olsaydým, ahmaklar bir þey yaptýklarýný sanarak ve beni yalancý çýkarmak için mankenlerle evlenmeye kalkarlardý, zeka pýrýltýlarýnýn sadece mizahçýlarýnýn beyninde parladýðý bir çaðdan baþka ne beklenirdi ki! Hý!”
Ýblis, kahkahalar savurarak karnýný tutuyordu.
“Ýþte bu Þair, iþte bu. Bitir o þiþeleri! Ýhtiras güçtür…”
Þair’le alay ettiði gün gibi ortadaydý ve bu durum onu -olmasý gerekenin aksine- çok da rahatsýz etmiyordu. Sarhoþlarla herkes dalga geçerdi, bunda kýzýlacak bir yön bulamýyordu. Yüzü karanlýða dönükken þarabýný yudumlayan aþýk bir genç adamdý en nihayetinde. Ama saat ilerledikçe içine piþmanlýk duygularý sýzmaya baþlýyordu iþlediði günah yüzünden.

Varlýðýnýn birbirine hiç karýþmayan, muhtemelen de birbirinden bihaber, metafizik savaþlara ev sahipliði yaptýðýný duyumsayabiliyordu. Bu iç savaþlardan birini bu kadar yoðun yaþarken, Ýblis’le aþk ve kariyer konusunda fikir alýþveriþi yapýyor olma sanrýsýný artýk doðal karþýlýyordu. Nasýl ki -yorganýnýn altýna saklandýðýnda karanlýk bir þato olarak beliriveren- kalbinin içine girmesi normal bir þey deðil ise, olmamasý gereken bir mekanda olduðunu düþündüðü Ýblis’in de reelde olmamasý gerekiyordu ayný þekilde. Zayýflýðýndan istifade ederek onu alkol almaya zorlayan ve böylece inancýna ters düþerek ruhsal bir çatýþma yaþamasýna vesile olan þeytan soyut bir kavram olduðundan, doðal olarak, bu þekilde hayali bir þatoda karþýsýna da çýkmamýþ olmalýydý. En azýndan anormal olmayan çoðunluk, Þair’in yaþadýðý benzer olaylarý bu þekilde deðerlendiriyor; muhtemelen de daha kalabalýk olduklarý için haklý çýkýyorlardý.
“Kendine çok güvenme. Tek kadehte sarhoþ oluyorsun, gerçekten var olduðunu düþünmeye baþladýn. Aksini sana ispatlayabilirim. Ýki þiþeyi de bitirdiðimde uyku bastýracak, ben derin uykuma gömüleceðim ve uyandýðýmda sen ortalýkta olmayacaksýn.”
“Üzgünüm ama ben oyum Þair, diz çökmediði için lanetlenen emekli biriyim. Ama görüyorsun ne kadar haklý olduðumu, sen zayýfsýn; en küçük kalp kýrýklýðýnda yorganýnýn altýna saklanan korkak bir çocuk… Kimse zayýflar önünde diz çökmez. Senin yüzünden cennetten kovulmuþ olmam ne kadar trajikomik! Þunu söylemeliyim ki sen olmadan da varlýðýmý sürdürebildiðim için beni inkar etmeni anlayabiliyorum, ama kendi kalbini de inkar ederek ondan kurtulabileceðini mi sanýyorsun?”
Ýblis sözlerini bitirir bitirmez, kalbinin üstüne býçak saplanmýþ gibi iki elini göðsüne bastýrdý Þair. Yüzünden soðuk terler boþalýrken,
“Galiba ölüyorum!” diye sayýkladý. Nefes alamýyordu.
“Hayýr, ölmüyorsun. Ama sarhoþ da olsan politikacýlar hakkýnda konuþurken daha dikkatli olmalýsýn. Onlara çok þey borçluyuz.”
Duyduklarý kanýný dondurmuþ, o krizlerden biri gelmiþti yine. Etraftan gelen tüm sesler uðultuya dönüþtü. Gözlerinin önü kararýp herþey bulanýklaþmaya baþladýðýnda istem dýþý elini sigara paketine attý. Yaktýðý efsunlu zehirden bir nefes çekti. Birþeyler söylemek istediyse de kelimeler adeta boðazýnda düðümlenmiþti.

***

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Tebrikler...
Gönderen: Hilâl Erboyacý / , Türkiye
17 Nisan 2011
Ýdealizmin kimseye faydasý olmadýðýný öðrenmen gerekirdi bunca zaman içinde. Neden kendi çaðýnla inatlaþtýðýný anlayamýyorum. Sen onlar için kafa patlatýrken onlar birbirlerinin kafasýný patlatmakla meþgul! Gözlerinizi açýp bak, dünyayý savaþlar ve savaþlarý da kötüler yönetiyor. Ve kadýnlar onlarý seviyor! ..... Çok manidardý. Çok kutluyorum Sevgili Umut Salih bey...Sevgi ve selamlarýmla...

:: ...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
16 Nisan 2011
Kutlarým.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sanat Üzerine...
Sayýklamalar (Platon'u Düþlerken... )

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Bastýðýn Yerleri Toprak Diyerek Geçme Taný"
Sayýklamalar 3 (Hegel'i Düþlerken)
Bir Ýntihar ve Diriliþ (Sembolik Öykü)...
Damarlarýnda Dolaþan Yazgý...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Beyit [Þiir]
Bütün Sanatçýlarý Susturun [Þiir]
Sen Gitme [Þiir]
Allah'ý Bulmak [Þiir]
Türk Milletinin Evlatlarýna... [Þiir]
Þairin Hayatý [Þiir]
Biz... [Þiir]
Kýtalar [Þiir]
Aklýmdan Geçen Bazý Þeyler [Þiir]
Ýtiraf [Þiir]


Umut Salih Tiryakioðlu kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
..


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Umut Salih Tiryakioðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.