..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




20 Ekim 2011
Ayþe...  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Karani’nin para edebilecek tek malý kýzý Ayþe’ydi. Bütün hayallerini ondan alacaðý baþlýk parasýyla gerçekleþtirecekti.


:AIJG:

Karani’nin para edebilecek tek malý kýzý Ayþe’ydi. Bütün hayallerini ondan alacaðý baþlýk parasýyla gerçekleþtirecekti.
Kýz, henüz on dördündeydi, ama yüzünün her kývrýmý cinsiyetinin yansýmasýydý. Ýpek yumuþaklýðýndaki kömür karasý saçlarýný omuzlarýndan aþaðý savurup yeni yeni kabaran memelerini öne atarak, oynak kalçalarýný bir saða bir sola kývýrta kývýrta ortalýklarda dolanmaya baþladýðýndan beri her erkeði nefsine esir eder olmuþtu. Yaþlýsýyla genciyle tüm erkeklerin, onun savrulan eteðinden taþan düzgün baldýrlarýna takýlý kalan gözleri, o dolandýkça yuvalarýnda fýrfýr dolanýyordu. Kasabanýn bütün oðlanlarý onun uðrunda birbirlerine rakip kesilir olmuþlardý. Uðrunda can verilip can alýnacak kadar güzel bir kýzdý.
Güzel olduðu tartýþýlmazdý, ama ortaya döktüðü kadar cinsel olgunluða sahip olmadýðý bir gerçekti.
Toy ve pýsýrýk bir kýz çocuðuyken ortalýklarda albenisiyle dolaþan bir yeni yetme haline gelmesine sebep olan olay, on üç yaþýnda bakkal Ahmet’in tecavüzüne uðramasý olmuþtu.
O olayda parasýyla elma þekeri almak için girdiði bakkal dükkânýndan elma þekerini bedavaya alýp, bekaretini bakkal Ahmet’e teslim ederek çýkmýþtý. Kýrk yaþlarýndaki sapýk herif sonraki günlerde de bir elma þekeri karþýlýðýnda çocuðun ýrzýna geçmeyi sürdürmüþtü. Beþ, on dakika süren keyifsiz bir iliþkiden sonra elde edilen bedava(!) elma þekeri kýzý keyiflendirmeye yetiyordu.
Sonra, sonra bu iþin elma þekerinden daha fazla getirisi olduðunu Kasap Necmi’den öðrendi.
Kasap Necmi, babasý Karani’nin patronuydu. Danalarý kesip, etiyle beraber yaðýndan sakatatýna kadar her þeylerini kýymaya dönüþtürdükten sonra, bunlarla tost sucuðu imal ederek civar þehirlerdeki kantin ve büfelere satýyordu.
Karani, kýzý Ayþe’yi bir iþ için Necmi’nin yazýhanesine yollamýþtý. Adam yanýna elen kýza elle tacizde bulunmuþ, kýzýn tepkisiz kalmasýndan cesaretle “þöyle duruverirsen elli kayme veririm sana,” demiþti. Ayþe de öyle duruverip elli lirayý cebe indirmiþti. Bu para, babasý Karani’nin gecelere kadar çalýþýp kazandýðý yevmiye kadardý.
Sonraki günlerde de ayný duruþlara ayný para verildikçe, bakkal Ahmet’in elma þekerlerinin bir kýymeti kalmamýþtý.
Bu kadar bol parayý bu kadar kolay kazanmanýn tadýný alan kýz, kahveci Recep’inden mandýracý Ali’ye kadar kasabadaki bütün dükkânlara girip çýkmaya baþladý. Koca, koca herifler kýzýn üstünde bellerini getirdikçe eline bir elli lirayý tutuþturup savuþturuyorlardý. Tabii ki, bu olanlarýn aralarýnda ebedi bir sýr olarak kalacaðýna yemin billah ettirerek.
Bu sebeple Ayþe’nin hakkýnda hiçbir dedikodu da yayýlmýyordu. Sadece bir keresinde manifaturacý Zeynel’in karýsý, Ayþe’yi oðullarýna alacaðýný söyleyince adam, kýzýn kahpelik yaptýðýný aðzýndan kaçýrýverdi. Kadýn, kýzý almaktan vazgeçmiþ, konu komþuya da dedikodu etmeye baþlamýþtý. Bu dedikodulardan biri Ayþe’nin kulaðýna gider gitmez hýþýmla manifaturacý dükkânýna gitmiþ, adamý, jandarma karakoluna gidip onunla yattýðýný söylemekle tehdit etmiþti. Yaþý küçük bir kýzý iðfal etmenin ne demek olduðunun idrakindeki adam sonsuz bir korkuya kapýlarak, karýsýný, masum bir kýza iftira atýp dedikodu yaptýðý için eþek sudan gelinceye kadar dövmüþtü.
Kasap Necmi, Karani’yi alýp kasaba dýþýndaki “Kendin Piþir Kendin Ye” lokantasýna götürürken, kulaðýna, “oðlum Cezmi için iyi bir þey düþünüyorum Karani, o, senin için de iyi bir þey,” demiþti.
Karani kastedileni anlayarak, kafasýnda, pazarlýkta isteyeceklerinin bir listesini yapmaya baþlamýþtý.
Kasap Necmi’nin oðlu Cezmi, erken bunama denilen bir illete tutulmuþ bir zavallýydý. Daima akan ve sýzýntýlarý býyýk kýllarý arasýndan aðzýna inen kocaman burnuyla, þaþý gözleriyle, iki yana kepçe gibi açýk kulaklarýyla ve kapkara yosunlu diþleriyle iðrenç bir oðlandý.
Kasap Necmi, Karani’yi sarhoþ ederek baþlýk pazarlýðýný kolaylaþtýracaðýný ummuþtu, ama koca bir oðlaðý kemiklerini sýyýra sýyýra yiyip bitirdikten sonra, kýzý Ayþe’yi yirmi keçi, iki saðmal inek ve on dönümü sulak kýrk dönüm tarla karþýlýðýnda vermeðe zar zor razý olmuþtu.
“Þimdiye kadar görülmemiþ bir düðün yapacaðým. Sokaklara sofralar kurup ahaliye üç gün üç gece ziyafet vereceðim. Ýstanbul’dan þarkýcýlar, çalgýcýlar getirteceðim!”
“Oh, oh, oh… Ne zaman?”
“Bir aya varmaz…”
“Çok iyi! Çok iyi dünürüm… Allah senden razý olsun!”
“Cemil cümlemizden! Bu iþi þimdilik ikimizden baþkasý bilmeyecek!”
“Ayþe’de mi? Müjde vereydim bi, kýzýma…”
“Sýr saklayacaðýna güveniyorsan…”
“Güvenmez miyim? Ayþe’m bir melektir benim.”
“Melekleri þeytanlardan korumak gerektir Karani!”
“Ayþe’m kendini korumasýný da, kollamasýný da bilir evvel Allah!”
“Tabii… Bak buna içilir iþte. Þef!... Hele bir yetmiþlik daha koy masaya!”
*
Karani, Ayþe’ye haberi büyük bir müjde verir gibi getirdi.
“Fakir bir kasap iþçisi olan þu baban, senin sayende nihayet bir gün yüzü görecek kýzým.”
“Benim sayemde ne oldu ki, baba?”
“Necmi aða seni oðlu Cezmi’ye istedi.”
“Þu sümüklü Cezmi’ye mi?”
“Sen karýsý olduktan sonra sümüðünü de, kirini de yýkarsýn fukaranýn. Hem de beni fukaralýktan kurtarmýþ olursun. Necmi aðam kýrk dönüm tarlaylan beraber saðmal iki inek ve yirmi keçi verecek senin için.”
“Hepsi bu mu?”
“Bu! Daha ne olacaktý ki, güzel kýzým?”
“Bu kadarcýk mal seni fukaralýktan kurtarmaya yetmediði gibi beni de o iðrenç oðlanýn karýsý etmeye yetmez babacýðým!”
“Ama ben pazarlýðý tamam edip, el sýkýþtým be kýzým. Þimdi nasýl dönerim sözümden?”
Ayþe, babasýyla tartýþmak istemiyordu. Kendini bildi bileli bir fiskesini bile yemediði babasýný sinirlendirerek baský yapmasý için tahrik etmek istemiyordu.
“Ýyi madem; öyle diyorsan, öyle olsun…” diyerek odasýna çekildi.
Kasap Necmi gibi bir þerefsizin bile, onu, kendi koynundan çýkartarak oðlunun koynuna sokacak kadar vicdansýz olamayacaðýna inanmak istiyordu. Anlaþýlan oydu ki, kýzý, kocalýk yapamaz oðlunun nikahýnda kendisi için alacaktý.
“E, bu daha büyük bir vicdansýzlýk deðil midir?”
Böyle bir vicdansýz oyunun içinde bulunmamak için, kendini öldürmek dahil binbir hinlik geçirdi aklýndan.
Alt tarafýndaki hafif kanamayý hissederek adet gördüðünü fark etti. Dolaptan aldýðý temiz bir bez parçasýný katlayarak apýþ arasýna yerleþtirdi.
Kasap Necmi’den kurtulmanýn en makul yolu da bu sýrada geliverdi aklýna.
Ayþe, bu küçük yaþýnda kasabanýn azgýnlarýna cinselliðini peþkeþ çekecek kadar akýlsýz olabilirdi, ama duygusallýðý aklýdan çok daha ilerideydi. Bir erkeðin ona dokunuþundan, ya da bakýþýndan, ya da laf atýþýndan, maksadýný hemen hissederdi.
Jandarma karakoluna ilk tayinini olan þu genç uzatmalý çavuþun kendisine aþýk olduðunu, delikanlýnýn bakýþlarýndan þýp diye anlayývermiþti. Aslýnda evlenmek istediðinin kim olduðunu sorsalar, o, bu uzatmalý çavuþu seçerdi. Ne kimsenin öyle bir þey sormak niyeti, ne de Ayþe’nin jandarma komutanýný beklemeye dermaný yoktu.
Kasap Necmi’nin besihanesinde çalýþan çobanlardan on dokuz yaþýndaki Alaettin’in, kendisine aþýk olduðu için daima tatlý baktýðýný biliyordu da, þimdiye kadar bu fukara oðlana yüz vermiyordu. Her karþýlaþtýklarýnda yýrtýk mintanýndan ve yamalý pantolonundan ötürü yüzü kýzaran oðlan, þu an için ona koca olabilecek tek kiþiydi.
Babasý Karani iþteydi.
Doðruca besihaneye gitti. Alaettin ile samimi bir sohbete giriþerek, onu ahýrýn ücra bir köþesine çekti.
“Alaettin, beni seviyor musun sen?”
“He, çok.”
“Ben de çok…”
“Essah mý?”
“Vallaha! Bilmiyor muydun? Sana bakýþlarýmdan anlamýyor muydun?”
“Yok, anlayamadým.”
“Tuh, keþke anlayabileydin. Senin için nasýl yanýp tutuþtuðumu görürdün de beni alýr götürürdün buralardan, kendine karý ederdin.”
“Ederdim. Keþke görebileydim.”
“Ama, artýk beraber olamayýz seninlen.”
“Neden? Necmi aðam, hangi kýzý istersen gidip isteyeceðim, dediydi. Söylerim ona, gider babandan ister seni, benim için.”
“Ýstemez! Çünkü, beni patronun Necmi, kendi oðlu için istedi. Hem de bir aya kalmaz düðün edecekmiþ…”
“Uf! Ýstemez o vakit, tabii.”
“Ýstemezse istemesin. Biz de kaçarýz senle, deðil mi?”
“Yok. Ben ekmek yediðim tekneye sýçmam…”
Ayþe birden bozulduysa da bunun olabileceðini daha önceden düþündüðünden planýnýn ikinci safhasýný yürütmeye koyuldu.
“Senin için nasýl yanýp tutuþtuðumu görmez misin? Elle bak, her yaným nasýl ateþler içinde…”
Oðlanýn elini tutup memelerinin üstüne koydu, onlarý zorla mýncýklattý.
“Sarýl bana Alaettin, öp, okþa…”
Alaettin, utancýndan mosmor kesilmiþti.
“Yok… Sen aðamýn gelini olacakimiþin…” diye bir þeyler geveleyebildi.
“Baþlarým aðana da, sana da!”
Ayþe, birden sinirlenip, kendisi oðlana sarýlýp, öpüp, okþamaya baþladý.
Alaettin, neye uðradýðýný þaþýrarak kýza teslim oldu.
Al takke, ver külah debelenirlerken Ayþe, kasýklarýna bulaþan aybaþý kanýný göstererek, “Ay! Kýzlýðýmý bozdun Alaettin!” diye feryat etmeye baþladý.
Oðlan ne yaptýðýný, nasýl yaptýðýný anlayamadan inandý ona. “Kýzlýðýný bana verdikten sonra Necmi aðama gelin olamazsýn artýk. Evlenmemiz farz olmuþtur,” dedi.
“Evet, bundan sonra senin karýn olmaktan baþka çarem kalmamýþtýr. Kaçýr beni!”
“Kaçýrayým.”
“Kaçalým.”
“ Ne zaman? Nereye?”
Ayþe olarýn planýný çoktan yapmýþtý.
“Hemen þimdi. Buradan Muþ otobusuna bineriz. Oradan da Ýstanbul…”
“Hemen þimdi mi?”
“Hemen þimdi.
“Ama… para bulmam gerek daha benim.”
“Ben de çok para var, Ýstanbul’a varýp bir yere yerleþmemiz için yeter de artar bile…”
“Olur mu öyle?”
“Olur, olur. Hadi kalk gidelim.”
“Gidelim anasýný satim!”
Karani, Ayþe’yi evde bulamayýnca tanýdýk, tanýmadýk herkesi dolaþýp onu sordu. Yoktu kýz; patronu Kasap Necmi’ye, kýzýnýn kayýplara karýþtýðýný söylemek için gittiðinde çoban Alaettin’in de kayýp olduðunu öðrendi. Alaettin ile Ayþe’nin kaçtýklarý anlaþýldý.
Kasabadaki kart zamparalar buna pek sevindi; çünkü kýzla kurduklarý iliþkinin ortaya çýkacaðýndan son zamanlarda iyice korkar olmuþlardý. Kýzýn kendine bir koca bulmuþ olmasýyla bu korkulardan kurtulmuþ olacaklardý.
Karani jandarma karakoluna gitti. “On dört yaþýndaki kýzým, Alaettin isimli bir þahýs tarafýndan kaçýrýlmýþtýr,” diyerek þikayetçi oldu.
Karakolun uzatmalý çavuþu olayý vazife edinerek kaçaklarýn peþine düþtü. Bir sürü telefon görüþmesi ve fakslý muhaberattan sonra onlarý Muþ otogarýnda, tam da Ýstanbul otobüsüyle hareket etmiþken yakalattý.
Alaettin ve Ayþe, Muþ Cumhuriyet Savcýsý önüne çýkartýldýlar.
Cumhuriyet Savcýsý, Alaettin’e kýzarak, “yaþý küçük bir kýz çocuðunu alýkoyup kaçýrmaktan dolayý ne kadar ceza yersin þimdi, kim bilir!” dedi.
Ayþe, aslýnda kendisinin kaçýrdýðý saf oðlanýn cezaevine konulmasýna razý olamazdý. “Alaettin, beni kaçýrmýþ filan deðil, efendim,” diye atýldý. “Ben tek baþýma yolculuk yapmaktaydým.”
“Birlikte yakalanmýþsýnýz, yalan söyleme!”
“Alaettin ile yolculuðum esnasýnda karþýlaþtýk efendim. O da Ýstanbul’a gidiyormuþ, yol arkadaþý olduk birbirimize. Onun evden kaçtýðýmdan bile haberi yoktu. Öyle deðil mi, Alaettin?”
Mert oðlan biraz zorlansa da, kurtuluþ için bu yalaný benimsedi. “Öyle.”
“Öyle olsun bakalým. Sen niçin kaçýyordun evinden?”
“Onu, bu oðlanýn yanýnda anlatamam, efendim. Kendisini salýverin gitsin ki, ben size baþ baþayken anlatayým sebepleri.”
“Yok, delikanlý hakkýnda þikayet var. Hakim bey karar verecek onun serbest býrakýlmasýna. Dýþarýda beklesin.” Bir zile basýnca içeri odacýsý girdi. “Delikanlý dýþarýda beklesin,” diyerek Alaettin’i ona teslim etti. Odada yalnýz kaldýklarýnda Ayþe’ye döndü. “Anlat bakalým, niçin kaçtýn?”
“Kaçýþýmýn sebebi, babamdýr, efendim. Beni para karþýlýðýnda Necmi adýndaki bir adamýn oðluna sattý. Oysa daha önce bu Necmi bana tecavüz etmiþ idi. Zaten beni, meczup olan kocalýk yapamaz oðluna deðil, onun nikâhýnda kendisine metres almakta…” diye anlatmaya baþlayýnca Cumhuriyet Savcýsýnýn aðzý þaþkýnlýktan açýk kala kaldý.
Cumhuriyet Savcýsý, babacan tavýrlarla bir yandan kýzý teselli ederek, bazen nasihat ederek, kýzýn ifadesini aldýkça bakkal Ahmet’in ilk tecavüzünden Ýstanbul’a kaçýþýna kadar geçen süreci detaylarýyla anlattýrdý. Kasaba eþrafýndan tam on sekiz kiþinin birden fazla defa kýza tecavüz ettiðini öðrenmiþti.
On sekiz kiþiyi savcýlýk talimatý uyarýnca tutuklayarak karakolun nezaretine týkan uzatmalý çavuþ, onlarý sabaha kadar amansýzca copladýysa da bir türlü tatmin olamayarak hýrsýndan masasýnda saatlerce aðladý. Deliler gibi aþýk olduðu kýzýn baþýndan neler geçmiþ de haberi olmamýþtý.
On sekiz kiþi Muþ’a götürülüp, aðýr ceza mahkemesine çýkartýlarak tutuklandýlar.
Ertesi günkü mahalli gazeteler ve Ýstanbul gazeteleri sapýklarýn boy boy fotoðraflarýyla ve bu haberin manþetleriyle çýktýlar: “… Kasabasýnda on üç yaþýndaki A.’ye tecavüz etmeyen erkek kalmamýþ,” diye yazýyorlardý.
Mahkeme, Ayþe’nin ifadesi doðrultusunda, Alaettin’in olayda bir suçunun olmadýðýna karar vererek salývermiþti. Oðlan, kendi kendine, “onun kýzlýðýný daha yakalandýðýmýz o günde ben bozdum, gözlerimle gördüm kanlarý, o herifler nasýl tecavüz etmiþ olabilirler ki…” diye söylene söylene kasabasýna döndü.
Ayþe, ayný mahkemenin kararýyla Yetiþtirme Yurduna yerleþtirildi.
*





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Öpücük Tutkusu...
Alma "Nur"un Ahýný…
Çapkýným, Hovardayým…
Göz Hakký...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Krallarýn Kraliçesi
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Facebook Tatilcileri
Babam…
Madam...
Azap Yolu - 1
Azap Yolu - 2

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.