..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




4 Aralýk 2011
Global Ekonomi Kumarbazý...  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Global ekonomi tabiri en otantik Türkçe sözcükler kadar lisanýmýza yerleþtikten sonra, kahvehanedeki gazeteci sabah müþterileri kendi aralarýnda münazara yaparak, Türkiye’nin ekonomik felakete sürüklendiðinden bahisle global ekonomiyi yerden yere vuruyorlardý


:AEFH:



Global ekonomi tabiri en otantik Türkçe sözcükler kadar lisanýmýza yerleþtikten sonra, kahvehanedeki gazeteci sabah müþterileri kendi aralarýnda münazara yaparak, Türkiye’nin ekonomik felakete sürüklendiðinden bahisle global ekonomiyi yerden yere vuruyorlardý.

Kahveci Recep, hemen global ekonomiden yana tavýr koyup, “elleþmeyin ona, o benim veli nimetim,” diyerek müdahale ediyordu. “Onun sayesinde müþterilerim arttý. Þimdi müdavimlerin yaný sýra global ekonomi iþsizleri de müþterim oldu…”

Kahvehanedeki müdavimler ile global ekonomi iþsizleri farklý tiplerdi. Kahvehane, müdavimlerin konsomasyonluk yapan aktrisler gibi o masa benim bu masa senin sürekli hareket halinde kumar oynadýklarý bir yerdi, ama yeni müþterilerin yedikleri global darbeden sonra iþsiz, parasýz günlerinde sýðýndýklarý ve pinekleyerek vakit geçirdikleri bir yerdi.

Çalýþtýðý bankanýn iþten attýðý ilk elemanlardan biriydi; belki de ilk elemandý. Bankanýn kredi iþlemlerine bakýyordu. Banka müþterilerinden onu, yirmisi birden gelip de onlarý oturtmak için koltuklarýnýn, sandalyelerinin yetmediði, onlarla sohbet etmesini bile engelleyen telefon zillerinin ardý ardýna çaldýðý günler geride kaldý. Ýnsan, ne oldum dememeli, ne olacaðým demeli, derler ya…

Bora, Allah þahidimdir, tek bir insana bile riyakârlýk etmeden, kibirlilik taslamadan, elinden geldiðince yardýmcý olmaya gayret etti.

Ýþsiz kalýr kalmaz yeni bir iþ bulmak için uðraþmaya baþladýðýnda kendine güveni tamdý, tabii ki kurduðum dostluklara da… Onlarýn gözünde itibarlý bir adamdý, birinden biri bir iþ verirdi nasýl olsa.

Bu inançla tanýdýk tanýmadýk herkese baþvurarak günde sekiz saatini bu insanlarla buluþabilmek, görüþebilmek ve iþleri için nasýl katkýlar saðlayabileceðini izah etmekle geçirmekteydi. Banka uzmanlýðýndan, iþ arama uzmanlýðýna terfi etmiþti. Yeni mesleði bu olmuþtu. Ama ne yazýk ki, ceketinin önünü ilikleyip karþýlarýna dikildikçe iþsizliðinin sürmesi için ileri sürdükleri mazeretler, güncel hafýzasýnda tam bir mazeretler daðarcýðý oluþturmuþtu. Üstüne üstlük, sanki eski iliþkilerinde karþýsýnda çektikleri ezikliklerin hýncýný çýkartýrcasýna akýl danýþanlar akýl vermeye, eskiden kredi açmasýný isteyenler borç ister diye kaçýþmaya, eskiden geniþ çevresinden yararlanýp kardeþine, evladýna iþ buluvermesini isteyenler iþ isteyecek diye uzaklaþmaya baþladýlar. Birdenbire herkesin gözünde iþsiz, akýlsýz, parasýz, serseri bir kiþi olup çýkmýþtý. Ekmek aslanýn aðzýnda deðil, midesindeydi; al alabilirsen. Yeni bir iþ bulmak altýn madeni bulmakla eþdeðerdeydi. Yani global kriz çarptý mý iki seksen yere seriyordu adamý, bir daha da belini doðrultturmuyordu.

Neyse, konuyu daðýtmayalým. Bu global ekonominin bir kurbaný olarak kahvehane alýþkanlýðý edindikten sonra, usul usul kumar oynanan masalara sokularak, bu kumar denilen þeyin ne menem bir þey olduðunu çözmeye çalýþtý. Kumar oynamaktan anlamýyordu. Bildiði tek oyun bilgisayarda oynanan tavla oyunuydu. Sýkkýn olduðu zamanlar birilerine hakaret edip rahatlamak için, internette bayan nikiyle tavla oynayarak, sanal zamparalarla kavga edip küfürleþerek rahatlýyordu. Karýsý bu rahatlama biçimine müdahale edip karþý çýkýnca, o da internetteki rahatlamaya son vererek rahatlama tekniðini karýsýnýn kendisine tatbik etmeðe baþladý. Artýk, sýkýldýðý zamanlar þakayla karýþýk, “ne haber kýz orospu,” diyerek bir laf atýp, küfür daraðacýndaki bütün küfürleri ardý ardýna sýralayarak hem karýsýný güldürüyordu, hem de kendini rahatlatýyordu. Karýsý, yeter artýk bu kadar küfürbazlýk, diyerek bozuk çalýnca da maçlara gitmeye karar vermiþti. Neyse…

Katlama denilen bir oyunu öðrendi ilk evvela. Onun zekâ düzeyine göre çok kolay bir oyundu, üstelik kazandýrdýðý para adamý ihya ederdi; “ben bu aptallarý kolayca söðüþler, geçimimi bile bu oyunla saðlarým,” diye düþünerek, art arda birkaç oyun seyredip cýcýðýný výcýðýný öðrendikten sonra ilk katlama oyununu oynadý. Oynadý oynamasýna ya, hayatýnýn en þanssýz gününe denk gelmiþti o oyun, neyi var, neyi yoksa ütüldü. Beþ parasýz kaldý.

Karýsý parasýzlýktan bir nebze olsun kurtulalým diyerek evden, ev için gereði olmayan bir þeyler satmayý önerdiðinde, teklifinin üstüne balýklama atladý. Karým ev için en gereksiz þeyin bilgisayarý olduðunu söyleyince itiraz etti. Ýtirazý kabul edilip, elbirliðiyle evdeki eþyalardan diðer en gereksiz þeylerin kitaplarý olduðuna karar vererek hepsini satmaya götürdü: Kendini bildim bileli haftada bir âdetinin okunmuþ halini raflara istifleyerek biriktirdiði için dört beþ çuval doldurmuþlardý. Her kitabýn etiketinin bir bölü üçü fiyatýyla alýp bir bölü iki fiyatýyla satan kitapçýlar olduðundan, o dükkânlardan birine götürdüðü kitaplarýn etiket fiyatlarýnýn bir bölü üçünü hesaplayarak parasýný ödediler. Tam bin lira…

Kahvehaneye uðramak, evine uðramak kadar hayatýnýn normal uðraklarýndan biri olmuþtu. Cebindeki bin liranýn özgüveniyle kasýlarak girdiði kahvehanede, sanki onu bekliyorlarmýþ gibi, kumara baþlayabilmek için bir kiþi bekliyorlardý. Þansý yaver gider de, iyi kâðýt gelirse geçen gün ütüldüðü iki yüz elli lirayý geri alýrdý, ama þansým gene kötü giderse bir yüz lira ütülüp kalkardý masadan, karýsýna da dokuz yüz lira tuttu sattýklarým der, dokuz yüz lira teslim ederdi. Kendini bu þekilde programlayarak oturdu masaya. Oyun baþladýktan itibaren kâðýtlar, geçen oyundaki kötülüklerinden dolayý özür dilemeye baþladýlar. Ýlk üç partide tam dört yüz lira kara geçti. Kalkmasý gerek ama kara geçer geçmez kalkmak da adamlara ayýp olacak þimdi. Dördüncü ve beþinci partide sayýsý bittikçe oyunun cazibesi ile gözü karardý ve katlamaya girerek az önceki dört yüz lirayý geri verdi. Altýncý partide ne oldu bilmiyorum; her el tam bittim diyecekken birisi bitiyordu. Bu durum oyunu öyle bir hale getirdi ki, ortada biriken para tam beþ bin liraydý ve bunun dokuz yüz lirasý ona aitti. Son elde kâðýt bir gelirse, beþ bini alýr kalkardý ve evin en az altý aylýk sýkýntýsýný bitirirdi. Ýçinden, hayatýnda hiç etmediði kadar dualar edip iyi kâðýt gelmesi için yalvardý, yakardý, hatta istediði kâðýt geliverirse bir daha kumar oynamamaya namusu, þerefi üstüne yeminler verdi. Kumar masasýnda edilen dualar ters tepti tabii ki ve Allah, berbat bir kâðýt ile cezalandýrdý onu. Erkekliðe bok sürmemek için kazananý tebrik edip sýrýtarak kalktý masadan, kahvehaneden çýktý. Dýþarýda bulduðu karanlýk bir köþe baþýnda hüngür hüngür aðlayarak vicdanýmý rahatlattýktan sonra eve gitti. Cebinde kalan yüz liraya yakýn parayý, uyduracaðý yalanýn saðlýklý olmasý için eve girmeden önce bodrum kattaki kendi kömürlüklerine sakladý. Eve girdiðinde de karýsýnýý, parayý düþürdü mü, yoksa birine mi çarptýrdý bilemediðini söyleyerek kandýrdý.
Duyduðu aþýrý üzüntüden dolayý beni teselli eden karýcýðý, “Üzülme kocacýðým, evimizde satacak þey çok. Yarýn götürür bilgisayarýný satarsýn,” deyince, ‘bu cezayý hak ettim,’ diye düþünerek sesini çýkartmadý.

Ertesi günü bilgisayarý, yazýcýsýný, ekranýný, klavyesini, hoparlörlerini, güç kaynaðýný, hatta bir topa yakýn A4 kâðýdýyla beraber ambalajlayýp bilgisayar satýcýlarýndan, bilgisayar tamircilerine, bilgisayar tamircilerinden eski eþya alýnýr, satýlýrcýlara kadar her yerde dolaþtýrdý, ama yüz liradan daha fazla para veren birini bulamadý. Onun bu dünyadaki en deðerli eþyasýnýn ederinin bu kadarcýk olmasý çok aðrýna gitti, vaz geçti satmaktan. Eve de götüremezdi tabii ki, o da kahvehaneye götürüp, Recep’e bir kenarda birkaç gün durmasý için ricada bulundu. Kabul edince adamýn depo ve kömürlük olarak kullandýðý küçük bir kilere onlarý da sýkýþtýrýp koydu. Eve gidip bodrumdaki parayý almak için aþaðý indiðinde orada onlara ait ya da komþulara ait bir sürü eski eþya birikmiþ olduðunu gördü. Onlarý bir hurdacý çevirip satmayý kararlaþtýrarak parayý aldý, karýsýna verdi, bilgisayar bu kadar etti diyerek. O da bu kadar ucuza gitmesine üzülür gibi yapýp timsah gözyaþlarý döktü. Sanki Allah göndermiþ gibi, dýþarýdan, “eski bilmem neler alýrým, eskicii,” diye baðýran bir hurdacýnýn sesini duyarak fýrladý ayaða, pencereden el iþaretleriyle beklemesini söyledi, sonra aþaðý koþturup adamý bodruma sokarak gördüðü her eski þeyi arabasýna taþýttý. Verdiði parayla bir hamal tutup taþýdýðý eþyalarý arabasýna taþýtamazdýn, çaresiz alýp soktu cebime. Eve gidip karýsýna teslim etti bu parayý da.
Yarým saat geçti, geçmedi, evin zili çaldý. Alt kat komþusuydu gelen. Kapýyý açan karýsýna, bodrumdaki boþ aygaz tüplerini sattýðýný söyleyerek onu þikâyet ediyordu. Karýsý bir yanlýþlýk olduðunu söyleyerek, “tüpün ederi ne kadar?” diye sorduðu adama, hurdacýdan aldýðý paranýn üstüne bir on lira daha ekleyerek ödedikten sonra, gerçekten yanlýþlýkla olduðuna ikna olan adamcaðýz evinin yolunu tuttu.

Karýsý eldeki parayla birkaç gün evi idare ederken, o da dýþarý çýkmadý, ama enteresandýr, kahvehane ve kumar masasý burnunda tütmeye baþladý o birkaç günde. Bir fýrsatýný bulur bulmaz kaçtý kahvehaneye. Ama o da ne! Ýki tane polis memuru, kahvehanenin kapýsý önünde olay yeri incelemesi yapmaktaydý. Sokulup ne olduðunu öðrenmek istedi.

Öðrendim de: Gece yarýsýndan sonra kahvehaneye giren hýrsýz ya da hýrsýzlar, onun bilgisayarla birlikte kahveci Recep’in para edebilecek nesi varsa, çay, þeker, v.s. alýp götürmüþlerdi.

Recep, “alýp götürmedin bilgisayarýný, hýrsýzlarý çektin mekânýma. Senin yüzünden bin lira zararým var!” diye söylenerek ona kýzýyordu. Allah’tan onun zararý yüz liradan fazla etmeyen bir bilgisayardý.

Neyse hikâyeyi daha fazla uzatarak sizlerin de sinirlerinizi bozmayayým. Sonuç bölümünü yazayým hemen:
Bu yaþam biçimi içerisinde evdeki eþyalar teker teker satýlmýþtý. Eþyalardan elde ettiði paralarýn kumara kaptýrdýðý bölümleri üzülmesine sebep oldukça, üzüntüden içki içerek eve gidiyordu ve o kafayla býdý býdý eden karýsýyla kavgalar çýkartýyordu.

Ýçki, kumar, kavga… Ev kirasý ödenemez olmuþ, ev sahibi evini boþaltmalarý için sýkýþtýrmaya baþlamýþtý. Karýsýnýn kendi annesinden borç alarak kirayý götürüp yatýrmasý için teslim ettiði parayý da kumarda yedikten sonra yüzsüzlüðe vurup gelmiþti eve, ama toplayacak pýlýsý pýrtýsý bile kalmayan karýsý evi üstündeki bir etek bir tiþörtle terk etmiþti.
Suçlayamýyordu onu.

Kendini suçlamak yerine de sabahçý gazeteci kahvehane müþterileriyle aðýz birliði yaparak Global Ekonomiyi suçlamayý tercih etmeye baþlamýþtý.

Kahveci Recep arada sýrada müdahale edip, “global ekonomi iyidir, müþterilerim kalabalýklaþýyor…” demeye devam ediyordu.
*















Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Öpücük Tutkusu...
Alma "Nur"un Ahýný…
Çapkýným, Hovardayým…
Göz Hakký...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Krallarýn Kraliçesi
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Facebook Tatilcileri
Babam…
Madam...
Azap Yolu - 1
Azap Yolu - 2

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.