Tüm mutsuzluklar yokluktan deðil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Yýllar sonra þimdi seni üzmenin, eteðimdeki bütün taþlarý dökmenin kimseye yararý olmayacaðýný çok iyi biliyorum. Seni aramadýðým, sormadýðým o uzun aylar boyunca sende bu iþte bir gariplik var demeliydin. Neden aramýyor, neden benden bu kadar uzaklaþtý demen, meraklanman gerekirdi. Söylemene gerek yok. Senin buna vaktin yoktu. Etrafýn insanlarla doluydu. Ortalarda görünmediðimi bile fark edemedin. Kalabalýk daðýlýnca, ortalýk tenhalaþýnca benim olmadýðýmý mý fark ettin? Sen ne söylersen söyle, ben böyle olduðunu zaten biliyorum. -Sen beni anlamýyorsun ama önceden söz vermiþtim. Bu geçen yazdan planlanmýþ bir þey, sadece tarihi belli deðildi. Þimdi ben gelemiyorum dersem çok ayýp olur. Hem de oyunbozanlýk etmiþ olurum. Lütfen üzerime gelme. En nefret ettiðim þey erkeklerin bu ýsrarcý tavrýdýr zaten… Seninle her þey üç günlüktü. Üstelik “Her þey çok güzel, keþke sonsuza kadar hep böyle sürse...” dediðin zaman bile üç günlüktür. Bir aksilik çýkar, beklenmedik bir telefon gelir ve sen koþa koþa gidersin. Herkes, her þey benden ve paylaþtýklarýmýzdan önemlidir. Bir keresinde gitmemen için çok ýsrar ettim. Ama seni kararýndan döndüremedim. Bilmem kim, bilmem nerden gelmiþ, siz bilmem nereye gidecekmiþsiniz? Gidilecek her yer, yapýlacak her þey benden daha önemliydi. Sana gitmemen için yalvardýðým o gün ben çok küçücüktüm. Gözlerinde boþu boþuna kendimi aradým. Uzak, yabancý bir kasabada insan iki kiþiyle kalabalýktýr. Gürültüye, patýrtýya ve zamanýn akýþýna kendini kolayca býrakabilir. Ýki kiþiyle geceyi, denizin üzerine düþen yýldýzlarý içine çekebilir. Gidenin ardýndan bakakalmak ise büyük yalnýzlýktýr. O küçük otobüs garajýnda beni bir baþýma býrakýp çekip gitmeni hiç unutamadým. Nereye gidiyordun ve ben seni neden durduramýyordum? Madem bu kadar önemsiz ve etkisizim yapýlacak baþka bir þey yoktu. Bunu deðiþtirecek hiçbir þey yapamýyordum. Yenildiðimi, olaylarýn akýþýný deðiþtiremediðimi anlayýp kendime çekilmeyi seçtim. O günden sonra sana bir daha hiç yakýn olmadým. Aramýzda hep belli bir mesafe býrakmaya özen gösterdim. Aradan geçen bunca zamana raðmen bunu fark etmemiþ olman doðrusu beni þaþýrttý. - Sen beni çok geriyorsun valla. Ýstesem bile kalamam artýk zaten. Her þeyden þüphe seziyorsun. Hayýr, onunla bunun hiçbir ilgisi yok. Bunlar tamamen ayrý þeyler. Biraz daha ýsrar edersen geldiðime piþman olacaðým. Lütfen böyle tadýnda kalsýn. Býrak daha fazlasýný arama ve isteme. Evet, güzeldi iþte, yeter… Belki baþka zaman artýk, fýrsatýmýz olursa… Yeniden gideriz seninle bir yerlere. Ama þimdi tadýnda býrak ne olur? Aylar hatta yýllar sonra bütün yaþadýklarýmýzý unutup yeniden baþlayabilmek çoðu zaman mümkün deðildir. O yazýn, güneþin, o küçük kasabanýn, gülüþmelerin, þakalarýn ve akþamlarýn tadý hiçbir zaman bir daha ayný olmayacaktýr. Bunun adýna gurur, kapris, kýrgýnlýk falan diyebilirsin. Elbette yanýlýyorsun, her þey kendi sýcaðýnda, kendi doðallýðýnda yaþanýr. Yeniden baþlamak, kurgulamak, hesaplamak o günkü heyecaný ve týlsýmý ona yeniden katamayacaktýr. Kiþisel kibir, gurur, kýrgýnlýk, öfke veya çaresizlik ise bunun baþka bir boyutudur. Bunu anlamak için sana þu soruyu sormak istiyorum. Sen hiç kendini kasabýn önünden ayakla itilip uzaklaþtýrýlmýþ bir köpek yavrusu gibi hissettin mi? Umarým bunu anýmsamakta zorlanýyorsundur ve hiç baþýna gelmemiþtir. Sana arada sýrada çok imrendiðimi bilmelisin. Ne güzel bir yaþamýn var. Sýradan insanlarýn dert ettiði þeylere hiç aldýrmadan geçip gidebiliyorsun. Bu nedenle senden uzak durduðumun bile farkýnda deðilsin. Derisi ince insanlar kendilerini çok iyi korumak zorundadýr. Çünkü onlar kolayca yanýp, çabucak üþürler. Bunu bile bile birkaç kez sana gelmeyi aklýmdan geçirdiðimi de itiraf etmeliyim. Özellikle birkaç kadehin ardýndan her þeye boþ vermeyi baþarabiliyordum. Alkol ile yalnýzlýk ayný gecede buluþtuðunda her þeyin rengi deðiþebiliyordu. Ertesi gün elbette piþman oluyordum. -Küçücük bir umut ýþýðý aradým. Korumasýn isterse, sakýnmasýn dert deðil. Küçücük bir sahiplenme, küçücük bir neden aradým. Aðzýný bile açmadý. Bana gitme kal diyemedi. Oysa kalacaktým. Küçücük bir neden olsa her þeye göðüs gerip kalacaktým. Neden beni kimse þöyle adam akýllý sevmiyor. Neden hep özveride bulunan, fedakârlýk eden ben oluyorum. Ona ne çok emek vermiþtim, ne çok sevmiþtim oysa. Bana gitme kal, bir þeyler düþünürüz birlikte bile diyemedi. Artýk gitmekten baþka çarem kalmadý. Çünkü buna raðmen kalýrsam ayaklarýnýn altýnda paspas olurum. Onun kulu, kölesi olurum. Bunlarý rahat rahat söyleyebilmenin artýk zamaný geldi. Bu kentin sokaklarý bizi artýk tesadüfen bile olsa karþýlaþtýramayacak. Herkes yaþadýklarýný çantasýna doldurup uzaklara gidecek. Sana inatla ve ýsrarla sürekli yinelediðim cümlelerin bazýlarýný yeniden tekrar edeceðim. Yazarýn söylediðini hiçbir zaman unutma. “Sevdiðin kadar sevileceksin.”(**) Bütün insanlar farkýnda olmadan basit bir hatanýn içine düþerler. Sevgi karþýlýksýz deðildir. Bir anne bile sevgisinin yavrusundan yansýyýp gelmesini bekler. Emeðinin, özverisinin farkýna varýlsýn ve kendisine teþekkür edilsin, güzel birkaç cümle ile dillendirsin ister. Ýnsanlar nede bu kadar kötü demeden önce ben ne kadar iyiyim diye kendine sor. “Ben ne kadar iyiyim ve ne kadarýný hak ediyorum?” demelisin. Þimdi belki son kez birbirimize yalanlar söylemeliyiz. “Gelirsen ara, mutlaka görüþelim, seni özleyeceðim.” gibisinden sözlerle bu hikâyeyi sonlandýrabiliriz. Otobüs garajlarýnda vedalaþmalar, tekrar tekrar sarýlmalar, hareket eden arabanýn arkasýndan el sallayarak koþturmalarý hiçbir zaman sevmedim. Bu tür davranýþlarý her zaman birini uðurlamaktan çok, duygusallýðý eylemlerle abartýlmýþ eziyetler seremonisi olarak algýlamýþýmdýr. Otobüs terminalleri ve tren istasyonlarýný bu yüzden hiç sevmemiþimdir. Öyle veya böyle olaya mistik olarak yaklaþýrsak herkes aslýnda yazgýsýna gider. Düþlerine, rüyalarýna, yaþamak istediklerine gider. Eðer geride býrakýlan önemli bir þey varsa þairin dediði gibi “Her zaman gidenler suçludur.” (***) (*) Aziz Nesin (**) Yazarýný anýmsamýyorum. (***) yazarýný anýmsamýyorum. Haziran 2006 Seyfullah
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |