
29 Ekim Yürüyüşü
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
Ne kararsın gökyüzü ne sessizlik çöksün geceye
Işıl ışıl olsun her yer sevdalımın gözleri gibi ışıl ışıl
Taze bir gül goncasının kokusu
Toprağa düşen ilk yağmurun telaşı kadar karmaşık
Son kalkan vapura yetişme telaşı gibi heyecanlı
Issız ormanların saflığı kadar temiz bedenin
Bugün yaşıyorsam yaşama nedenim
Dün, bugün ve yarın Zaman bir sacayağı misali Dün geçti, bugün yaşanıyor, yarın henüz gelmedi. Yarının gelme ihtimali ne kadarsa, gelmeme ihtimali de o kadardır. Böyle düşünüp hayatımızı bu minval üzere devam ettirmeliyiz. An, yaşadığımız andır. Yarınlar meçhuldür. Bugünü değerlendir(e)meyip yarına güvenip dayananlar, basiret fakirleridir. İnsanın ömür sermayesinin
İnsan yaşıyla değil, yaşadıklarıyla yok oluyor..
Yapayalnızız. 80 milyonun yaşadığı ülkede herkes gibi yalnızlık çekiyoruz.. Çünkü cep telefonlarımız, internetimiz var. Facebook, twitter, instagram velhasıl kelam sosyal medya hesaplarımız var. Kendi hobilerimiz, kendi fobilerimiz var. Yapayalnızız bir başımıza, yapayalnız...
Gün sonunda iyiler mutlaka kazanır evet Amma velakin; Rabb; ne derse o olur işte buna da evet Öldü derler ölmezsin Ne güzel yaşıyor derler, her gün ölürler Bu yüzden yazımın başlığı O.
Öykü yazıldıkça karakterler belirginleşmeye başlar. Bir el onları düşüncenin karanlık, dipsiz derinliğinde uyuklarken bulmuş çekip çıkarıyordur yüzeye. Direnirler mi? Sanmam, barınacak beden bulmuşlardır çünkü. Yazarın boyun eğilecek iradesi üstelik o yaşlanıp giderken kendilerini ilk günkü canlılıkla ölümsüz kılacak sürece götürmektedir.
Yufka yüreklidir şairler, narindirler, yüreklerinde sevgi, akıllarında bir dolu güzellikler vardır, insanlar için, insanlık için. Şiir sanatı eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir. der ünlü Fransız Şairi Aragon. Şair her ne kadar yufka yürekli de olsa vatan tehlikeye düştüğü zaman, zalimler mazlumların karşısına dikildiğinde sertleşmesini de bilir. Kalemin
Biliyor muydun?... Meşeler, çok güçlüdür. Kökleri, toprağın derinlerine iner ve yayılır. Meşenin bu derinliğe doğru dalışını ve çeperlere açılımını aynı esirgemezlikle kucaklar toprak... Ve ağaç, büyük bir güvenle birleşir toprakla. Güven duymadığı peliti, toprak istemez; pelit güven duymazsa, sereserpe veremez kendini toprağa.