İçimdeki İhtiyar...
Tam olarak büyüdüğümü iddia edemem, içimde küçük bir çocuk bulunuyorken böylesine , aynı şekilde küçük bir çocuk olarak kalabildiğimide iddia edemem içimde ihtiyar bir kimse duruyorken böylesine.
"Yarının endişeleri, bugünün kahvesi kadar acı değildir; hele de kahve dökülmediyse." – Terry Pratchett (Kurgusal)"
"Yarının endişeleri, bugünün kahvesi kadar acı değildir; hele de kahve dökülmediyse." – Terry Pratchett (Kurgusal)"
Tam olarak büyüdüğümü iddia edemem, içimde küçük bir çocuk bulunuyorken böylesine , aynı şekilde küçük bir çocuk olarak kalabildiğimide iddia edemem içimde ihtiyar bir kimse duruyorken böylesine.
Anglo-sakson dillerinde iki farklı gelecek anlayışı bulunuyor. Bunlardan birincisi, future ya da futur örneğinde görüldüğü gibi zamanda konumlanan şahsın merkeze alındığı ve özneleştirildiği anlayış
Ey gül dibaceli adı dilimde pelesenk olan can!
İçimde, lif lif olan aşk salkımının her birinin ucunda, bir gül asılı. Gamzen, zaten ayrı bir sevda faslı iken, bu firar nerden esti aklına. Hasılı,gittin ardında bir yangın yeri bıraktın. Yüreğimdeki yemyeşil sevda ormanlarını baştan başa yaktın.
Ölüyorum desem anlamaz. Kanıyorum desem anlamaz. Bıçak yaradan anlamaz. Dilim dilim eder beni sevgili. En güzel güller de güneşe muhtaçtır desem anlamaz.
Bugün, günlük güneşlik bir hava var. Mevsimlerden ilkbahar. Sen yoksun ya!İçimde sonbahardan kalma kırıntılar. Bu yüzden olsa gerek, günlük güneşlik şarkılar söyleyemiyorum.
ABD kendi hainlerini yaşatmaz,
hemen yok eder.
Diğer ülkelerin hainlerini ise destekler,
o ülkenin başına geçirir.
Son zamanlarda mizah programlarında gözlemlediğim bir durumu sizler ile paylaşmak istiyorum. Katılır ya da katılmazsınız sizin bileceğiniz iş. Masum gibi görünen skeçlerin arasına bolca, çaktırmadan cinsellik serpiştiriyorlar, bunu da seyirciye yedirmeye çalışıyorlar...
Gençler edepsizce özgürleşmiş mi, yoksa, “Onu yapma, şunu içme, el ele tutuşma, elini sevgilinin omzuna atıp parkta oturma” diyenlere inat, yeni başkaldırı yöntemleri mi geliştirmiş, anlamadım. Metronun yürüyen merdiveninde, ayakta duran sevgilisinin beline bacaklarını, boynuna kollarını dolayıp yapışarak inen genç kızı görünce, benim yorumum yolunu şaşırdı, afalladım kaldım.
Mümkün müdür ki değişimin kendi kalması? Bir insanın kendi kalarak değişmesi? Değişimi ve kalmayı, süregidenle durağanı, gitmekle kalmayı aynı cümlede kullanmak doğru olur mu ki? Deneyelim...
Babalar günü kutlanıyor, herkes babasına bir şeyler almanın telaşı içerisinde Oysa sen benden çok uzaklardasın Toprağının yanındayım ama teninin sıcaklığından mahrumum. Güller rengini kaybetmiş, toprak karasını alnımıza çalmış. Şimdi bu sessizlik ortasında hem yakınız, hem de çok uzağız birbirimize Aradan tam on dört yıl geçti. Sene 2004Mayısın 18iŞairin
Nezafet(paklık, arılık, temizlik), doğal temizlik anlamı taşır ve bütün varlığı kuşatıcı ontolojik bir olguyu temsil eder. Bu kelime, maddi çağrışımlar ile birlikte esasen maneviyatımızla da ilgilidir.
Sevgili okur, bu ülkede, bir gazete var. İlk çıktığında hiç bitip tükenmeyen özlemimle, özgür basın arayışında olan ben “Acaba yeni bir soluk mu?” deyip hemen almış, okumuş, bir süre sonra da fena halde güdülmek istendiğimi anlayıp feryat figan bırakmıştım. Bırakmıştım da derdimi kimseye anlatamamıştım. Sakalım yok ya...(Şimdi de