"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın en lezzetli baharatıdır." - Virginia Woolf (kurgusal)"

Deneme

yazı resimYZ

En Büyük Mürebbidir Ramazan

En büyük mürebbidir Ramazan
Gün dolanır, aylar geçer, vakitlerden ramazan düşer payımıza. İçimizdeki buzları söker ramazan güneşi. Rumuzun karanlıkları ışığın gücü karşısında silinir gider. Ruhumuzu okşar ramazan esintileri. Gönlümüzün kıyılarına vurur esrik düşünceler. Hayatta her şeyin yeniden başlamasına, ömür defterinden tertemiz bir sayfa açılmasına zemin hazırlar

Din

Edebiyatımızda Ramazan

Edebiyat ve hayat yapışık ikizler gibidir. İnsanı ilgilendiren her şey edebiyatı da ilgilendirir. Hayatta ne yaşanıyorsa o, bir şekilde edebiyata da yansır. Edebiyatı hayattan soyutlayamazsınız. İster şiir olsun, isterse roman veya başka türler; bunların hemen hepsi hayattan izler taşır. Hayat edebiyatı da içine alan geniş bir dairedir. Bunun

Zeus'un Kızı; Barış

Barış, sen zincirlendiğin yer, her nerdeyse, kaç kurtul. Biz seni kurtaramıyoruz. Umutları kaybetmemek için elimizden geleni yaptık, ama olmadı. Oyunun senaryosunu değiştirmek için, tüm oyunu tekrar tekrar seyretmek zorunda kalsak bile, en ufak bir kıvılcımı iyiliğe ve güzele dönüştüremedik

Din

Çocukluğumun Ramazanları

Geçmişe özlem hep vardı, bundan sonra da hep olacaktır. Çünkü geleceğe yürüdükçe geçmişte bir şeylerimizi bırakıyoruz. O bıraktıklarımız, özellikle doyumsuz hatıralarımız, bizleri bir mıknatıs misali maziye çekiyor. Anlata anlata bitiremediğimiz çocukluğumuzdaki ramazanlar hayallerimizi süslüyor. Peki, o ramazanlarda bugünkülerden farklı olarak ne vardı? Bizleri derinden etkileyen, zihinlerimize kazınan bu

Din

Çocuk, İnancını Kendisi mi Seçmeli?

Birçok anne baba çocuklarının gideceği okul -hatta yazın hangi sosyal faaliyette bulunacağı- konusunda dahi kararı kendileri verir. Ancak alacağı eğitime dair kararları çocuğa bırakmazken, dini eğitimi görmezden gelmek, neye inanacağını çocuktan kendi kararıyla almasını beklemek oldukça ilginç bir mantıktır.

Nesli Tükenen Varlıklar

Ormanları yakıyoruz, hem de bile bile... Yanan ormanlar ile birlikte onlarca canlıda hiç hak etmedikleri şekilde kavrularak ölüyor yok oluyor... Nehirleri ve denizleri kirletiyoruz, fabrikaların pislikleri, sularımızı mahvediyor, duyarlı insanların dışında da kimseler seslerini çıkartmıyor...

Dağ Yaklaştıkça Büyür, İnsan Yaklaştıkça Küçülür

Sen aşk coğrafyamda önce bir buluttun, üzerime cesur yağmurlar serpen. Çimenlerin üzerinde yürürken, parmaklarımı ıslatan çiydin umut yolumda. Bir ovanın ortasında tümülüsttün geçmişten geleceğime. Bir tablettin antik bir şehrin kalıntısından ellerime değen. Bir yamaçtan aşağı kayan çocuğun neşeli haykırışıydın kulaklarımda çınlayan. Bir adaydın okyanusun karanlık sularının tam ortasında.

28 Şubat"ın Benden Çağrıştırdıkları

Bu gün 28 Şubat…
Ve bir zamanlar mahkemelik olup, şimdi beraat eden “Bir İdamlık Kent” adlı kitabımın ikinci baskısını yapmak üzere kitabı hararetle isteyip, sonra da “bu kitapta sen Müslümanları fişlemişsin” diye ‘kof’ mazeretler sunan Müslüman yayıncılara/arkadaşlara ne oluyor?
“Fişleme” dedikleri; söz konusu kitapta,

Başa Dön