Güle Güle Canım
Olmazdı sana mihnetim nede hasretim
Yada eğilmezdim önünde yerlere kadar
Seviyorum demezdin yüzüne karşı
Kalbime ve aklıma söz geçirebilseydim
"Hayat bir tiyatro sahnesi gibidir, ama provalar çok uzun sürer ve gösteri asla başlamaz." - Samuel Beckett"
"Hayat bir tiyatro sahnesi gibidir, ama provalar çok uzun sürer ve gösteri asla başlamaz." - Samuel Beckett"
Olmazdı sana mihnetim nede hasretim
Yada eğilmezdim önünde yerlere kadar
Seviyorum demezdin yüzüne karşı
Kalbime ve aklıma söz geçirebilseydim
Bu metin, Nur Suresi'nden bir ayetle başlayarak kötülüğün adımlarını takip etmenin tehlikelerine dikkat çekiyor. Küçük gibi görünen günahların nasıl büyük çöküşlere yol açabileceğini anlatıyor. Özellikle sigara kullanımını israf olarak nitelendirerek, bunun İslami açıdan sakıncalarına değiniyor. İsraf edenlerin şeytanın yolunda olduğunu vurgulayan ayet ile desteklenen metin, manevi değerler çerçevesinde
İlk gelen her zaman kalıcı olandır.İyiki geldin ve iyiki sensin hayatımdaki.
Bence 2011 yılı, “kıyam yılı” olarak ilan edilmeli.
Zira dünya halkları kıyama geçti…
Yıllardır kendisinden olmayanlar tarafından yönetilen, sömürülen, aç bırakılan, ezilen ve hakları ellerinden alınan dünya halkları ellerinden alınan haklarının iadesi için kıyama durdular.
İlk ateş, ilk kıvılcım Tunus’ta çıktı ve
Helalinden kazanıp helal yemek ne kadar güzel. Böyle bir mutluluk yok...
Anlatmak istediğin zaten görmek istediğinse, ortada fısıltı halinde dolaşmaya gerek bile görmeyen işkence ve zulüm türlü türlü şekillerde boy gösterirken, acaba bir nevi savaş mı bu da insanoğluna karşı ŞİDDET . İyilik ve kötülüğün göreceli kavramlar olduğunu anlatırken, kötünün gözünde iyilik neyse , iyinin gözünden de kötülük odur,
Dünyanın uydusu konumunda olan Ay, bizler için neden bu kadar önemli? Kuşkusuz ay, iklim koşullarının korunmasından ve dünyanın manyetik akışını sabit tutmasından ziyade biz insanoğlu için hep önemli bir konumda var olmuştur. Bu yazıda sizlere Ayın bilimsel özelliklerinden ziyade, psikolojik, duygusal ve şiirsel özelliklerinden bahsedeceğim.
Biliyor musun ne zaman içli bir türkü dinlesem direk sen geliyorsun aklıma. Yani o kocaman gözlerin, ceylan bakışın Bir muhabbet çağlayanısın bunda hiç şüphe yok Bana Seni çok seviyorum diye söylediğin her kelam, naylon asrın, naylon insanlarına vedâhi suni âşıklarına meydan okur
Cennetten kaçmak ister mi insan? Cennet yurdum, yedi iklimim, dört kıtam üzerinde biz biraz çıkıntı mıyız? Biz depremlerde, çürük binaların altında karıncalar gibi ölürüz. Sel olur bizim sokaklarımız göl olur. Askere gidip biz ölürüz. Kar bizim çatılarımıza yağar, öfkeli rüzgârlar bizim çatılarımızı söküp atar. Biz ölürken birileri zengin
Hayat ve ölüm iç içe bu dünyada, kader bizi değişik yollara sürüklüyor ve hayatımızda bir saniye sonrasını dahi bilemiyoruz, ne kadar büyük bir hikmet-i ilahi, sadece bulunduğumuz anı yaşıyoruz, gelecek meçhul, geçmişi ise anılarımızda yaşatıyoruz. Eğer başımıza gelecekleri daha önceden bilecek olsak, ne kadar korkutucu bir yaşamımız olurdu...
Kendimi iki hayvan kimliğiyle özdeşleştirdim bugüne değin. Biri Kedi, diğeri kelebek.
Belki bir bakışın bir tokat gibi yüzüme çarpıyor kuşatılmış gençliğinden, geçmişte bıraktığım gençliğime. Yalan olmaz aşkta. Karanlık fısıldadı aslında yaralı ardında bıraktığı kadını. Sırt çantasına yükledi tüm cümlelerini, koyuldu gitmeye kaldırım taşlı yoldan, kuralsız yaşamın sınır tanımaz geleceğine. Teşekkür ederim geleceğim. Bir gün hüküm giyen bir adaletle, kayıp