Küsmelerime Kızma
Paylaşamam
Küçük bir çocuğun ilk oyncağı gibi
Değil
Dünyanın en değerli varlığı olduğun için
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Paylaşamam
Küçük bir çocuğun ilk oyncağı gibi
Değil
Dünyanın en değerli varlığı olduğun için
Birçoğumuz hayatımızda her zaman yanımızda hissedeceğimiz ve bizi yarı yolda bırakmayacak diye düşündüğümüz sevgili diye tabir edilen insanları hayatımıza koyma mecburiyeti arıyoruz. İşte bu yüzden sürekli bir arayış hali hepimizin üzerinde mevcuttur. Kimileri sosyal medya üzerinden birilerini arar, kimileri ise okuldan, işten veya ortak arkadaşlar üzerinden kurulan muhabbetlerle
YZ
Ben Malatya’yı Şirket İşhanı ile tanıdım.
Ahşaptan iki katlı, çok çeşit esnaf ve zanaatkârın iş yaptığı bir ğandı/handı.
Manufer’in dükkânı bizim dağ kesimin bir buluşma noktasıydı.
O bir Ermeni’ydi ancak Türkçe ve Kürtçe’yi çok iyi bildiği için bizim dağ adamlarına, -bir zamanlar
Şebnem İşigüzel
Tiyatroya adadığı 60 yıl, 109 kitap, sahneye koyduğu sayısız oyun, yetiştirdiği sayısız öğrenci. Çoğu bugünün büyük ustaları olmuş tiyatro sanatçıkları “canım hocam” deyip boynuna sarılıyor. Yüzler ışıl ışıl, gülüşler hep kalpten geliyor. Öylesine sıcak, öylesine samimi, öylesine içten bir ortam.
Sırların arayışıyla geçen ömürler, kırlangıç kanadında yaşamak gibi, soluk soluğa bir uçuşta...
Fırtınaları önceden bilmek ertelemedi gelişlerini, toprağa serpildik her birimiz, filiz verecek tohumlar gibi...
Tanrı seçer yalvaçları ve ozanları. Ozan veya yalvaçtırlar, çünkü, birilerinin bu işleri yapması gerekir. Ancak, çağrılan çok, seçilen azdır. Ama, görev varsa, yapan da mutlaka bulunacaktır. Çünkü, sistem böyle çalışır.
Anlatmak istediğimiz, anlatamadığımız ve bir tebessümün ardındaki o sevinçli nida sonrası;
bak ben geldim, yüreğimle geldim, iyi/kötü, hüzünlü/sevinçli, her ne yaşanmışsa ardımda kaldı, bak sanki yeniden doğdum der gibi
Kendimi iki hayvan kimliğiyle özdeşleştirdim bugüne değin. Biri Kedi, diğeri kelebek.
Benim küçük şiirimdiler. Tıpkı küçük bir kasabayı andıran. Herkesin birbirini tanıdığı, insanların birbirine bir dağ gibi yaslandığı bir kasaba gibiydiler. Orada insanlar o kadar dağlaşırdı ki kendini gökyüzüne yakın hissederdin. İşte orada yakınlık böyle kurulurdu. İnsanlar birbirlerine, dağ, ova, deniz, göl, bağışlardı sanki. Kendini bazen bir martı, bazen
Her şey zamana dağılır. Ruhum içimde bayılır. Olur bazen, kendini bulursun, her daim umutlusun! Sevgiyle hüzünler seni bırakır. Dorukta sevgi, unutamazsın bu anı! Kurtuluşun nidaları, gerçeklikle yankılanır! Ruhun acıları, gerçeklerle dağılır!
Ey kirpiklerinden sağdığım gökkuşağı yedi rengi,
Hüzünbaz hüzünleri unut..Ayak diblerine kök salmış siyah’ı da ..Koş yeni demlenmiş yürek demime..Sokul ve mevzilen gözlerinde kuruttuğum kirpiklerime..Şarkılar sustu biliyorum..Söz sırası bizde..Mutluluğumuzdan alıntı birkaç çift umudumuz var dudaklarımıza ördüğümüz..Erişmese de ellerimiz ellerimize, bir yolumuz var özleminde yürüdüğümüz..Sana kaç gel demiyorum..Biliyorum
Fakir Baykurt