"Günü yakalamak mı? Ben genelde günü yatağımda yakalarım, o da beni uyurken yakalarsa." - Oscar Wilde (kurgusal)"

Deneme

Ucu Yanık Mektuplar

Yazdın mektubu da, o kadar özendin, ne de olsa biricik sevgilin, sevdiğin kadın o. İki sayfa üç sayfa döşendin. Tam ucunu yakacakken kağıt birden tutuştu, söndüreyim derken, örtüler tutuştu, ev yanacak neredeyse... Annenden babandan bir ton sopa yemeyi de göze alacaksın mutlaka...

Aramızdaki Şeyler

Hüzün ve kederle, tahin ile pekmez gibi ayrılmaz bir ikili olduk, çıktık Böyle düşünceli, kederli anlarda insan, sığınacak bir liman bulamayınca, kitaplığına, kitaplarına sığınıyor Dün gece ben de tam da böyle hüzün sellerinde kulaç atarken kitaplığımdaki Dokuz Öykü kitabına sarılarak rahatlamaya çalıştım..

Ağaç Olduğunuzda Sulamasınlar Sizi Sakın

Yetmişli seksenli yıllar, haliyle İnternet, cep telefonu daha hayatımıza girmemiş arkadaş. Bir kızı tesadüfen bir yerlerde yakalayacağız da ona ''Şurada buluşalım.'' diyeceğiz. Tabi bir de bu işleri kızın abilerine çaktırmadan yapacağız. Siyasi yönü de olmayacak. Ne devrimci bacılardan, ne de Asenalar dan olacak, bunlara da dikkat etmek lazım.

Eskimek

Ahmet Hamdi Tanpınarın, 20 Mart 1960ta Adalet Cimcoza kaygılar içinde yazmış olduğu bir mektubu var. Pariste o dönemde birden bahar geliyormuş Önce; kaygı söz konusu değil, yol boyu giderken, çiçek hali çıkıyor şairin karşısına. Divan edebiyatının şükûfenâmelerini ha­tırlıyor. Sonra, adlarını bilmediği otuz çiçek. Bu renk ve şekil şöleninden

Başa Dön