Yürüdüğümüz Yol Yanlışlarımız Olmasın
neden rotamızı doğru bildiğimiz yanlışlarımız üzerinde çizmekte inat ediyoruz?
"Yazarlık, fikirlerinizi kimsenin okumaması için özgün bir yoldur." – Dorothy Parker"
"Yazarlık, fikirlerinizi kimsenin okumaması için özgün bir yoldur." – Dorothy Parker"
neden rotamızı doğru bildiğimiz yanlışlarımız üzerinde çizmekte inat ediyoruz?
Bütün dünya bunlara gülüyor...
Yetmişli seksenli yıllar, haliyle İnternet, cep telefonu daha hayatımıza girmemiş arkadaş. Bir kızı tesadüfen bir yerlerde yakalayacağız da ona ''Şurada buluşalım.'' diyeceğiz. Tabi bir de bu işleri kızın abilerine çaktırmadan yapacağız. Siyasi yönü de olmayacak. Ne devrimci bacılardan, ne de Asenalar dan olacak, bunlara da dikkat etmek lazım.
Gün aşmıştı. 2010 yılıydı. Telefonum çaldı. Arayan iş yerinde yıllarca birlikte çalıştığımız baş editörümüz Mustafa abiydi. Neşeyle açtım. Mustafa, sesin çok yakından geliyor hayrola! (Oysa yıllık iznin de Ceşmedeydi) demeye kalmadan, o sesin içinden soğuk bir rüzgâr geçti. Kekeleyerek, zorlanarak Canım çok sıkkın Yuşa! Sen tanımıyorsun ama ben
Siz iki bacağınız ile hava basarken millete onun sesi çıkmıyor hiç. Nasıl çıksın ki? Öyle masum bir şekilde orada duruyor. Siz bazen dengenizi kaybetseniz bile, onun başına kötü bir şey gelmedi mi hep dengeli bir yaşam sürer o... Ne o yoksa kıskandınız mı? Kıskanmayın canım, niye kıskanacaksınız ki?
dünyamızı aydınlatan, hayatımızda yer bulan güzellikleri görmemizin en önemli sebebi olan ışıkların, önüne indirilmekte olan perdeleri kaldırmak için neden gayret göstermiyoruz?
Her insanın yemek, kitap, renk zevki farklıdır. Hani bilmiyorum ama acaba ağız tadına benzer bir zihin tadı da var mıdır insanların? Mutlaka olmalı diye düşünüyorum Yoksa insan okuduklarını, gördüklerini; iyi, güzel, çirkin ve kötü diye nasıl ayırabilir ki?
Kapı deyip geçmemek gerek. Her kapı açılmaz, her kapıdan da girilmez.
Siz dahi olabilirsiniz ve onlar dâhileri hiç sevmez.
Aşk dediğin; öyle bir his ki Herkese göre değişir Herkes kendince hisseder ama toplumun gerektirdiği gibi davranmayı olağan sanır Bana göre ise Tek bir an. Tek bir an ama. Saniyelik Biliyorsun, bildiğini de biliyorum
Farklı bakıp farkı görmeye çalışmak lazım. Belki kalp gözyaşlarında boğulur yine de hayat denen bilmecede umudu görmek var.