
Kahkaha Attıran Fıkralar
Üç fıkra var.
Üç fıkra var.
Yazdın mektubu da, o kadar özendin, ne de olsa biricik sevgilin, sevdiğin kadın o. İki sayfa üç sayfa döşendin. Tam ucunu yakacakken kağıt birden tutuştu, söndüreyim derken, örtüler tutuştu, ev yanacak neredeyse... Annenden babandan bir ton sopa yemeyi de göze alacaksın mutlaka...
başımıza gelen, bir an olsun unutmamamız gereken olaylardan ders çıkarmaktan neden uzak kalmayı tercih ediyoruz?
Kapı deyip geçmemek gerek. Her kapı açılmaz, her kapıdan da girilmez.
Yetmişli seksenli yıllar, haliyle İnternet, cep telefonu daha hayatımıza girmemiş arkadaş. Bir kızı tesadüfen bir yerlerde yakalayacağız da ona ''Şurada buluşalım.'' diyeceğiz. Tabi bir de bu işleri kızın abilerine çaktırmadan yapacağız. Siyasi yönü de olmayacak. Ne devrimci bacılardan, ne de Asenalar dan olacak, bunlara da dikkat etmek lazım.
Kitap: Toplumdan, ferde -bazen tam tersi- ilerleyen dikenli bir yolda insanın geçmişiyle yüzleşmesinin tarifsiz, derin acılarını anlatıyor diyebilirim kısaca. Diğer taraftan yazarımız, İspanyol bir yazar değil, esasen Kolombiyalı bir gazeteci ve çevirmen
Ben hep kendimce, kendi bildiğim salt yolda ilerledim Bu yolda haklı çıktım mı? Çıktım. Yine haksız çıkıp bu yolda bedeller ödedim mi? Ödedim. Sor bana pişman mıyım? Değilim tabi ki Niye? Ben öyle istedim, yaşadım, hissettim ve öğrendim.
Aşk dediğin; öyle bir his ki Herkese göre değişir Herkes kendince hisseder ama toplumun gerektirdiği gibi davranmayı olağan sanır Bana göre ise Tek bir an. Tek bir an ama. Saniyelik Biliyorsun, bildiğini de biliyorum
insanların yaşamakta olduğu hayata olan bakış açısını anlatmakta olduğum küçük bir yazımdır.
Ah benim sazımın teli, radıyomun pili, saatimin zembili günlüğüm. Nasılsın, iyi min? Beni soracak olursan, halim belli. Bizim gibi emeklilere, dar gelirlilere iyi olmak haram. Hele bi de ikdidar garşıtıysan, gatiyen belin doğrulmaz. Toğukların yımırtadan kesilir, ineklerin sütden. Biletine amorti bile çıkmaz. “İnsanın bi defa ters gitmesin işi;