Sukûtu Hayal
"Hepimiz aynı nehre akan suyun içindeyiz; kimimiz geriden akıyor, kimimiz derinden..."
"Yaşam, tanrının bize yaptığı, bizim de tanrıya yapacağımız bir şaka." - Oscar Wilde"
"Yaşam, tanrının bize yaptığı, bizim de tanrıya yapacağımız bir şaka." - Oscar Wilde"
"Hepimiz aynı nehre akan suyun içindeyiz; kimimiz geriden akıyor, kimimiz derinden..."
umutlarımdın, ufkumdun, şafağımdın her karanlığın arkasından.şimdiyse gece gibisin...yalnız kaldığımdatek düşündüğüm, hem korkup hem muhtaç olduğumm.
Karların düşmesini bekliyorum ruhumu temizlemesi için. Gözyaşlarımı saklaması için yağmuru bekliyorum ve gelmiyor hiç bir zaman beklediğim. Seni bekliyorum yaşayabilmek için.
Acının yüreğe sinişiydi sevgilerimiz. İçimizde yağmalanmış sevdaların,dostlukların izdüşümü,yüreğimizde eskidiğini sandıkça yenilenen bir acı taşıyorduk. İşte bu yüzden kısacık bir zaman diliminde sana dost demek ,seni tanımak hiç zor olmadı. Sende kaçışl
Sensizliğin yükü zordu... Çoğu kez karanlıktı ve kimsesiz bir sokak arkası kadar soğuktu.. Üşüdüm be dostum hemde delicesine... Ama korkmadım karanlıktan biliyordum elbet bir ışık parşası vuracaktı yamaçlarıma..
Danışmanlığını yaptığım bir çok danışanımın temel sorunlarından birisi zaman programlama konusundaki yetersizlikleri oluyor.
“Zamanım yetmiyor, 24 saat çok az” diyenlerin ardını “ eğer zamanım olsaydı neler yapmazdım” serzenişleri takip ediyor.
Kan kırmızısı gözlerimde seni görünce hüzün dur diyor. Duramıyorum. Kan çöküyor gözlerime, hüzün çöküyor, sen çöküyorsun. Hüzün özür dileyip giderken gözlerimden, göz yaşlarım sana mühürleniyor. Mühürlü gözlerle senden bakıyorum aleme. Her baktığım şey se
Buralarda seni severken, seni tüm aydınlıklarla doldurmaya çalışan ve sonunda yapayalnız kalacak... Buralarda sonunu kendi elleriyle biçimlendiren ve seni sevdikçe yalnızlaşan bir ben var...
Otururken el ele tutuşmalar vardı mesela. "Aman kimse görmesin" bir
telaşla ellerimizi saklamaya çalışışımız. Şarkılara, şiirlere söz yürütürdüm
birde.
Ayaklarımızı olası hesapların mağduriyetlerine küçültemediğimizden mi nedir hep yürümekten geçiyoruz beraber ve sen karanlığıma, karanlığına ne kadar aydınlık yürüyorsun. Bense günlerdir yerini yadırgayan bir sözcük gibi uykusuzluk biriktiriyorum gözlerim
Evet yaşlıydım. Evet deplasmandaydım. Evet hakem hata yapmıştı. Hiç biri bir sebep olamadı aşksızlığıma. Eski hüzünlü şarkıların hüznünü yenemedik. Hep yalnızlıklara yürüdüm ben oysa. Hep mistik bir sensizliğe. Nerden baksan şehirler arası yalnızlıklar.
İşte…
Saat yine gece yarısını devirdi…
Yüreğimin acılarını mantığımın duvarları arasına hapsetmeye götüren kara trenim bugünkü seferine kalkmak üzere… Şöyle bir bakıyorum da; seni tanıdığım günden bu yana birkaç vagon daha arttı bu kara trenin uzunluğu. Daha bir yavaş gitmeye başladı üzerindeki yükün muazzam