Insanlik
Yasamin sinirsiz çikmazlarinin kusattigi yerdeyim.
Insanligin mumla aranmasi gereken bir zaman...
"Yazmak, aslında, kâğıt üzerinde delirmek için toplumsal olarak kabul görmüş bir yöntemdir." - Virginia Woolf"
"Yazmak, aslında, kâğıt üzerinde delirmek için toplumsal olarak kabul görmüş bir yöntemdir." - Virginia Woolf"
Yasamin sinirsiz çikmazlarinin kusattigi yerdeyim.
Insanligin mumla aranmasi gereken bir zaman...
Acı neydi? Ya duyan var mıydı? Ben sağır oldum. İnsan kendi sesinin çığlığından sağır olurmuş. Ben deli oldum. Neydi televizyonlarda gördüğüm.. Üzülürdüm.. Ben talan oldum.. Sen Şehit oldun..
Yazar olmak dünyayı değiştirmek ve bu yeni dünyanın kapılarını aralamaktır diyebiliriz kısaca...
İki araba veya daha fazlası sokak tabiriyle kapışırlarken yumurta yoluna bırakılmış spermlere benzemiyorlar mı?
Artık o,yok…kaşıyla, gözüyle,kanıyla -canıyla yok oluyor… dönüşü olmayan bir yola çıkıyor… bir daha gelmiyor. “Bir dahaki sefere” o, yok ki!!
Çocuklarımız için Osmanlıca hâlâ "bu dil" ifadesindeki yabancılıktan payını almayı sürdürüyor. Namık Kemal'in yazıları çocuklarımız için ne yazık ki bu yüzden hâlâ bir yabancının yazıları gibi... Cevdet Paşa sanki bugün bize bizden biri gibi mi görünüyor? Elbette, artık o da bir yabancı... Peki ya Akif, Gökalp, Elmalılı, Babanzâde
Dünyayi 9 Metrelik Yelkenli̇si̇ İle Tek Başina Dolaşan Ve Horn Burnuna Giden Ilk Türk Deni̇zci̇si̇ Olan Hakan Ögeye, Karanlik Bi̇r Kiş Günü Ofisimden Yazilmiş Bi̇r Yazi. O Oradayken Kendimi Karanlik Gökler Altinda Masamda Çok Çaresi̇z Hi̇ssetti̇ği̇m Anda Spontone Yazilmiş Ama Beni̇ İyi̇ Anlatan Bi̇r Yazi. Hakan Ile Sonra
Neden seçimlerden bir süre sonra,vermiş olduğumuz oy konusunda pişmanlıklar yaşarız?Hiç düşündünüz mü?
Oysa insan dedikleri el, ayak, baş değil… İnsan diye manaya derler , suret ile kaş değil…
Buram buram sevda kokan türkülerimizde, yarin zülfüne dolanır nağmeler. Ceylan olur bakışlar, ok ok olur sineye batar kirpikler. Sevdiğine kavuşamayınca ozan alır sazını düşer yollara. Gönlünü sazının tellerine bağlayıp haykırır sevdasını.
Bu kampın sakinlerini akşam yemeğinden alıkoyacak kadar önemli haberi izlemek için kafamı kaldırıp televizyona baktığımda: “Olmaz böyle şey! Olamaz! Bu muydu akşam yemeğine çıkmamıza engel olan haber!” diyerek söylene söylene orayı terkettim
...bu çıldırtan sessizliği hangisi dinledi,hangisi kulak verdi onlara?Ne yaptılar onlar için!?Ne yaptıklarını ben söyleyeyim size.Seda Sayan gibi kendilerine benzeyen,kendilerinin aynısı olan kadınları biraz makyaj,biraz dekolte çıkardılar ekranlara.Hep b
(yalan ne zaman ve nerede ne amaçla söylenirse söylensin yalandır.)
Buram buram sevda kokan türkülerimizde, yarin zülfüne dolanır nağmeler. Ceylan olur bakışlar, ok ok olur sineye batar kirpikler. Sevdiğine kavuşamayınca ozan alır sazını düşer yollara. Gönlünü sazının tellerine bağlayıp haykırır sevdasını.
Siz ey serbest gezen canavarlar, siz çok meşguldünüz göremediniz; ama biz istemeden de olsa gördük ayının...
neyse ki giderek küresellşen dünyada hıyarın hasat zamanı geldi.mustafa amca o gün bakkala olan borcunu kapatabilmişti.Ama bu...........