Doğum Günün Kutlu Olsun!
Can dostum Hrant... Sen yaşıyorsun ve yaşayacaksın. Ne yaparlarsa yapsınlar, seni yok etmeyi başaramayacaklar!
"Yarın olacağını bildiğim tek şey, bugün dünkü kadar iyi olmayacak olması." - Samuel Beckett"
"Yarın olacağını bildiğim tek şey, bugün dünkü kadar iyi olmayacak olması." - Samuel Beckett"
Can dostum Hrant... Sen yaşıyorsun ve yaşayacaksın. Ne yaparlarsa yapsınlar, seni yok etmeyi başaramayacaklar!
O köprüde bir başkalık vardı diye ağlıyor yaşlı adam. O köprüde bir başkalık vardı, bu benim Mostar’ım değil! Teselli sözcükleri aramak içimden gelmiyor. Çünkü biliyorum ki karşımdakinin acısının üzerinde her teselli sözcüğü eğreti duracak. Yeri doldurulamayacak bir çok şeyini yitirmiş, vakarı acısıyla bütünleşmiş, sarsılmış ama yıkılmamış bir çınar
Sonra bigün yıllar üzerimize bizi ekleyerek, ezerek, acıtarak geçerken yine bir yağmura yakalandım. Oysa ben fazlaca yağmıştım zaten o günlerin üzerine. İçimdeki okyanusları kuruttum sanmıştım. Bitmemiş meger... Balkona çıktım... Yağmura eşlik edecek kadar çok yağabilirdim kendi ülkeme.
Dünyanın içinde yaşayan biz yerliler görmeli ki geçmiş hızla bizden uzaklaşıyorken, gelecek düşüncenin kalıplarını zorlayan yeni çehrelerle bize doğru hızlı bir şekilde yaklaşıyor diyebiliriz.. Evet, denizler berrak maviden bulanık griye dönüşüyor, çocuklar oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşmıyor, babalarda öğüt yerine ihtiras sözcükleri dolduruyorsa çocukların kulaklarından beyinlerine, geçmişi özlemek ister istemez
büyüdükçe yalnızlaşıyormuş insan. içinde ki çocuk saklı kaldığından ve büyüdükçe, daha da artarmış anlamadıkları. düşündüğü ile gördükleri hep çatıştığından....
İnsan arada sırada kendini garip durumlarda bulabilir. O duruma yavaş yavaş, doğal bir şekilde gelmiş olabilir, ama kendini olayların ortasında bulduğunda birden şaşırır ve böyle bir duruma düşmeyi nasıl olup da başarabildiğini sorar kendine.
Balsa kütüklerinden yapılmış bir sal, üzerinde bambudan bir kulübe, altı yetişkin adam
Bu kişilerin yaşlanacaklarını hatırlamak istememelerinin en önemli nedeni, yaşlılığın, dünyada sonsuza dek var olamayacaklarını ve ölümü kendilerine hatırlatmasıdır. Bu yüzden geç bile olsa karşılaşacakları bu dönemden pek söz etmez; önlerinde uzun yıllar olduğunu, yaşlılığın ve ölümün çok ileride olacağını düşünmeye çalışırlar...
Dünyada iki harften oluşan yer adları bir elin parmaklarından daha da azdır.Hemşehrilerimiz sanki farklılıklarının nişanı olsun diye bu adı koymuşlar şehirlerine.
uyumak, sanki sürekli uyunursa yarı ölü yaşam şeklide varlığı bir şekilde devam ettirmek mümkünmüş gibi.
İnsan-hayvan ya da insan-doğa ilişkisi üzerine biraz olsun düşündünüz mü hiç?
Mesela;
Günün yorgunluğu ile eve gelmişsiniz. Yemeğinizi yemiş, televizyon karşısına devrilmişsiniz. Tüm isteğiniz günün yorgunluğunu, zihninizdeki kaosu biraz olsun dağıtmak. Derken birden flaşlar patlamaya başlıyor! Tuhaf yaratıklar çevrenizi sarmış, meraklı gözlerle sizi inceliyor,
Yetiştirme Yurtlarında kalan; 0-18 yaş grubu çocuklarımızın durumu ile sokaklarda kalan, sınırsız yaş grubuna mensup çocuklarımızın ve yaşlılarımızın ki; çocuklardan farkı yoktur Onların.. Durumunu düşündükçe kahroluyorum.
Hayata geldikleri şartlardan tutunuz da Onların, nelere maruz kaldıklarını hiç düşündünüz mü?
Bir nebze, Yetiştirme Yurdunda kalan çocuklar
Bir su damlası denize düştüğünde kendini umman sanır. Sonra anlar ki bir hiçtir derya içinde. Dalgayla dalga, denizle deniz, güneşle buhar olsa da özünde çektiği acı birdir. Bir boşluğu doldururken, boşluk da kendisi olmuştur. İçindeki boşluğu bir başka boşlukla doldurmaya çalışanlar, bu dünyadan bomboş gitmiştir.
Aslında matemler, alışılmamış ölümlerin süsüdür sevgili okuyucu. Fakat matem ölüye değildir de insanın kendi aczine, kendi yoksulluğuna ağlayışıdır. Yani, bir ölü kendisine matem yakıldığını duyabilse eğer, inanın matemden iğrenirdi belki de. Onun için matem ölünün değil, ölü sahibinin serinliğidir
William Willisi duyanınız var mı? Eminim vardır, ama kaç kişidir? Oysa insanın denizle ilişkisinin destanıdır William Willisin tüm yaşamı. Ya da kendi halinde bir doktor olan Alain Bombardın tek derdinin aslında insanların açık denizde hayatta kalmasının yollarını ispatlamak olduğunu bilir misiniz? Atlantiki aştığı sıradan bir botu Zodiac gibi
Titredi dudakları ve arasından zorla döküldü sözcükler ; "Artık kapatabilir miyiz kutuyu ? "
En çok kadından kadına zarar gelir sanırdım, yanılmışım!...
Aynı kulvarda koşarken, kadın kadına destektir hep, de…
Farklı kulvarlarla en büyük köstektir diye düşünürdüm…
Özür dilerim!...
Halid Ziya Uşaklıgil