Sadece Bir Kez...
şu an ağlıyorum, dolabımı dağıtıyorum, makyaj yapıyorum, hala bardak kırıyorum ...yani hala...
şu an ağlıyorum, dolabımı dağıtıyorum, makyaj yapıyorum, hala bardak kırıyorum ...yani hala...
Kocatepe Kitap Fuarına bizim de yolumuz düştü.
Notlarımızın arasına da "bunlar" düştü...
Uykuyla uyanık olma arasında gezinen bir şey olduğu iddiasını taşıyamayacak kadar delişmen bir kimlik taşıyan şiir; bir yalnızlığın, bir aşkın, bir irfan sofrasına oturmanın ya da bir çıkmazda kalmanın kalb çarpıntısı hüviyetinde kendini resmeden şairle k
Cehenneme bir damla gözyaşı gibi düşeceğim. Senli günahlar, bakışlarımda çengeli iğne olacak. Bakaşlarım, gözlerimden bir beyaz kağıt olarak akacak. Cennetteki adresine, cehennemden bir mektup var diye göndereceğim, acılarımı. Senli mektupların kenarı yanıkken, ben cehennemde tamamiyle kül olacağım. Çünkü seni sevmenin kahredici azabını, senden şımarmayasın diye gizleyeceğim. çünkü yangınlarımın
Şiirin okulu olduğuna inanmıyorum. Dünyaya bazı insanların şair olarak geldiğine inanıyorum.
Yüzyılın şairi, fikir ve dava adamı, Necip Fazıl Kısakürek’i Vefatının 27. yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Necip Fazıl Kısakürek, Türkiye’nin en sancılı dönemlerini yaşarken seyirci kalmayıp, kurtuluşun ancak, manevi değerlere sımsıkı sarılmış bir millî şahlanışla gerçekleşebileceğini göstermiştir. Bu yolda Büyük Doğu Hareketini bir model olarak ortaya koymuş ve fikirlerini
Sosyal hayatta ya da ekranlarda yoksulları ve çaresizliklerini görünce aklıma nedendir bilinmez üstad Mehmet Akif’in Seyfi Baba şiirindeki:
“Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi.” dizesi gelir.
beni bu siteye kazandıran değerli yazarlarınızdan sayın ERHAN ŞAHİN e teşekürü bir borç bilirim.
Edebiyatımızın duayenlerinden Üstat Necip Fazıl Kısakürek bile bu gafletten kendini kurtaramamıştır.
Bakın bir şirinde ne der şairlerin sultanı:
“Sonsuzluk Kervanı, "peşinizde ben/Üç ayakla seken topal köpeğim!” diyor...
Hutbelerimizde bile şiirlerini okuduğumuz şairler sultanı böyle derse…
Osmanlı Devleti’nin altı yüz yıllık uzun ömrü,bütün dünya devletlerinin ilgisini çekmiştir.Bir devletin bu denli uzun müddet yaşaması dikkate şayandır.Bunun sırrı,sözkonusu devletin köklü ve âdil bir adalet mekanizmasına sahip olmasında aranmalıdı
Seni çok iyi biliyor, çok seviyoruz ve rahmetle anıyoruz. Bu sevgi ‘İstiklal Marşı’n okundukça yurdumun ufuklarında al bayrak dalgalandıkça hiç eksilmeyecek,yüreklerde sonsuza dek yaşayacak.
Tevfik Fikret,Servet-i Fünûn Topluluğunun başta gelen şairlerinden birisidir.Hatta bu edebî kitlenin yayın organı olan Servet-i Fünûn dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yapmıştır.Şiirlerini “Rübab-ı Şikeste” adlı eserde bir araya get
“Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.”
Edebiyat giderek gözden uzaklaşıp ufukta yitecek bir gemiye dönüştü. Bu yüzyıl için fazla "yavaş, kapsamlı, felsefi ve içten. " Edebiyat insanı anlatma işini "görsel işitsel" sanat araçlarına devretti. Yelkenlerini fora etti. Rüzgarla doldurdu. Hüzünlü
...Tek kişilik tahtaravalli, düşü yüklesen gerçek fırlıyor havaya, gerçeğe bassan düşler bulutlarda...