Bir Milletin Müziğini Değiştirmek İstiyorsanız Önce
Alaturka-Alafranga müzik polemiği hakkında...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Alaturka-Alafranga müzik polemiği hakkında...
Efendim “çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz.”diye bir atalar sözümüz var. Belki buna hemen itiraz gelebilir ;ama bilindiği üzere atasözleri binlerce yıllık tecrübelerden doğan kristalize sözlerdir. Birilerine dokunsa da bu sözü yadsıyamayız. Bu yazıda insanların zenginliğini, çok mal sahibi, olmasını eleştirmeyeceğiz.
Kürt aydınların kendi kadim geçmişini metodik eleştiri süzgecinden geçirmeden onun ontolojik açılımına ulaşmadan, elde edilen değerlerin bugüne kadar oluşturdukları ve kült haline gelmişliğini, özsel ve manipüle edilmemiş ilahi bilgi kaynaklarına sunup rafine etmeden, oluşturmak istedikleri Sosyo-kültürel ve siyasal hareketlilik, onlara modern dünyanın ilmi ve siyasi perspektifinde üstlenmek istedikleri
Nuri Bilge Ceylan, son filmi Bir Zamanlar Anadoluda ile taşra insanının haleti ruhiyesinin haritasını çıkarma girişiminde bulunuyor. Taşra insanının tekdüzeliği, birbirine benzerliği,küçük hesapları ve özelde ise taşrada görev yapan memurların bir tür kapana kısılmışlık hissiyatıyla kendilerini ve geçmişlerini sorgulamaları çarpıcı bir biçimde anlatılıyor. Bir Zamanlar Anadoluda taşra güzellemesi
Efendim yazının başlığına takılıp bizim sunucuların gösteri amaçlı toplantı filan düzenlediklerini sanmayın. Onlar zaten her akşam hanelerinizin davetsiz konukları olarak ekranlarda arz-ı endam eylemekteler.yarı sunucu yarı manken içerikli vazifelerini ifa ederken biz izleyicilere de tebessümle karışık bir öfke bahşetmekteler(!)
"Havran'lı bir adam eşini mahkemeye vermiş. Dört çocuklu adamın mahkemeye eşini şu şekilde suçlamış ve boşanmak istemiş. Eşi çok kilo almış ve televizyonlardaki mankenler gibi olmadığı için artık karısı ile bir evde olmak istemiyormuş."
Suriyeden yeni gelmişte, hala yaşadığı travmanın etkisinden kurtulamamış muhabir edasıyla anlatıyorlar; Esad kendi halkını öldürüyor..!
Canım Oğlum;
Bu mektubu aldığınızda belki de ben yaşamıyor olacağım. Gelecekte neler yaşayacağımızı, kim bilebilir ki? Öyle ya, belki bir trafik kazasında, belki de bir ölümcül hastalık sonrası yaşama veda edeceğim."
Bakın çevrenize selam vereceğiniz kaç kişi vardır.Bir gülümsemeyi size çok gören, hemen tokat gibi sözlerle sizi üzen onlarca insan vardır.Bir merhabanın karşılığında” Ne var!” diyen, ağız birliği etmiş salaklar cuntası vardır.Bu insanların arasında yaşamak, bir kelebeğin karınca yuvasına düşmesine benzer.Hiç insancıl değillerdir ve misafirperverlikleri ise hiç yoktur.Sadece yaptıkları
Türkiye'de önemli olan vatana hizmet değil amaca hizmettir. Birtakım odaklara ve gruplara hizmet ediyorsan başarılısın demektir. Yani iyi bir yönetmenin yatağından geçmedikçe başarılı bir assolist olamazsın mantığı her yerde geçerli. İşte bu yüzden birçok kurum ve kuruluş yatak odasından farksız. Affedersiniz her yer salatalığın keyfine göre yönetiliyor. İşte
Batılılaşma ya da AB yolculuğun adı sanı, içeriği tartışıla dursun sanat dünyasındaki hareketliliğin, kimliğinin, misyonunun, vizyonunun adını koymak önemlidir. Çünkü aydınlanmışların(!) farklı farklı tünellerden ışığa doğru yürüyüşleri ve insanları bulundukları yere çağırmaları sanatın eğilimlerini çözümleştirmeyi zorlaştırıyor. Böylece sanat dünyasında kutuplaşmalar artmaktadır.
Damardan giriyorlar; her şeyim tamam da, bir sendin noksan
Noksanımızın ne olduğunu da hemen belirtelim isterseniz; Türkiyede sol eksik, sol.