Maviler ve Kırmızılar (1. Bölüm)
Önce bıyıklarımızı beğenmediler, sonra sakallarımızı...
Hem de yumruk yedik, sopa yedik kardeş dediğimizden.
"Yazmak, aslında kendimizi kandırmanın en zarif yoludur. Bir de yayınlasak..." - Orhan Veli Kanık"
"Yazmak, aslında kendimizi kandırmanın en zarif yoludur. Bir de yayınlasak..." - Orhan Veli Kanık"
Önce bıyıklarımızı beğenmediler, sonra sakallarımızı...
Hem de yumruk yedik, sopa yedik kardeş dediğimizden.
Kabus ne acı vericiydi,uyanmak istiyordum uyanamıyordum,bağırmak istiyor bağıramıyordum,sıcaklık öylesini şiddetliydi ki vücudumun kızardığını hissedebiliyordum.şifreyi bulmamı isteyen kötü ruh şifrenin yaptığım kötülüklerde saklı olduğunu söylüyordu.Ben düşünüyorum ama bulamıyordum zaman ilerledikçe kızarıklığın ızdırap veren acısını daha fazla hissediyordum,bu cehennem olmalıydı ama değildi.Bir süre sonra beliren ruh çaresizliğimi,acı veren ızdırabımı,ağlamak isteyen
Adamın adım sesleri kulaklarında yankılanırken içi ürpermişti. Neden diye geçirdi aklından, Sadece küçük bir günah işledim Allahım. Bu dünyada sen böyle bir ceza verir miydin?
Tanrı'nın hiç sesini duydun mu ? Tanrıyı hiç gördünmü ya da hiç hissettin mi hayır dediğinde aslında ne kadar yalan bir o kadar da ne kadar doğru söylediğini biliyor musun ? Hangi dünya nahşedinde böyle ikilem vardır ki aynı anda hem doğru hem yanlış söylensin. İşte bu tanrı'nın
boş gözlerle baktı yokuşun aşağısına doğru, donuk gözlerinde beyninde gezen uğultular; İnsanlar kaldırımlarda yanından geçiyorlar, içlerinden bazıları " Merhaba Umut " diyor, birşey söyleyemiyordu öylece bakıyordu...
...Bir konu bitmişken ve bir diğerine balıklama dalmak garip görülebilecekken oluşan o boşluk ve sessizlik anından nefret ediyorum. Kasetinizin 1. ve 2. yüzlerinin süreleri birbirinden farklı olabilir. Kasetinizin arka yüzüne geçmeden bandı sonuna kadar s
Yazmakta olduğum romandan bir alıntıdır. Keyfili okumalar.
-Hasan!
Cemile seslenince Hasan’ı fark eden Nilüfer, telaş içinde kalmıştı. Ürkek bir güvercin gibi ne yapacağını, nereye saklanacağını bilemedi. Oysa Hasan da aynı durumdaydı;
-Eee..efendim.
Mustapha Garta'nın 30. yaş gününden bir kaç gün önce -2034 yılının tatlı bir ilkbahar akşamında- kapısı 3 bayan sivil polis tarafından çalındı.
Aslan televizyon izler. Onu en iyi özetleyebilecek cümle budur.
Ne mutludur suçsuz bakire dostları
unutulan dünyada dünyanın unuttuğu...