• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
421
|
|
|
|
Neden yaşam şartları yüreğimize ve sevgimize bu kadar acımasızca sınırlar çizdi. Neden o sınırları aşmak için çaba göstermek yerine daha da kastık kendimizi. Ve neden günden güne ömürlerimizin sonuna yaklaşırken bu kadar uzak kalıyoruz birbirimizden... |
|
422
|
|
|
|
ölüp ölüp dirilmeden
hergün bin kez gerilmeden
yokluğa kanat germeden
imkansız yolar aşılmaz...
diyor murat göğebakan abimiz |
|
423
|
|
|
|
Dudaklara en çok yakışandır gülümsemek. Yüzün giydiği en güzel elbisedir. Rengi: yanaklarda pembedir. Yakışanı bilen, her şeye rağmen gülebilendir. |
|
424
|
|
|
|
Nasıldır zaman bilirsin, acımasızlığı gözlerinden damlar...Nasılda suskundur kini öfkesi, nasılda beyazdır hissedilmesin diye ateşi...Zamanı en iyi sen bilirsin, birde ben... Ben... Bir gece vakti parmaklarından çığlıklar içinde kayıp düşen arnavut kaldırımlarına bu şehrin ve darmadağın olan ben...Hatırlarsın uluyan bir rüzgar tam o anda; taşın bağrımı deldiği ve beni tuzla buz ettiği o an da saçlarına çarpmıştı, zifiri karanlığından iki yıldız kaymıştı geceye, gözlerin enkaz... |
|
425
|
|
|
|
...Her ne kadar karışıkta olsan, zaman zaman beni bir o yana bir bu yana uçursanda… SENİ SEVİYORUM HAYAT!!!...
|
|
426
|
|
|
|
Kar yağmış şehrin sokakları ıssız. Her gün gazetesini alıp fırından yeni çıkmış, dumanı tüten ekmelerden alıp evlerine dönenler yok. Okula gitmek için servis bekleyen öğrenciler var sadece. Eskiden yürürdük okula, kar, yağmur, çamur demeden, sıkı sıkıya üstümüzü giyer, bir bere ve kaşkolla sarınıp sarmalanıp yolcu edilirdik, unutmuşum yollarda iz bile yokken komşunun çocuklarının benim bıraktığım izlerden geldikleri günleri. |
|
427
|
|
|
|
Bagirmalar, silah sesleri ve beraberinde gelen sessizlik kendini gostermisti. Anlamistim, sabah olmustu yine. Vatikan ve papaligin yikilmasindan sadece iki hafta gecmis, beraberinde tum Dunya’da once ibadet yerleri daha sonra hukumetler birer birer silahli saldirilara ugramis ve patlatilmaya baslamisti. |
|
428
|
|
|
|
Bir kolayımız yok şu hayatta. Bu yüzdendir insanlığımdan iğrenmem...
Ah be, neler var, neler!.. Kış boyu pencereme serçelerin ziyareti. Bahar uyanışı. Zamansız çiçek açan ağaçlara kalp ağrısı yapan merhametim. |
|
429
|
|
|
|
İnsan her aynaya baktığında geçmişine bakar bence. Aynada gördüğü yüzü ona geçmişini gösterir, bakışlardaki mana, yüz hatlarının duruşu ve çizgiler… Hepsi maziden bize birer hatıradır aslında. |
|
430
|
|
|
|
Dostluk, sihirli bir sözcük… Bu sihirli kavramı ne de güzel anlatmış usta şair; Dostluklar Irmak Gibidir şiirinde… Benim dostlarım tam da şairin tanımladığı gibi… Renk renk, çeşit çeşit ve iyi yürekli insanlar… |
|
431
|
|
|
|
Bir kere daha gördüm ki, dünyanın en güzel ülkesini üzerinde yaşayan pek de küçümsenemeyecek sayıdaki sakinleri (!) bir açıkhava akıl hastanesine çevirmeye başlamışlar bile çoktan. |
|
432
|
|
|
|
Dudakların kuruluğunu anlarım; susuz kalınca dudaklar kurur ve zamanla çatlamaya başlar. Buna kim ne diyebilir veya kim bir şey söyleyebilir? Terlemeyen alınları da anlamak mümkün; böyleleri de asla yorulmaya gelmez. Çünkü cılızdır bedenleri, güçsüzdür bünyeleri. Belki alınlar kirlenir, cer akıtmaz. Bununla beraber damlaların alıp dışarı attığı lekeler kalır nasiyelerde. Bir parça solgun yüzlere de bir şey diyemem. Bir hastalık falan uğramıştır kişiye ve süzülmüştür benzi… Bunlar da hep olağan hâller, gördüğümüz durumlar…
|
|
433
|
|
|
|
Simyacı’yı mı okudun?
Yaşlı teyzeler gibi gözlüğün üstünden bakmasana bana! |
|
434
|
|
|
|
“Beri gel, daha beri, daha beri/ Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?/Bu hır gür, bu savaş nereye dek?/ Sen bensin işte, ben senim işte… Dünyada nice diller var, nice diller/ Ama hepsinde anlam bir/ Sen kapları, testileri hele bir kır/ Sular nasıl bir yol tutar, gider/ Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak/ Can nasıl koşar, bunu canlara iletir”… Mevlana Celaleddin Rumi
|
|
435
|
|
|
|
Kenarında sakin, odaksız, kedersiz bir hayatın izlerini taşır. Bulutlarda şekillenen dumanlı yolları hatırlatır. Görünmez olur, aşka ramak kalır. Sesinle rüzgarı getirir, kalbinle başkalığı belirtir. Sonsuzdur, kaçılmaz olur, bilir en derinlerde ne var, sorgusuz durur.
Bilmeyince hiç duymadığın şarkının sözlerini, kendin yazarsın önceden, iş edinir gibi.. Ahengi iliklerine temas eder.. Başka biri olmak iyi hissettirir, hep aradığın eskiyi bitirdi !.
|
|
436
|
|
|
|
Dünyada iki harften oluşan yer adları bir elin parmaklarından daha da azdır.Hemşehrilerimiz sanki farklılıklarının nişanı olsun diye bu adı koymuşlar şehirlerine. |
|
437
|
|
|
|
Buradan herkes mutlu, herkes kaygısız… Bense, bilinmeyen bir meçhule yolculukta, biraz korku dolu, biraz endişe… |
|
438
|
|
|
|
mutlak her insan kadar yarım hesaplar bırakacağım gerimde ve her insan bende yarım hesaplar bırakacak...
|
|
439
|
|
|
|
"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi,öleceğini bile bile neden yaşadığını unutmuştu.O an...Bozmadım."
Özdemir Asaf |
|
440
|
|
|
|
Duygusallık, cahiliye toplumunda iyi insanlara has beğenilen bir özellik olarak görülür. Oysa duygusallık, en önemli özelliklerden biri olan ’aklı’ tamamen devreden çıkarır, kişiyi tutkularına, öfke ve zaaflarına göre yaşamaya yönlendirir. |
|