• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1401
|
|
|
|
Aşk adlı yazıma bir katkı... |
|
1402
|
|
|
|
Eminim; `aşk` bile gelecekte, bugünkünden başka sorunları taşıyacak içinde çağı gereği. |
|
1403
|
|
|
|
houston, sanırım bir problemimiz var. |
|
1404
|
|
|
|
sadece dokunamadıklarımız acı veriri avuçlarımıza,dokunduklarımızda ise acı biz oluruz... |
|
1405
|
|
|
|
Aradan 3 yıla yakın bir zaman geçti, o satırlar kalemimden döküleli... O günlerde çıkmadığım yoldayım şimdi... Yürüyorum ağır ağır... |
|
1406
|
|
|
|
Ne istediğini biliyor musun sahiden? Ne istemelisin demiyorum, gereklilikten söz etmiyorum yani. İçerde, çok derinlerde bir yerde tüm kibrinden, beklentilerinden, kendinden sıyrılmış çıplak kalan sana soruyorum. Ne istiyorsun? |
|
1407
|
|
|
|
Bugün uzun süredir iç kanamalarımı saymazsak ilk ağlayışım. |
|
1408
|
|
|
|
Bu acı haberi vermek hiç kolay değil maalesef ama arkadaşlık öldü. |
|
1409
|
|
|
|
Durumsallık şunu öngörür: Evrensel gerçekler yoktur, ama benzer durumlarda geçerli olan durumsal ilkeler vardır. Yeterince benzeyen olayları gruplandırıp birlikte ele alabilirsiniz. |
|
1410
|
|
|
|
Teraziyim diye mi dengeye takığım bilmem ama oldum olası dengede tutmaya çalışmışımdır hep kendimi. Nasıl takmayayım ki, herşeyin görevine uyarak çalışabilmesi, yaşaması, varolabilmesi için hayatın her anında denge önemli. Gece ve gündüz ile mevsimler bile dengede olmasa en basiti hayatın ritmi nasıl şaşardı düşünebiliyor musunuz? Hatta kıyamet beklentisi bile bu dengelerin şaşmaları üzerine kurulu değil mi? Demek ki denge şaşması kıyameti getiriyor insanın hayatına da. |
|
1411
|
|
|
|
Sizce Türk Gençleri bu konuda gereken duyarlılığı gösteriyor mu?Sizce bizler eğitimimize ve bununla beraber geleceğimize gereken önemi veriyor muyuz?
|
|
1412
|
|
|
|
şimdi konuşmak, dile gelmek ve çoğalmak zamanı |
|
1413
|
|
|
|
Bu yılki Öğretmenler Günü benim için farklıydı. 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle her ilden bir öğretmen, “81 ilden 81 Öğretmen” bulunduğu şehri temsil etmek üzere Ankara’ya çağrıldı. Trabzon’u temsilen ben Ankara’ya gönderildim. 24 Kasım günü öğleden sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bizi Çankaya Köşkü’nde kabul edecekti. 864 rakımlı Çankaya’ya otobüslerle hareket ettik. Ömrümde ilk defa köşkte ağırlanacak kişiler arasında yer alıyordum. Bunun tatlı heyecanı vardı içimde. Bizimle beraber köşke çıkanlar arasında Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve bakanlığın üst düzey bürokratları da vardı.
|
|
1414
|
|
1415
|
|
|
|
Bazen derken zaman geçiyor.
Bazen..
Bazen seni özlüyorum.
İşte hepsi bu. |
|
1416
|
|
|
|
Değişen ya da devamedegelen düzen üzerine.. |
|
1417
|
|
|
|
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin hiç bir zaman farkındalığına varamadım. Varabileceğim zamanı iple çekerken, varabileceğimden kuşkuluyum... |
|
1418
|
|
|
|
Korkuyorum! Belleğimi, kimliğimi kaybetmekten korkuyorum. Evde hergün babamı ziyaret ederken, sen kimlerdensin söyle bakayım diyen babam olmaktan korkuyorum. Hâlâ kendini lise son sınıfta zanneden annem olmaktan korkuyorum. |
|
1419
|
|
|
|
...Şimdi siz diyeceksiniz ki “bunları duyduğumuzda uyumaz,oynarız!..”Doğrudur!.. |
|
1420
|
|
|
|
Bizler de öyle değil miyiz? Tül görevi gören, sis tabakası oluşturan, davranış ve sözlerimiz bazen yetersiz kalır. Bazende bilgi birikimimiz dışarıya karşı yetersiz durumdadır. Bu anlarda yetersizliğimizin anlaşılması asla kabul edilemez. Hemen zihnimizin kalın keten perdelerini çekeriz: Yani, inatla dogmalarımıza sarılırız. |
|