|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
İki Kız Bir Erkek 4
İsa Kantarcı
Roman > Aşk Romanı
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Eski masaya bakıyorum, sarı bir yılan gibi güzel, Seher bir şeyler anlatıyor. Onunla ilgili değilim, ilgili gibi duruyordum. Masa çok daha cazibeli. Bu masa etrafında insanlar toplandı, yemek yediler, sohbet ettiler, masada yarıklar var, ötedeki ağaçlara baktım, dut ve erik ağaçları… Bunlar yaşlı ağaçlar. Kaç kışa, kaç yaza tanık oldular, yaz akşamları, nasıl akşamdı onlar, köpek seslerine karışan mutlu sesler, rüzgarlar esti dal
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme |
241
|
|
|
|
Her gözyaşından, ölü bir kuş düşüyor. |
|
242
|
|
|
|
Can dostum 8 saniyeye gidelim dediği zaman hakkında hiçbir fikrim yoktu. Anlatmaya başladı. Bir cümlesini bile dinlemedim. Bu filmi hakkında hiçbir şey bilmeden izlemek istiyorum dedim. Hayatı önyargısız ve beklentisiz yaşama,duyumsama isteğimi bu film izlemek için de tercih ettim. Ve film öyle bir çarptı ki beni, can dostumun göğsünde ağladım. Öyle bir katalizör oldu ki bana, yapmak istediklerimi sorguladım. Yeni hayaller kattı yaşamıma. Bu hayallerimi hedef haline getirme isteğini aşıladı bana. Hayallerini zihninde görsel olarak oluşturmayı başaramayan ben kendi eserlerimden oluşacak bir sergiyi bile filmin ışıltısıyla sarmalandığımda ruhumda hissedebildim. Yeteneklerimi anımsadım onları hangi kaynaklarla hangi fırsatlarla geliştirip, onları var oluşuma katmaktan haz duyacağımı sorguladım. Ve adım adım ilerlemeye başladım. |
|
243
|
|
|
|
Çok arebesk olacak ama biz birbirimiz için yaratıldık.
Bu yüzden kavuşamayacağız.
|
|
244
|
|
|
|
İçine işleyen ayaz şiddetini arttırırken ondaki eksik kalan içini ısıtan o cümleyi duymamasıydı.Neydi beklediği söz? Bunu o bile bilmiyordu… |
|
245
|
|
|
|
Ağaçlara baktığınızda yeşili göremiyorsanız , yaşamanın ne anlamı var ki? |
|
246
|
|
|
|
Masallar gerçektir, mitoloji daha gerçek... |
|
247
|
|
|
|
Kaçmak istersiniz her şeyden. Alıp başımı gitsem doğmamış maviliklere, diye mırıldanırsınız. Labirentler koridorlara açılır ve kendinizi aydınlık yerine sote bir holde bulursunuz. Kimsesizsinizdir ve kıvrılan larvalar acınızı arttırmak için yarışırlar. Ilgıt bir ses duyarsınız. Derinden gelen bir türkünün mırıldanmaları kulağınıza dolar. |
|
248
|
|
|
|
fotoğraflarda bile yalnızım.. |
|
249
|
|
|
|
Elimde, Şiir yazacak, öykü yazacak, makale yazacak, senaryo yazacak, yeri geldiğinde garip gurebaya dilekçe ve arzuhal yazacak, sırası geldiğinde onları ve bütün mazlumları ve haklı olan güçsüzleri her platformda gündeme taşıyacak gönüllü bir avukat, gönüllü bir yazar olarak yazılar yazan ve her daim yazacak bir kalem var!
|
|
250
|
|
|
|
Bu denemeler tutunamayan bir insanın ama hayata sevgiye ya da dostluğa değil düzene tutunamyan bir insanın kendisine iç dökmeleridir. |
|
251
|
|
|
|
En kötü karar kararsızlıktan da kötüdür . |
|
252
|
|
|
|
Martılar gezerken içimde bir yerlerde, küheylanların ayakları yerde. İnsan önce kendi savaşını kazanmalı derinliklerinde. Göreceli doğrularla yola çıktınız mı yolun sonu gelmez…Dolaşır durursunuz bir labirentte. ‘Ah!’ larımız yol arkadaşımız olsa da doğrular adına olmalı savaşımız. |
|
253
|
|
|
|
Merhaba, tanışalım ben Esra...Bir gün senin annen olacağım. .. |
|
254
|
|
|
|
Okuduğum romanlarda, hikayelerde en beğendiğim cümleleri, paragrafları çizgili bir deftere yazdım…
|
|
255
|
|
|
|
Ahmet, aşkın hala var olduğunun en büyük kanıtı varlığın. yoktan aşk yapan kadın diyorlar bana. o anlardan birinde kendimi dünyanın en utanmaz kadını ilan ettim. başka bir kadına ait adama aşığım. ve sanırım bu benim kaderim Ahmet. |
|
256
|
|
257
|
|
|
|
Bunca çabuk yitirmeseydik yaşadıklarımızı, çekip gitmeseydi bunca ya da git o halde demeseydim ben, durur muydu acaba? Paylaşır mıydı yaşamımı eskisi gibi yine? Ne zaman başladı bu duygu ya da hep buradaydı da O gidince mi vardım farkına yeni kadınım yalnızlığımın? |
|
258
|
|
|
|
Belki biraz kendini tekrardir bu yazi.... |
|
259
|
|
|
|
Ünlü yazar Virginia Woolf un tavsiyesine uyarak, her gün içimden geldiği gibi kuralları, gidişatı düşünmeden, sadece akışı hissederek yazı yazacağım. Antremana bu gün başladım, ilk yazımı aşağıda görebilirsiniz, okuyan herkese, vakit ayırdığı için teşekkür ederim.
Bu da birşey; en azından, dürüstlüğü, arıyorsun, canın yandığında geri kaçıyorsun. Acının içindeki güzelliği hissetmelisin, hasret sonunda biten özlem gibi, onun da mükafatı büyük. Haydi ne duruyorsun, bu gün bayram geç kalıyorsun! Barış artık kendinle ve hayatın kendisiyle, bebekliği geride bırak. Sevimlilik yeterli değil, bazen itici de olabilir üstelik.
|
|
260
|
|
|
|
Değil mi ki Tanrı “Dünya oyun, oyalanma yeridir” buyurmuş. En iyi oyuncudur insan. Umut yanıyla cenneti selamlayıp, zulüm yanıyla cehenneme göz kırpan... |
|
|
|