• İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme |
741
|
|
|
|
Yıldızlar şiir örse de saçlarıma, yağmazlardı gökten... Sen öyle sanırdın.
Öpmezlerdi yokluğunun sebep olduğu yaraları. Ya da ben seni kandırırdım. |
|
742
|
|
|
|
Bir günah keçisi düşünün. Hayata kızgın. Bocalıyor, batıyor, sızılanıyor... |
|
743
|
|
|
|
Hayatın bize sunduğu acı karşısında yokoluşumuz. |
|
744
|
|
|
|
Ah bin kere ah... Son kez denize bakışımdır belki de yıldızların denizle oynayışını seyredişim. Bir boğulma anıdır denizle mehtap arasında kalışım. Bir insanın son kez çay getirişidir belki de ruhumun ölümcül soğukluğuna. Bir insan gözünün son bakışıdır bana gülüşlerimin son çabasında. Bu dünya sizin olsun, her gün eşeleğiniz çöplükleriyle. Artık yeter dediğimin, yetersizliğindeyim. |
|
745
|
|
|
|
"Yaşamakta olduğun ve yaşamış olduğun bu yaşamı bir kez daha ve sayısız kez yaşamak zorundasın.Yeni bir şeyle karşılaşmayacaksın , tersine herşey aynı olacak" |
|
746
|
|
|
|
Çok yakında etrafta hiç 'disconnectus erectus' türünün örneklerini göremeyeceğiz. Yabancılaşma mağduru insan sayısı azalıyor. Sanki herkes er ya da geç pes edip sisteme giriyor istese de, istemese de. Sanki uyumsuzların hepsi intiharı seçiyor veya deliklerinden çıkmıyor, çıkamıyorlar. Nesilleri mi tükeniyor acaba? Fakat her şeye rağmen etrafımızda görebildiğimiz bazı 'uyumsuz' türleri var. Örneğin; Arızalı uyumsuz |
|
747
|
|
|
|
"Umudunu yitirenin başka yitirecek bir şeyi kalmamıştır." |
|
748
|
|
|
|
Yüce ALLAHIM,
yarattıklarını koruyup gözettiğini biliyorum..
|
|
749
|
|
|
|
Ve neden ve ne zaman, kendi içindeki en uzak yerlere yolculuklara başlar. Neden kilidi pas tutmuş sandukaların kapağını aralar, içine kendini hapsettiği kapıları açar. |
|
750
|
|
|
|
Hüzün: Yokluğu tahayyül/tahammül edilemeyecek uzuv oldu yüreğimizin en girift köşesinde.Hepimiz bir palyaço olduk,boyalı gözler,takma burun,peruk,ve sürekli sırıtan bir surat.Ya sahnenin arkası,yeni uzvumuzla başbaşa,bir ayna... |
|
751
|
|
|
|
Bir zamanlar başkaların var ettiği bir tanrıyı tanıdım. İnsanların akıllarına, duygularına göre şekillendirdikleri ve kendi çarklarını döndürten bir tanrı idi. Küçüklüğümden beri bana anlatılan ama hissetmediğim, baş başa kalamadığım, beni heyecanlandırmayan |
|
752
|
|
|
|
Televizyonda; bazı kahramanlar(!) için söylenen “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor!” sözlerini duyunca çok kötü oluyorum.Hiç kimsenin, benimle gurur duymadığı ve asla duymayacağı gerçeği, gelip oturuyor omuzlarıma. Kendimi âciz, amaçsız ve milletimiz için h |
|
753
|
|
|
|
Kadın bir sigara yaktı...artık kendi sigarasını kendi yakıyordu, gerçi hala elleri titriyordu ama.... |
|
754
|
|
|
|
Veya;
Aşk yürek kapımıza dayanmıştır, ayağımızı yerden kesip, karlı dağların zirvesine ulaştırma heyecan kırpıntılarının tomurcuklandığı süreçtir. Belki de yüreklerin ifade edemediklerini gözler ile konuştuğu andır. |
|
755
|
|
756
|
|
|
|
Yaşamak, yaşamaya çalışmak, yaşadığın anda evren olmanın ve kendine varmanın nihai düşüncesine dalmak, kimi zaman göl, kimi zaman hırçın bir nehir olmak. |
|
757
|
|
|
|
BekLentiLeRin tùmùnù kaRSILayabiLdi mi? BiRi haRiC hepSini beLki de... Onun da bekLentiLeRi oldu, bunu ònLeyemedi biR tùRLù... |
|
758
|
|
|
|
sana git diyebilmeyi çok isterdim... |
|
759
|
|
|
|
Bu fırsatı değerlendirirsen, her kimsen bundan sonra o olmayacaksın.Değerlendirmezsen, kaçmasına izin verirsen, kendinle bir ömür yaşamaya devam edeceksin. Acımasız bir tartımdır bu. Tartılan se |
|
760
|
|
|
|
Hiç beklemediğim anda diğerlerinden daha sert, daha köpüklü bir dalga küçük çam dalını kumsalın su izlerinin ötesine yuvarladı. Onlarca dalga bıkmadan, usanmadan gelip onu yeniden yakalayıp suya geri götürmek için kumların üzerinde çırpındı. Hiç biri ona ulaşamadı. |
|