..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Din > Fuat Türker




3 Eylül 2011
Felaketler, Toplu Ölümler ve Allah'ın Merhameti...  
Fuat Türker
Bu insanların kafalarındaki soru şudur; "Madem Allah kullarına karşı çok merhametli, neden böyle zorlu olayları yaratıyor?”


:ACFA:
Bir okurun merhamet konusundaki bir yazıma yaptığı yorum nedeniyle, yeniden aynı konuda yazma gereği duydum. Okurun yorumu şöyleydi: "Gönderdiği 3 semavi dinin mensupları arasında yüzyıllardır süregelen din savaşlarında milyonlarca insan can verirken, Hitler 6 milyon Yahudiyi fırınlarda yakarken, derin uykularındayken habersizce yakalandıkları depremlerde binlerce insan betonlar altında ezilerek can verirken, merhametlidir Yaradan..." (Rabb’imi tenzih eder, yüceltirim)

Dünya hayatındaki imtihanı kavrayamayan insanların zorluk zamanlarında ya da bir felaketle karşı karşıya kaldıklarında isyana varan sözlerine tanık oluruz. Marmara depremi sonrası, bir köşe yazarının yazısı da buna önemli bir örnekti. "İsyanımı bağışla Tanrım" diye başlayan yazı "Taş üstünde taş bırakmayan gazabın enkaza çevirdi yurdumu... Hiddetine amenna, lakin nerde merhametin?.." gibi cümlelerle devam ediyordu. (Rabb’imi tenzih eder, yüceltirim)

Bu insanların kafalarındaki soru şudur; "Madem Allah kullarına karşı çok merhametli, neden böyle zorlu olayları yaratıyor?”

Kuşkusuz bunun en önemli sebebi, insanın dünya hayatında zorluk ve sıkıntıyla eğitilmesi. Dünya yalnızca eğlenmek, evlenmek, gezmek, yiyip içmek kısaca zevk ve sefa için yaratılmadı. Allah böyle bir yaşam dileseydi dünyayı yaratmaz, tüm kullarını cennette yaratırdı. Zorluklar olmalı ki insan Allah’a olan bağlılığını, aşkını ve sadakatini kanıtlayabilsin. Yaşadığı her zorluk insana, Rabb’inin üstün gücü karşısındaki aczini hatırlatır. İnsan, yaşanan felakete engel olamadığında, aczinin ve Allah’ın yardımına ne denli muhtaç olduğunun farkına varır; verilen nimetlerin önemini daha iyi takdir eder. Allah, yarattığı kusursuz imtihan mekanı olan dünyada, kullarını hem zorluk hem de kolaylıkla imtihan eder.

Yukarıdaki soruya İngiliz filozof John Hick’in cevabı ise şöyledir:

“Dünya bir gözyaşları ırmağı değildir. Bir ruh oluşturma ırmağıdır. Anne babalar çocuklarını bazı zevklerden mahrum bırakırlar. Onların bazı şeyleri acı tecrübelerle öğrenmelerine de izin verirler. Hatta ceza verip acı çektirirler. Bunu yapmalarının nedeni kısa vadeli hazzın yanında kendine hakim olma, bilgelik, ahlaki erdem ve kendini gerçekleştirme gibi önemli şeylerin var olduğuna inanmalarıdır. Çocuğun bakış açısından bu zalimce görünür. Ancak bu görüş yanlıştır ve çocuğun bu görüşü savunmasının nedeni anne babanın daha geniş perspektifini kavrayamamasıdır. ”

Evet, dünya bir ruh oluşturma, daha uygun bir deyimle olgunlaştırma ırmağı. Zorluk zamanında, iman eden ve etmeyen insanlar birbirinden ayrılır. İmtihan yaşayan kişi samimi iman sahibiyse imtihanında Rabb’ini görür; sıkıntı duymaz. Sabreder, tevekkül eder. Sıkıntısını giderecek olan Allah’tır; bunun bilincinde O’ndan yardım diler, içten dua eder. Bu, iman sahibinin eğitim sürecidir; kişi böylece Rabb’ine daha yakınlaşır.

Allah, yarattığı felaketlerle insanlara, dünya üzerindeki yaşamın gerçekte pamuk ipliğine bağlı olduğunu, Kendi büyüklüğünü, gücünü ve O’nun dilemesine karşı gelemeyeceklerini hatırlatır. Ve dünyaya yönelik çabalarının hiçbir karşılığı ve kazancı olmadığını...

Allah dilese, saniyeler süren depremler, yangınlar, yanardağ patlamaları, sellere yol açan yağmurlar saatlerce hatta günlerce sürebilir. İnsanlar, başlarına gelenlerin şaşkınlığını yaşarken, yeni felaketlere maruz kalabilirler. Bu, kuşkusuz Allah için kolaydır. Ancak Allah rahmetiyle insanları korur.

Doğal felaketler kaderin bir tecellisi olarak meydana getirilen olaylar. Canları Allah verir, Allah alır. Bazen tek tek bazen topluca ölür insanlar. Allah canları tek tek almak zorunda değil kuşkusuz. İnsanlar tek tek öldüğünde normal karşılayan insan, özellikle bir felaket sonucu topluca ölüm olduğunda neden isyan eder?

"O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün aykırılığı (veya ardarda gelişi) da O’nun (kanunu)dur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? (Mü’minun Suresi, 80) buyrulur Kur’an’da. Her bela, musibet ve felaket, gece ile gündüzün ard arda gelişi gibi Allah’ın kanunu. Felaketler ve ölüm haktır; çünkü Hak’tan gelir.


Tüm insanların her birinin kaderi Allah Katında an an belirlenmiştir. İnsanın doğduğu ve öldüğü an dahil tüm yaşamı, tüm detaylarıyla Allah katında, O’nun sonsuz hafızasında tek bir an olarak mevcut. Yaşanan her anın yaratılışında da sayısız hayır ve hikmetler vardır. Kuşkusuz insanlar, Allah’ın "... Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar." (Bakara Suresi, 255)

Kendi iradesi dışında doğan insanın, yine Allah’ın dilemesiyle yaşamı sona erer. O halde ölümler karşısında üzülmek, isyan etmek, direnmek yanılgıdır.

Ölüm Şekli, Kişinin Ölüm Anında Yaşadıklarının Kıstası mıdır?

Ölüm sebebi ya da şekli ne olursa olsun, müminlerin canları ölüm melekleri tarafından "Selam" ile ve güzellikle alınır. İnkarcıların canları ise yüzlerine ve sırtlarına vurularak, acılar içinde alınır. Müminlerin canlarının alınma anındaki güzelliği ya da inkâr edenlerin ölüm anında çektiği acıyı, o an yanında bulunanlar anlayamazlar. Kur’an, "Hele can boğaza gelip dayandığında, Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 83-84-85) ayetleriyle bu konuyu açıklar.

Ayetlerdeki ifadelerde, ölüm anında kişinin yaşadıklarını yanındaki insanların anlayamadıkları açıktır. Bu da imtihanın bir sırrıdır. Ölen kişinin görünüşte zorlukla can vermesi ya da ani bir kalp kriziyle uykuda bir anda can vermiş olması bir kıstas değil. Dolayısıyla yanarak, boğularak ya da betonlar altında ezilerek de can verse, iman sahibi insan acı çekerek ölmez. Örneğin, Peygamberimiz(sav) de vefat ederken zorlu bir görünüm almıştır ancak kuşkusuz canı güzellikle alınmıştır. Son sözlerinin de,”Refik-i Âlâ’ya” yani ‘Yüce Dosta’ olduğu haber verilir.

Sonuç olarak; yaşanan olayları sebep kılarak Allah bizden bir şey talep ediyor olabilir. Allah’ın ne istediğini, bizden hangi konuda kendimizi düzeltmemizi istediğini düşünerek bulmamız gerekir.

Şunu unutmayalım; zorluklar karşısında sabır ve tevekkül göstermeyen ve isyanı seçen kişinin, Rabb’ine döndürüldüğünde yaşayacağı pişmanlık çok daha zorludur. Ölümler karşısında yapmamız gereken Allah’a boyun eğmek, gönülden dua etmek, umudumuzu yitirmemek. Ölümle Rabb’ine kavuşanlar için Allah’ın hepsine rahmet etmesi ve sonsuz yaşamda güzellik ve nimetler içinde bir yaşam nasip etmesi için dua etmek.

Allah, imtihan zamanında dahi olsa rahmetinden umut kesmememizi, dua ve itaat etmemizi, boyun eğmemizi ister. Az şükrettiğimiz yönünde bizi uyarır. "Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35) buyurur. Dolayısıyla hiç kimsenin dünyada kalmayacağı açık. Deprem, yangın ya da farklı bir sebeple de olsa her nefis ölümü tadacak; ölümü kabullenemeyen insan da tadacak. Ve her insan Allah’ın huzuruna gidecek. O halde bu yanlış üsluptan kaçınıp, boyun eğmek en doğru olandır.

Allah’a iman eden insan, O’nun sonsuz merhametinden kuşku duymaz. İnanmıyorsa, zaten inanmadığı Allah’ın merhametini sorgulaması anlamsızdır.

Bir felaket sebep kılınarak da gerçekleşse, ölüm bir felaket değil, doğum gibi son derece doğal bir olaydır. Ölen insan iman sahibi ise onu Rabb’ine kavuşturan bir köprüdür. Unutmayalım; Allah kullarına zulmedici değildir.

(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedici değiliz. (Şuara Suresi, 209)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ahir Zaman'dan Asr-ı Saadet'e
Çağımızın Hastalığının Tedavisi, Taklîdî İmandan Tahkiki İmana Ulaşmaktır
Kur'an'daki Babalar
Şeytanın 'Din'i Olur Mu?
İttihad-ı İslam Nedir?
İşte Büyük Kurtuluş ve Mutluluk Budur! - II
Zan, Gıybet ve Tecessüs Nedir?
İşte Büyük Kurtuluş ve Mutluluk Budur! - I
İslam İle Şereflenen Bir "Hicret Ehli"nin Hikayesi - I
Allah Korkusu [hakkında Detaylı Bir Yazı]

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İlk Öğretmenimiz
Tüm Evren Beynimizin İçinde...
İnsanları Allah'a Yönelten Büyük Gerçek
Merhamet Medeniyeti Örneği; Osmanlı
Sana Ruhtan Sorarlar - I
Kendini İsraf Etmek
Bir Büyük Uygarlığın Yeniden İnşası
Çocuklarımız İçin...
Onların Fazlası Var...
Çocuklara Allah ve Dini Nasıl Anlatabiliriz? - I

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler [Deneme]
Son Perde [Deneme]
Dinin Çıkarlarını Gözetmek [Deneme]
İnsan Neden Kıskanır? [Deneme]
Konuşma Kişiliği Yansıtır [Deneme]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.