..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Nilüfer Aydur




15 Eylül 2011
Çirkin Ördek Yavrusu İnsan Hayvan mı?  
Nilüfer Aydur
Ben insanın farklılaşmış bir hayvan türü mü yoksa yaradılış hikâyesinin kanıtı mı olduğu hususunda bir tartışmaya girmektense, insana, hayvandan farklılığının sonucu ve göstergesi olarak bulunduğu yerden bakmanın en doğrusu olduğunu, aynı zamanda onu bir alt seviyeden çağırmak yerine bir üst seviyeye davetten kazanç elde edebileceğimizi düşünüyorum.


:BGFI:
Çirkin ördek yavrusunun hikâyesini bilmeyenimiz yoktur. Anne ördek, kuluçka süresinin sonunda kırılan yumurtalardan çıkan yavrularının arasında o çirkin, rengi ve biçimi diğer yavrularına benzemeyen gri tüylü yavruyu görünce; zamanla değişeceğini umut ederek bekler günlerce. Fakat zaman anne ördeği haklı çıkarmaz. Yavru gün geçtikçe büyür ama diğer ördek kardeşlerine benzeyeceğine gittikçe daha da farklılaşır. Kümesteki büyük küçük bütün ördeklerin alay konusu olur. Hem anne üzülür bu duruma hem kümesteki ‘’herkesin’’ taktığı adla andığımız ‘’çirkin ördek yavrusu’’. Sonunda daha fazla dayanamaz yavrucak, uzaklaşır aile bildiği ördeklerin yaşantısından, yollara vurur kendini. Çevresinde görüp tanımlayamadığı nesneler ve sesler arasında korkuyla gün boyunca yürür. Uzaklarda gölün yüzeyinde süzülen bembeyaz kuğulara hayranlıkla bakıp iç geçirir, çirkinliğini düşünür, utanır kendinden, geride bıraktığı ailesini terk etmekle doğru karar verdiğine bir kez daha inanır. O, yeryüzünün en çirkin yavrusu olmanın utancıyla yapayalnız yaşamalıdır... Derken günler geçer. Kendini suya yakın tutma hatta sudan hiç çıkmadan oynama isteğine kaptırmış, gölde mesut oynaşırken buluşuna ve ördek kardeşleri tarafından çirkin diye küçümsenmesine rağmen, gölün en güzel hayvanları olan kuğuların arkadaşlığıyla ödüllendirilmesine şaştığı günlerden bir gün sudaki aksini görür bir anda ve çığlığı basar sevinçten. Nasıl sevinmesin? O hayran olduğu bembeyaz kuğulardan biri olduğunu görmüştür sudaki yansımasında. Çirkin değildir o, kuğudur. Çocukluğunda bu hikâyeye bel bağlayan ‘’çirkin ördek’’ yavrularından biriydim ben de. Büyüyünce bembeyaz olacağımı sanırdım. Eminim aranızda aynı sanıyı paylaşmış pek çok ‘’çocukluk arkadaşım’’ vardır. Fakat bu hikâyeyi hafızalarımıza tekrar getirmemin nedeni, açtığı kapı sayesinde anılarımıza uzanmak değil, bir olguyu tespit etmem için yardımcı olacağını bilmemdi... Hayvanların yaşamlarını içgüdüleriyle sürdürdüklerini ve şayet içgüdülerinin itkisiyle uyumlu değilse hiçbir şartta çevreye uyum gösteremeyeceklerini anlatan bir hikâyedir (her ne kadar insanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemek gerektiğini anlatmak için kullanılsa da) çirkin ördek yavrusunun hikâyesi. Bir kuğu yavrusu ördeklerin yaşam biçimine bile uyum sağlayamaz. Bu hikâye aynı zamanda insanın hayvandan ne denli farklı ya da farklılaşmış olduğunun da hikâyesidir nazarımda. Çünkü insan uyumluluk sayesinde hayattadır ve bu anlamda bir kültür ürünüdür. Hayvanlar arasında hayvan gibi homurdanarak da yaşayabilir insan; oysa insanların arasında yaşamakla hiçbir hayvan (maymun gibi fiziksel donanımı olsa da) insan diliyle konuşamamıştır henüz ya da içgüdülerinin aksi bir yönde yolculuğa yeltenmemiş ve bu yolculuktan yeni donanımlar kazanarak geri dönmemiştir. Bilim adamlarının bu konuda canhıraş bir çaba göstererek maymundan, insana yakın bir yaratık geliştirmeye çalıştıklarını biliyorum ama bununla ne elde etmeye çalıştıklarını, doğayı hâlâ ne diye böylesine zorlayarak bozmaya çalıştıklarını anlamıyorum doğrusu. Ben insanın farklılaşmış bir hayvan türü mü yoksa yaradılış hikâyesinin kanıtı mı olduğu hususunda bir tartışmaya girmektense, insana, hayvandan farklılığının sonucu ve göstergesi olarak bulunduğu yerden bakmanın en doğrusu olduğunu, aynı zamanda onu bir alt seviyeden çağırmak yerine bir üst seviyeye davetten kazanç elde edebileceğimizi düşünüyorum.
Geçmişte neydim bilmiyorum ama şu an ‘’insan’’ olmak için, insani değerlerime sahip çıkmak için mücadele ettiğimi ve bu mücadelenin başarıyla sonuçlanabilmesi için kendimi hayvanlaştırmak yerine insanlaştırmak idealiyle yönlendirmenin daha faydalı olacağını bilimsel tezlerin ışığında biliyor ve inanıyorum.
Ben çirkin ördek yavrusu olabilirim ama bembeyaz bir kuğu da olabilirim.
Ve kuğu olmayı seçiyorum. Beyazlığa öykünmem kültürel olsa da.


Nilüfer Aydur



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bendeyişler - 6
Kutsala İlişkin
Bendeyişler - 4
Bendeyişler - 3
Sistemin Ruhu - 8
Bendeyişler - 5
Sistemin Ruhu - 7
Bendeyişler - 1
Bendeyişler - 2
Bilgi Donanımımız ile Eylem Biçimimiz Arasındaki Uçurumun Yarattığı Gerginliğin Ortadan Kaldırılması Üzerine

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgi ve Söz Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sus - II - [Şiir]
Sus - I - [Şiir]
Kızıma [Şiir]
Yalnızlık Kimsesizlik Değildir [Şiir]
Söz Vermiştin İnanacaktım [Şiir]
Hâlâ Bitmedik İnadına - VI [Şiir]
Hâlâ Bitmedik İnadına - VII [Şiir]
Hâlâ Bitmedik İnadına - V [Şiir]
Hâlâ Bitmedik İnadına - IV [Şiir]
Aynı Zamandı [Şiir]


Nilüfer Aydur kimdir?

İçine hapsolduğumuz evrenin dışına hiç çıkamayacak olsak da, bizim işimiz o evrenin duvarlarını kemirmektir. Zira o duvarlar ruhumuzun besin ihtiyacını karşılar.

Etkilendiği Yazarlar:
Daha çok felsefi etkilerden söz edebilirim...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nilüfer Aydur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.