Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Bir olgu olarak içinde yaþadýðýmýz dünya, bilinciyle kendini vareden insana ait bir dünya deðil, týpký hayvanlarýn içgüdüleriyle sürdürdükleri yaþamlarýnýn baðlý olduðu sistemlerdeki gibi zorunluluklar dizgesinden ibaret, dayatma bir dünyadýr. Yaþamýn (doðanýn) varoluþ dayatmasý... Bu baðlamda insan, gereksinimlerini bilme ve bunlarý en optimal yollarla giderme eylemliliðini ya da zorunluluklarýnýn bilincine varmayý hedeflemekle kendini gerçekleþtiren olmaz. Ancak, bununla yaptýðý, yaþamýný sürdürebilme donanýmlarýnýn türsel karakteristiðini ortaya koymaktýr. Bu az þey deðildir elbette. Ne yaptýðýný, neden yaptýðýný, en iyi nasýl yapabileceðini biliyor-bilmeye çalýþýyor olmak, onu, diðerlerinden ayýrýr, üstün kýlar ama sadece þu anlamda: türsel özellikler. O özellikler ki -adýný bilinç koyduðumuz- özgürlüðün esaretinden baþka bir gelecek vaat etmez insana. Olanýn peþine takýlmýþ olmakla birlikte, zorunluluklarýnýn farkýndadýr ve özgürlük için çýrpýnýr; çýrpýndýkça derinliðine batar olanýn, olagelen olur. Hep baþa döner özgürlük; kendine esirdir. Oysa insanýn, doðal bir tür olmaktan kendini vareden olmaya geçmediði sürece, bilinci, henüz varolanýn farkýndalýðý boyutundan, varolan boyutuna geçemez. Varolan boyutunda bilinç, bugün kullandýðýmýz anlamýyla deðil, kendini gerçekleþtirmekle varolur ki; kendini bilmeye gerek duymaz. Esaret ve özgürlük baðlamlarýný yitirir. Ben özgürlüðümü deðil, kendimi gerçekleþtirmek istiyorum. Ýlk hedef, bilinçli olmak deðil, olmaktýr. Her sistem kendi kurallarýyla yönetilen bir oyun gibi algýlanýr anlýðýmýzda. Onu düþüncelerimize anlaþýlýr, bilinir kýlan, bu algýlayýþtýr. Ayný zamanda hafýzayý iþler kýlan, baðlamý yaratan, kavramayý kolaylaþtýran budur. Oyunu oynadýkça anlar, anladýkça baðlam yaratýr ve o baðlamda varoluruz. Zamanla oyunun kurallarý, oyuna katýlan yeni araçlarla birlikte deðiþen baðlama uygun olarak deðiþse de, oyun oyun olmayý ve kurallarla sýnýrlý olmayý sürdürür. Bu deðiþmez. En baþa dönerek hatýrlatmak istiyorum: Þu an bir senaryonun doðaçlama oyuncularý ve seyircileri olarak, türsel donanýmlarýmýzýn karakteristiði olan gerçeklik algýmýzýn simülasyonlarýyla yer deðiþtirdiði bir dünyada, zihnimizin oyunlarýnda yaþýyoruz bir anlamda. Zaten oyunlaþtýrmalarla kurduðumuz dünyamýz, oyunlarýmýzýn oyunlarý tarafýndan maniple edilen, bizden uzaklaþmýþ; bu sebeple yaþadýklarýmýzýn bize aitliðini hissedemediðimiz ama içinde kaybolduðumuz bir oyun alanýna dönmüþtür sanki. Bir pazaryerinde patlayan bombayla, 150 kiþinin ayný anda öldüðü haberini aldýðýmýz televizyonlarýmýzda seyrettiðimiz, bize ulaþana kadar gerçekliðini kaybetmiþ bir görüntü, oyunun kendinde bir oyundur; bizim gerçekliðimiz deðil. Sokakta miyavlayan yavru kedi vicdanýmýza hiç olmazsa bir tas süte mâlolabilir ama binlerce insanýn ölümü, üzerinde konuþtuðumuz, tartýþtýðýmýz bir konu olur genel anlamýyla. Bir film kritik edilir sanki. Bu kadar vicdansýz mýyýz biz? Elbette ki hayýr... Sadece bir oyun oynuyoruz ve oyunun bu aþamasýnda oyun, kendini oyunlaþtýrarak, üzerindeki hareket alanýmýzýn sýnýrlarýný belirler konuma geçiyor. Oyun bize oyun oynuyor. Bunu biliyoruz, bilincimiz tüm bu olup bitenin ayrýmýna varabiliyor ama o, tam da bilinçli olmanýn doðasý gereði bunun ötesine geçemiyor. Çünkü bilinçli olmak, olaný anlamak, farkýnda olmaktýr. Kabullenmekten ya da oyuna gelmenin kýzgýnlýðýyla kendine ve çevresine zarar vermekten baþka ne geliyor elden? Bu da bizi oyunun oyununa düþürüyor tekrar. Ýþte burada bilinçli eylem doktrini çýkýyor karþýmýza. Bilinçli olmak yetmiyor, bilinçli eylemlilik içinde olabilmek gerekiyor. Öncelikle bilinçli eylem bize neyi çaðrýþtýrýyor, buna bir bakalým: Þayet bilinç; insanýn içinde varlýk bulduðu dünyaya iliþkin farkýndalýðýysa yani deneyimlerle kazandýðý bilme yetisiyse, bilinçli eylemin, olagelenin dýþýnda bir eylemlilik hali olmasý pek mümkün görünmüyor. Elbette, bilinçli eyleme bir töz atfetmeyeceksek. Fakat o zaman bu bizi yine metafiziksel bir baðlama götürmüþ olmayacak mý? Kesinlikle... Öyleyse bir sorunumuz var. Metafizik. Nilüfer Aydur (Devam edecek)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nilüfer Aydur, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |