Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
Tartışmasız kabul ediyorum ki; insanların oldukça büyük bir bölümü, insan ömrüyle boy ölçüşemeyecek kadar uzunca bir dünyasal zaman dilimi boyunca daha, en az bir göksel kutsalı ve ne yazık ki yüzlerce ve hatta binlerce yersel ‘’kutsalı’’ olmaksızın irade sahibi olamayacak. İradesinin varoluşsal amacını yersel (vatan, ırk, kişi veya devlet erki gibi dokunulmaması ve karşı çıkılmaması gerektiğine inandığı) ya da göksel (Tanrısal adalet, öteki ve asıl dünya, cennet-cehennem gibi tapınılacak ve mukaddes saydığı) belirlenimler olmaksızın kendinde bulamayacak. Bu durumun insan için aksi mümkün olmayan bir zorunluluk olduğunu düşünenler olduğu gibi bir tür olgunlaşma problemi olarak görenler de var. Ben her iki gurubun düşüncesinde de sınırlı bölümlerine katılmak suretiyle haklılık payı buluyorum. Fakat kimin daha haklı ya da bilimsel anlamda daha gerçekçi olduğu uzun tartışmalarının, insanın bugünü için tali olduğunu ama önemli olanın kapımıza dayanmış olan devasa sorunlara, acil ve uygulanabilir cevaplar üretmeye yarayacak daha yapıcı tartışmalar olduğunu düşünüyorum; ve sanırım her iki guruptan da bu düşüncemle ayrılıyorum. Bugün yaşamakta olduklarımız ve yakın bir dönemde yaşayacak olduğumuzdan şüphe duymadığımız; insanın yıkımına, kıyımına yönelmiş genel gidişatımız bizi acil olarak bir zeminde buluşmaya zorunlu kılıyor. Özellikle yaşadığımız kültürel coğrafyanın görmezden gelinmesi imkânsız iradi teslimiyetçiliği; hızlı devrimlerin, aşağılamaların, yok farz etmelerin üstesinden gelemeyeceği ve bu sebeple her şeyden önce anlaşılmaya ve kabullenilmese bile, insanlık adına geleceğe yönelik daha iyiyi hedefleyenler için, en azından kendisini tanımaya mecbur bırakıyor bizi. Şurası çok açık, insanların geleceğini ve iyiliğini düşündüğünü savunanların bu bağlamda onları daha bugünden denklem dışı bırakmaya çalışması her iki taraf açısından da kabul edilemez derecede saçmadır ve zaten her iki taraf açısından da kabul edilmiyor. O halde öneriyorum ki; bugün mademki insanın aklın öncülüğünde yürümekten başka bir seçeneği yoktur ve diğerleriyle yalnızca onun kanalıyla bir asgari müşterekte buluşma imkânı vardır; kutsalı da aklın müşterekinde, insan için yıkım ve kıyım vesilesi olarak kullanılmasını engelleyecek bir yöntemle yeniden tanımalı ve tanımlamalıdır. Bu nedenle başta Tanrı ve buyrukları olmak üzere bazı kutsalların revize edilmesi söz konusu olmadığından, insanın kutsalı yüklediği kavramlarda ve dolayısıyla davranışlarında revizyona gitmesinin gerekli olduğunu ve başlangıç olarak şu beş maddenin en azından bir temel olarak alınmasını öneriyorum. 1- Kutsalın yaptırım gücü her durumda deneysel olmasa da en azından akıl ile sınanabilmelidir. 2- Kutsalın vaatleri sonsuz mutluluk, sonsuz huzur gibi eylemlilikten uzaklaştırıcı, pasifliği özendirici nitelikte olmamalıdır. 3- Kutsalın kutsallığı verme-alma ilişkileri boyutunda bir çıkar ilişkisiyle ilintilendirilmemelidir. 4- Kutsalın kutsallığının kişiye göreceliği bir kayıp değil zenginlik sayılmalı, tüm insanları tek-tip düşünme ve eyleme yönlendirecek baskı mekanizmalarına alet olmaya elverişli olmamalıdır. 5- Kutsal; adalet-eşitlik-özgürlük-erdem gibi yüksek ideallerimiz ve yaşamsal gerekliliklerimizden hiçbirine hiçbir koşulda karşıt bir eylemliliğin gerekçesi olarak kullanılamamalıdır. Elbette bu maddelerden bazılarının asla kabul edilemez olduğunu zira bunun Tanrı buyruklarıyla örtüşmediğini savunanlar olacaktır fakat akıl gerekli gördüğünde aynı buyruklardan bunun aksini de çıkarabilecek yetidedir ve zaten buyrukları aksi yönde genelgeçer sayan da aynı aklın aynı yetileridir. Kutsalların en azından, kendilerini kutsayacak düzlemden çıkarılıp, insanı olgunlaştıracak düzleme getirilmesi için bu çaba gerekli ve kanaatimce zorunludur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nilüfer Aydur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |