"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Sağlık, çalışmanın, yaşamanın, bir şeyler yaratmanın tuğlası harcı. Sağıklı değilsen (ölümden bahsetmiyorum) sağlam, esenli değilsen iş de yapamaz, yaşama tutunamaz, ayakta kalamazsın. Sağlıktan başladık, sağlıklı sözlerden de bahsedelim : Sağ gözün, sol göze faydası yok - Sağa, sola bakmadan yeşil ışığa da güvenme – sağ Sarımsak, sol soğan - Sağ görüş - Sağ beğeni – Sağ ol – Sağlıcakla kal – Sağ elinin verdiğini, sol elin görmesin - Sağlık insana dost getirir, hastalık postu deldirir. – Sağlıklı dünyayı hayal ederken, sağlıksız sağlığı hayal eder - Sağlıklı genç adam, sağlıksız varlıklıdan daha zengindir. Sağlık politikasında Türkiye Altın Çağını yaşıyor. Sağlık Ocaklarından, Doktor Seçme Hakkına dek. Adalet ve Kalkınma Partisi, yalnız bu konuya değil, önemli başlıklara son noktaya koydu. Evet son nokta değil, koyacağı başka noktalar var. Bugünlere Özel – Tüzel karmaşası yaşanıyor. Tam gün yasasından bahsediyorum. Devlet, kendi hastanelerinde ilişiğini keserek Muayenehane açanlara, saati 300 liradan, bir ayda 8 saati geçmeyen hak da tanıdı. Tam gün yasasına karşı çıkanlar, Devlet Hastanesini sağlık pazarı gibi kullanarak kendilerine müşteri sağlıyor, muayenehanesinde ameliyat ücretini de alarak, nazik ve hazık işi yürütüyorlardı. Sosyal güvencenin olmadığı yıllarda, muhtaç olduğunu sezdiği zaman, hastaya belli etmeden, yazdığı ilacın parasını, hastanın cebine koyan doktorlarımızın da var olduğunu biliyorduk. O doktorlarımızın ruhlarını şad ederken, aldıkları maaş dışında, banka veznedarı gibi paraya yönelmiş olanları da kınıyoruz.. O devir kapandı. Öküzünü, motorunu satıp, sattırıp, ameliyat parası getirttiğin devir kapandı. Devrim niteliğinde gelişerek, bu sağlık ortamını yaratanları kutlamak, en azından insanlık borcumuzdur. Bir doktor fıkrası anlatarak konuyu kapatalım : Henüz diplomalarını almış iki tıbbiyeli, önlerinde giden bir adamın sağa, sola bükülerek gidişine teşhis koymaya kalkmışlar. Arkadaşına : “Bu adamda kasık fıtığı var” demiş. Diğeri karşı çıkmış : “Hayır ülser ağrısı çekiyor” Bel fıtığı mı, ülser ağrısı mı tartışması, adama sormaya vardırılır. Adamı durdurarak Bey sizde kasık fıtığı mı, mide ağrısı mı var? Deyince : “Ne fıtığı, ne ağrısı, donuma kaçırdım, eve gitmeğe çabalıyorum” der.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Haydar Köprülüoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |