..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Rüya Bayram




30 Kasım 2011
Tüp Bebekler ve Çöp Bebekler  
Rüya Bayram
“Yaşamak, ilkin sevgi ile, sevmek ile başlar, Doğumla, doğmakla değil. Yaşam da sevgisizlikle biter, Ölümle, ölmekle değil.” ___Özdemir Asaf Ama yaşama sevgi ile başlayamayanlar da var, ya da sevgisizlikten ölse de yaşamaya devam etmek zorunda olanlar.


:BBBA:
Çöp adam çizmekten aciz adamların çöp bebekleri oluyor günümüzde. Kimisi bu sevgiyi tatmak için deli gibi uğraşır, paralar döker, sıkıntılar çeker tüp bebek yapar, sevinçten uçar; kimi de kimbilir hangi kendini bilmez bir gecenin sabahında hamile kalan kadından kaçar çöp bebek yapar. Rusya'daki çöp bebek kovalarından bahsediyorum. Hayatımda duyduğum en korkunç şeylerden biri de bu oldu. Korkuncu bırak, dehşet verici. Uzay kapsülü gibi. Ulan uzaydan mı geldi bu bebek (evet belki) ama bu yolculuk için iki kişi gerekli değil mi? O iki lanet olasıca koca insan sanki kendi kendine dünyaya gelmiş gibi o minicik beden için rahatlarından vazgeçmemek uğruna atıyorlar kutuya gidiyor. Posta kutusu gibi, mektup postalar gibi evlat postalanıyor. Kadın olarak düşünüyorum çok zor, erkek olarak düşünmem de çok zor ama örneklerden gördüğümüz kadarı ile onların da pek derdi değil bu durum. Yine bu, tek başına ve sadece kadının derdi. Onlar bu işi bebek olsun diye değil, spor olsun diye yapıyorlar zaten. Freud’un dediği gibi "insan kötü bir şey yapacağı zaman mutlaka vicdanını susturacak bir sebep bulur". Bu çöp bebek babalarının da utanmadan kendilerini haklı görmek için birkaç nedenleri vardır kesin. Birincisi hamile kalmasa idi (bu da ikiye ayrılır benle olmasa idi, hadi o kadar aptaldı kalmamak için yöntemler bulsa idi) ikinci haklılık nedeni zamanında kurtulsa idi (tek başına beni rahatsız etmeden yolun başında öldürse idi, ben mi hamile kaldım o kaldı tabii onun derdi). Hiçbiri mi olmadı e o zaman kutular var doğursun atsın bana ne! İşleri biraz daha kolaylaştı iyi mi! Kadın söylendiğinde de kesin “iyi de ne yapayım, kaderine razı ol” deyip bir de ağır sözlerle hakaret etmişlerdir kesin. Ya o şuursuz çöp bebek analarına ne demeli. O senin canından bir parçan, yavrun be, ne olursa olsun madem doğurdun sorumluluğunu üstleneceksin, onu hayata hazırlama görevi sana verilmişse ne olursa olsun yalnızlığa terketmeyeceksin.. Sen yaşayacak alan, yiyecek lokma buluyorsan ona da bulacaksın. Ben koca insan annem yok diye ağlanırken onların böyle daldan düşmüş armut muamelesi görmeleri kanıma dokunuyor... Oysa öyle küçük, öyle masumlar ki. Nasıl canavarlarız böyle..

Hayat insana anne babasını seçme hakkını tanımıyor işte ne yazık ki, kimileri el bebek gül bebek, kimileri kaçıp kurtulunması gereken dert bebek. Heeyy insanız biz!! Sorumluluklarımız var dünyaya ve birbirimize. Vicdanlarımız girmiş çoktan çöp tenekelerine de haberimiz yok. Vicdanı çıkarırsak içimizden neye dönüşürüz? Hayvan mı dediniz o bile değil yahu onlar sahip çıkıyor yavrularına. Yolda arabanızın önüne atlayan köpekler oluyorsa bilin ki çoğu dişidir ve yavrusu vardır, onu koruma güdüsü ile size havlıyordur. Gerçi çocukken bazı anne kedilerin doğurup yavrularını öldürdüğüne şahit oldum,erkek kediler zaten yakalarsa boğardı ve biz saklardık yeni doğanları o zaman.O gün bugündür kedileri de pek sevmem.

Örnekler o kadar çok ki. Geçen sene gazete haberlerinde geçmişti bir tıp öğrencisi de uçakta doğurup bebeği tuvalete atmıştı. Ülkemizde de olmuyor mu böyle şeyler. Bizdeki moda cami avlusu şimdilik. Hani hala yaşayan ama insan olmayacak kadar aşağılık, hayvan desem (hani onlar da çiftleşiyor geriye bakmıyor ya) hayvana bile hakaret olacak türde bir biyolojik babası olduğu için geçen yıl beyin hasarı alan o Zeynep bebeği düşündükçe içim ürpererek yazıyorum. Oysa bir bebeğin sorumluluğunu hakedecek kadar erkek olacak adamdan çocuk dünyaya getirmeli kadınlar, ama bu kadar akıllı olamıyorlar işte. O yaratık 8 aylık hamile sevgilisini cadde ortasında çatır çatır vurmuştu. Kadın ölmüş bebek de bir şekilde yaşamıştı yaşamasına da insan özürlülük sebebi ile beyin özürlü kalmıştı. Neydi derdin bu kadar be adam. Ayrılığın da bir şerefi olmalı, bir şıklık taşımalı içinde. Sen benim canımı sıktın, ben senin kafana sıkarım. İşim ters gitti kesin senden dolayı, o zaman sen de git.. Benim çocuğumu doğurmak mı, öl daha iyi.. Bu adamların içindeki çocuk büyümemiş ki. Bir ilişki, bir kadın, bir çocuk, bu onlar için yaşamın armağanı değil ki cezası. E ne yapsınlar, itiyorlar kakıyorlar, dövüyorlar o da olmadı öldürüyorlar. Kendilerinden başka neyin önemi var. Hayat bir sınavdır..! Ama diğer sınavlara pek de benzemez. Çünkü bazen yaptığın bir yanlış ; Tüm doğrularını götürebilir...!Dostoyevski

Neden bu kadar gözyaşı, neden bu kadar karışık ilişkiler, neden bu kadar korku, neden bu kadar mutsuzluk, neden bunca sevgisizlik, bunca yalan neden? Neden..Neden? Dünyanın dengede durması için iyilik ve kötülük dipdibe olmak zorunda mı? Hep bir ense boyu pay ile nefes nefese mi kalmalı iyiliğin kaderi? Ve yarışı kazanan genelde kötülük mü olmalı? Kötülük iyilikten daha güçlü bir enerji ile asılıyor yarışa. O reklamdaki slogan da yanlış, sonunda iyiler mutlaka kazanır diyor ya hani.. Öyle olsa idi depresyon ilaçları sektörü bu kadar gelişmezdi, katliamlar, kavgalar, kandırmacalar ayyuka çıkmazdı, hayat güzelleşirdi be kısacası . Ooff off gel de iyi şeylere yaz. Ya da başka konulara eğil. Önce insan olamadıkça ne yapsak boş değil mi? Ve dünyanın kıyameti sevebilme yeteneğini yitirmiş bir insanlık değil mi?

Keşke hiç bir bebeğin kaderi terkedilmek, istenmemek olmasa ve sevgi ile dünyaya gelse her insan yavrusu. Hayatları daha en baştan 1000’e 0 başlamasa.
Sadi Şirazi demiş ya : İki sey hayatimizi karartir: Susacakken konusmak, Konusacakken susmak." Yine susamadım affınıza sığınarak...

17.11.2011
Rüya




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
En Kusursuz Cinayet Yaşama Sevincini Öldürmektir
Hani Tek Bir Kişiyi Özlersiniz Her Yer Issız Gelir Derler Ya...
Uzun Metraj Korku Filmi, Bol Kan, Bol Siyaset, Bol Kavga, Boş Hayat!
Adresi Belli Olmayan Mektuplar (10) (Sıradan Bir Masaldan... )
Mutluluk
Hayatı Kuralına Göre Oyna!
Adresi Belli Olmayan Mektuplar (19) (Agah Efendi ile Söyleşirken... )
Herşeyin Bir Nedeni Var Ama Unutmayın Bir de Sonucu...
Adresi Belli Olmayan Mektuplar (11) (Çocukluğumdan... )
Adresi Belli Olmayan Mektuplar (9) (Kalpten Kalbe Nasihatlerden... )

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Çelişki [Şiir]
(Kürtaj) Olmak Ya da Olmamak, İşte Bütün Mesele Bu... [Eleştiri]


Rüya Bayram kimdir?

Yaşamayı tüm anları ile seviyorum. Bazen acıtıyor her yanımızı hayat, bazen güldürüyor yüzümüzü beklemediğimiz bir anda. Yaşanmışlıklar anılarımız oluyor ve ben uslanmaz bir anı biriktiricisiyim. Hayat biriktirdiğimi ve kaçırdığım tüm zamanları yazıyla bir yerlerde sakladığımı düşünüyorum yazıya döktüğümde kendimi. . . Ve bir gün bir yerlerde onların içinde barınan herşeyin beni bulup kucaklayacağını hissediyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Can Dündar,Ahmet Altan,Paolo Coelho,Goethe,Shakespeare,J.J.Rousseou


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Rüya Bayram , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.