..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır. -Alain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > sirin aydin




1 Aralık 2011
Çok Sesin Konuşan Teki  
sirin aydin
İki sesin sessiz catismasi


:AGIE:
Herkesin yaninda baska birisiydim ben, elimde degildi; bir bosluktum, bir karanlik ya da yokluk olarak yaratilmistim. Hep bir parca ben kalsam da bir parca da karsimdaki oluyordum. O kisileri kendim seçecek kadar bir ben vardi ama daha fazlasi degil. İste bu yuzdendi herkesi birbirinden uzak tutmam. Onun ya da onlarin yanindaki beni taniyamazdin, ben ise seni taniyordum. Uzak tutuyordum seni, cunku bambaskaydim her bir yerde. Senin tanidigin beni gormeyip huzursuzluk duyacaktin. Biliyorum ki samimi hissetmedigin yerde güvensiz ve huzursuz olurdun, kendin olamazdin, kendin olamadigin her dakika icin de ofke duyardin bana gizlice, yadirgardin. Hayalkirikligina ugrardin belki de. Bu derece baskaydim iste her birinizle. Anlamaya calismayip yargilamandan korktum. Bazen benden kacmak icin zaman kolladigini dusunuyorum, sanki acik ariyordun. Ben neden mi susuyordum? Hala neden konusmadigimi anlayamadigini mi soyluyorsun bana? Anlamis olmalisin, ben sustukca, sen gidebilecegini sansan da asıl ben konustukca benden uzaklasacaktin. Mutlaka bulacaktin gitmek icin bir sebep cunku canla basla o sebebi ariyordun. Sen en cok kendini seviyordun, benim kendime duydugum sevgiden bile fazlaydi kendine duydugun sevgi. Sen zoru basarmayi seviyordun, bense senin icin zordum. Simdi konustum. Basardigini hissediyor olmalisin, biliyorum kalmak icin bir sebebin yok artik.Aslinda sen de biliyorsun, butun bunlari benim soyledigimi sansan da, hepsini yine sen söylüyorsun. Ben yine susuyorum. Bunlari benim düsünmedigimi biliyorsun. Çünkü düsünmem, biliyorsun da düsünmeyi sevmem. Düsünsem de söylemem. Beni taniyan sen, bunlari söyledigime nasil inanabilirsin ki zaten? Aslinda ikimiz de farkindayiz degil mi, ben hicbir sey söylemedim. Bunlara kafa yormaktansa, kendime kafa yoracagimi ikimiz nasil biliyor isek, ben söylememis olsam da bunlarin dogru oldugunu da biliyoruz. Sanirim basardin evet, benim gercegimi biliyorsun artik. Paylasmaktan korktugum bir karanligim ben, ya da paylasacak hicbir seyi olmayan bir yokluk ya da belki de paylasmayi sevmeyen varligimdir ben. Simdi kalmak icin bir sebebin kalmamistir sanirim. O halde...


Duyduklari karsisinda,karnina cok sert bir yumruk yemis gibi hissetti kendini. Gerci daha once hic karnina yumruk yememisti, o hissi bilmiyordu ama, bu durumu tarifleyecek en uygun sozcukler kesin bunlar olurdu diye dusundu. Bir fetustu ve anne karnindaydi sanki, kuculmus, kendine kapanmis duruyordu, rahat nefes alamiyordu. Karnindan sanki tum vücuduna yayilan garip bir agridan baska bir sey duymuyordu. Aynaya bakmaktan korkuyordu; o kadar ki yuzunden ates cikiyor olabilirdi, belki de gozleri yuvalarindan cikmisti kimbilir, yuzundeki hayalkirikligi, şaşkinlik ve kizginlik, bir parça da kirginlik içeren, o garip ifadeyi gozunde canlandiramiyor, bu kez kendini gormek istemiyordu. Kendini o kadar cok seviyordu ki, cogu zaman aglarken bile aynaya koşturup kendini izliyordu ancak şu anda ne ayna ne de kendisi umurundaydi. Yuzeyel yuzeyel, hizla soluyordu, duydugu tek sesti zaten nefes alis verisleri.. Ara ara kulaginda yankilanmiyor degildi sevdigi insanin o sozleri: onun gitmek icin cabaladigini söylemisti, sustugunu cunku konusursa onu daha cok taniyacagini, ne kadar cok tanirsa da ondan o kadar uzaklasacagini bildigini, soylemisti. Kotu biri degildi, taninmaktan bir korkusu da olmamaliydi aslinda, belki de gizemini kaybetmekten korkuyordu diye dusundu, ama bilmiyordu tabii ki. Anlayamiyordu, paylasmak icin bunca caba sarfederken kendisi, nasil gitmek istedigimi sanmaya devam edebiliyordu ki, evet, anlayamiyordu. Peki ya o? O ne kadar anlamisti ki? Bunca cabasina ragmen bencilce paylasimsizliginin aciklamasi bu muydu? Saçma bir varsani miydi sebep?
Aklindan ya binlerce dusunce ayni anda geciyor ya da hic bir sey gecmiyordu. Bombostu zihni ya da cok doluydu, sadece ne dusundugnu bilmiyordu. Bulaniyordu, bulantisini bastirmak icin ayaga kalkip birseyler icmeyi dusundugnu hatirliyordu, cunku kusarsa nefessiz kalip olmekten korkuyordu, cunku tum dusunceler midesindeydi kussa tum dunyayi kusabilirdi hic durmadan. Kusmamaliydi. Birseyler yerse gecerdi belki. Ayaga kalkacak gucu yoktu. Guvende hissetmiyordu kendisini, büzüs büzüs duruyordu, kendine gömülmüstü. Cocukken de boyleydi, ne zaman yalniz hissetse kendine gomulup huzurlu hissederdi kendisiniii.. Simdi huzurdan uzakti, kaygiliydi, nefes alamiyordu, bunca zamandir nasil anlatamamisti kendisini, nasil bu kadar yanlis anlasilmisti. Neden bu kadar zordu? İsin icinden cikamiyordu, karmakarisikti.
Düşündükçe nefesi kesiliyordu, biraz daha böyle devam ederse düsüncelerinde bogulacagini biliyordu. O anda gözünden yaşlar bosalmaya basladi hizla, hickirarak agliyordu, titriyordu. Hersey gececek, diyordu kendine, hersey gececek, korkma, üzülme, diyordu. Usulca kalkti büzüşerek uzandigi yatagindan. Aynaya dogru yürüdü ve aynadaki kendine bakip, aglayinca gercekten güzellestigini fisildadi ona. Sonra yatagina döndü yeniden, artik hicbirsey dusunmuyordu. Garip bir huzur duyuyordu, aklinda iyi ki ben, başkasi degil ben'im düşüncesi, yüzünde muzip bir gülümsemeyle uykuya daldı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kendine Hapsolmak
Gidenin Ardından
Ben Karmaşası
Denemem

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yasak Mıydı Sahiden?
İcimde Ölen Birsey
Kayboluş
Duygunun Cozulen Dili
Degisen Dunya
Guzel Aldirmazlik
İki Kelime
Kendi Kalarak Değişim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Varlığını Hissetmek [Şiir]
Bir Bakterinin Güncesi [Şiir]
Mutluluk [Şiir]
Öylesine [Şiir]
Hayatı [Şiir]
Öyle Böyle [Şiir]
Gitmek [Şiir]
Noktalar [Şiir]
Görmek İçin [Şiir]
Yine Yine [Şiir]


sirin aydin kimdir?

Duygularını, düşüncelerini, hissettiklerini paylaşmazsa yaşayamayacağına inandığı zamanlarda yazan, sıradan bir ölümlü.

Etkilendiği Yazarlar:
İhsan Oktay Anar (Puslu Kitalar Atlasi, Amat, Suskunlar), Wladimir Bartol (Alamut), Noah Gordon (Hekim), Amin Maalouf, Gabriel Garcia Marquez, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Engin Geçtan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sirin aydin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.