..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Tarihe Yön Verenler > Mehmet Sinan Gür




11 Kasım 2002
Atatürk"ü Unutmalı Mıyız?  
Mehmet Sinan Gür
Türkiye Cumhuriyetinin en önemli insanının 64. ölüm yıldönümü. Kendisi de ülkesi gibi içeriden ve dışarıdan hala yıkılmaya çalışılıyor.


:DJJG:
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu. 64. ölüm yıldönümünde onu anar gibi yaptık. Turgut Özal’ın bir hediyesi olarak 10 Kasımlar artık bir yas günü değil. Bu sene Pazara geldiği için bir çok TV kanalı sanki inadına eğlence, gülmece programları yayınladılar. 10 Kasımlar yas günü değilse bile eğlence günü de olmamalı bence. Çünkü ancak bu günde –Cumhuriyet bayramında bile değil – bu kişinin ne kadar önemli bir işi başardığını anlayabilir, irdeleyebiliriz.

Mustafa Kemal’in önemi nereden geliyor? Bazı şeyler olup bittikten sonra geriye dönüp bakınca sanki kolaymış gibi görünür. Ancak ayırdına varırsanız, gerçekte o işi yapmanın ne kadar zor olduğunu anlarsınız. Mustafa Kemal yıkılmakta olan bir devletin temelini doğru zemine oturtarak yeniden ayağa kalkmasını sağlamıştır. Çöken zemin ümmetçilikti. Doğru zemin milliyetçilikti. Bunu gerçekleştirirken gücünü halktan aldı. Zaman zaman otoritesini kullandı, sopasını gösterdi. Ama aklına koyduğu şeyi yaptı. Eğer halk, başka insanlar onu desteklememiş olsalardı, ne kadar aklına koymuş olursa olsun hiçbir şey yapamazdı. Onun düşmanları çoktu. Hâlâ da çoktur. Ümmetçiliğin devam etmesini isteyenlerle, devletin varlığına son vermek isteyen batılılar. Hilafeti sona erdiren, Anadolu’yu yiyip bitirecekleri bir anda ortaya çıkıverip yeniden güçlü bir devlet yaratan bu adama nasıl karşı olmasınlar?

Mustafa Kemal’in içinde yaşam bulduğu devlet ve ordu, dine dayalı bir devlet idi. Gençliğinde edindiği milliyetçi ve cumhuriyetçi düşünceler onu tam da bugünkü tu kaka edilen devrimcilerin konumuna düşürüyordu. Ne demek, Padişahın, Halifenin olduğu bir devlette cumhuriyetçilik? O zamanlar devletin yıkılabileceği olasılığı pek görünmüyordu. Yalnızca işler iyi gitmiyordu; veya yalnızca öyle görünüyordu. Geleceği onunla birlikte birkaç kişi görebildi. Mustafa Kemal milliyetçi olmasına rağmen sonuna kadar ülkesi ve Halifesi için savaştı. “Artık böyle yürümeyecek” dediği an Samsun’a gitmeye karar verdiği andır. Bunu söylevin ilk cümlesinde belli eder. Kurtuluş Savaşını anlatan Söylev 19 Mayıs 1919 tarihi ile başlar Bu tarih bir dönüm noktası, geçmişle bağın koparıldığı, yeni bir gelecek için ilk adımların atıldığı tarihtir.

Cumhuriyeti başkaları da düşünüyordu. Peki neden yalnız Mustafa Kemal başarılı oldu? Düşündüğünü uygulamaya sokma cesaretini gösterdi. Tarih açısından bakacak olursak doğru yerde, doğru zamanda bulunuyordu. Tarihin doğal gelişmesine ters düşen bir şey yapmadı. Tersine onunla uyumlu davrandı. Milliyetçi temellere dayalı bir Cumhuriyet düşüncesi kaçınılmaz olarak oluşmuştu. Ümmetçi devletin itilip yıkılması gerekiyordu. İlk olarak ve yalnız o buna cesaret etti. Başarılı olmasının nedeni, zamanın, temelinin ve davranışının doğru olmasından kaynaklanıyor. Doğuştan liderdi.

Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda 42 yaşındaydı. 57 yaşında ölene kadar geçen 15 yıl içinde Osmanlı devletinin borçlarını ödemekle kalmamış, devleti ekonomik olarak yeniden kendi gücüyle ayakta durabilecek bir konuma getirmişti. Bu, doğru yönetimle sağlanmıştı. Ülkeyi ondan devralan yöneticiler, tam bir mirasyedi gibi davranarak günümüze gelene kadar Osmanlı devletinin son zamanlarından beter bir konuma getirdiler. Diğer yandan polis, diskoteklerde uyuşturucu satanları, kullanan gençleri yakalamak için operasyon düzenliyor. Herhalde Mustafa Kemal’in ülkeyi emanet etmek istediği gençlik bu değildi.

Türkiye’nin ekonomik durumunun kötü olması, artık yalnızca fakir olmaktan, ayağını yorganına göre uzatmaktan çıkmış, yaşamsal bir önem kazanmıştır. Yabancılar zayıflığımızdan yararlanarak yorganı tümüyle almak istiyorlar. Petrol, tütün, şeker, fındık yasaları, zeytin ağaçlarının sökülme talebi, Anadolu topraklarının hiçbir yasa ve insan hakları gözetilmeksizin yabancıların kullanımına açılması bunu gösteriyor. Yaşamak için geriye ne kalıyor? Bunlara direnilmesini gerektiren doğru zaman yaklaşıyor. Kimse kuşku duymasın ki doğru insan veya insanlar, doğru düşünce ile, halkı arkasına alarak, onun yaptığı gibi doğrusunu yapacaktır.

Çok içki içermiş, masonmuş, erlerle yatarmış (evet, bunu bile söylediler), onu gözden düşürebilmek için daha olabilecek bir sürü hakaret, iftira. O günden bugüne düşmanları gerçeklere ve asıl yaptığına bakarak değil de, özel yaşantısı ile ilgili doğru-yanlış lafları ileri sürerek onu karalamaya çalışıyorlar. Ne söylerlerse söylesinler onun önemi ve değeri eksilmeyecektir. Yaptıkları geri döndürülemeyecektir. Buna karşın şu andaki durumun sonsuza kadar süreceğini de sanmıyorum. Gelecek de tarih olacak. Ben tarih boyunca her şeyin değişeceğine inanırım. Çünkü bugüne kadar hep değişmiştir. Ancak bu değişim dağınık, rast gele, sağa sola olmaz. Gittiği bir yön vardır. Dünya da Türkiye Cumhuriyeti de o yöne doğru gidecek, buna hiçbir güç engel olamayacak ve bu ülke onun gibi daha çok kişiler çıkaracaktır.

10.Kasım.2002

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Gerçek Türk Milliyetçileri var oldukça Atatürk unu
Gönderen: Hüsrev Özel / Ankara
13 Kasım 2002
Sayın Gür, Samimi bir Atatürkçü olduğunuzdan kuşku yok. Yazınızı ilgiyle ve memnuniyetle okudum. Atatürk gerçek bir dahi idi ve Tanrının Türk Milletine bir lütfuydu. Ancak günümüzde, sizin de kısmen zikrettiğiniz, iğrenç iftiralar sürmektedir. Bunları siz de biz de duymuşuz bir yerlerden. Fakat hiç düşündünüz mü, neden ve nasıl duyabiliriz böyle şeyleri? Kim cüret edebilir bunları bizlere duyumağa? Belki düşündünüz, belki değil. Bu o denli de mühim değil. Ama bence bunun nedeni, Atatür\'kü korumak üzere çıkarılmış bir kanunun bulunması ve onun devletçe korunmaya alınmasıdır. Sadece günümüzde değil, yıllardan beri vatandaş kendi devletine düşman edilmiş, bunu sağlamak için yurttaşa yapılmadık kalmamış ve bu nedenle onun koruduğunu, kim olursa olsun, vatandaş savunmak istemeyecek duruma gelmiş. Atatürk gibi mümtaz bir şahsiyet dahi bir anlamda terk edilirken, var mı bunun başka bir izahı? Maalesef Atatürk sevgisi ve Atatürkçülük bu gün en ciddi en Atatürkçü kurumlarımızda bile laftan ibaret bir durumdadır. Çünkü Atatürk ilkeleri sözde kalmakta ve derinliğince uygulanmamaktadır. Her şeye rağmen Atatürk\'ün unutulamayacağı kanısındayım. Çünkü onun söyledikleri arasında bu millet için yanlış bir şey yok ve yaptıkları bu milletin iyiliği içindi. Şüce ruhu şad olsun. Saygı ve selamlarımla




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gizemli Mısır - Tek Tanrılı Firavun Akhenaton
Müzik - Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Yeni Bir Vatandaş Tanımı 2
İnsan Neden Sanat Yapar?
Kitap - Martı Jonathan Livingston
Kitap - Suyu Arayan Adam - 1
Neanderthal İnsanı
Google Earth - Moskova'da Bir Araştırma Öyküsü
Antakya’da Bir Çiftlik ve İzlenimler
Orhan Gencebay Trt1'de

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.