Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Nezaket akıllılıktır dediğimiz zaman nezaketsizlik te aptallıktır dememiz gerekir. Nezaketsizlik yüzünden insanın gereksiz yere düşman kazanması, tıpkı insanın kendi evini kundaklaması gibidir. Çünkü nezaket, oyuncak paralar gibidir, açıkça sahtedir. Bununla tasarruf etmek akılsızlıktır. Buna karşılık onu cömertçe kullanmak akıllığın bir kanıtıdır. Nezaketi gerçek çıkarların feda edilmesine kadar abartan biri, oyuncak paralar yerine gerçek altın paralar veren birine benzer. Doğal halinde sert ve gevrek olan balmumu, biraz sıcaklık karşısında, istenilen herşeklin verilebileceği ölçüde yumuşuyorsa ; en dik kafalı ve düşmanca davranan bir insan bile, birazcık nezaket ve güleryüzle, yumuşak ve iyi huylu yapılabilir.Bunun için, balmumu için sıcaklık neyse insanlar için de nezaket odur. Nezaket, büyük çoğunluğu bunu hak etmedikleri halde, insanların tümüne büyük bir saygı göstermemizi gerektirdiğinden, elbette zor bir görevdir. Sıradan nezaketin sadece sıradan bir maske olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu maske biraz kaydığında veya bir an için çıkarıldığında ortalığı velveleye vermeyiz. Ama birisi düpedüz kabalaştığında, sanki giyisilerini çıkarıp atmış ve anadan doğmaymış gibi durur ve çok kötü bir izlenim birakır. Küfür yemek bir utançsa küfür etmekte bir onur olarak maalsef toplumumuzda kabul görmektedir. Hakikat, hak ve akıl rakibimden yana olsa bile , ben küfür edersem bunların tümünün çekip gitmesi gerekir. Böylece hak ve onur benim tarafıma geçer. Bir nevi şovelye onuru. Yani bizim hakkımızda,bizden korkulması gerektiği çünkü haklarımızı mutlaka savunmayı düşünmemiz gerektiği görüşü bize öğretilmiştir. Kaba bir ifadeyle “insan dayak atan hayvandır”. Örneklersek, nadir de olsa bir insanın başka bir insanı ısırdığını gördüğümüzde öfkeleniriz ama insanların birbirine yumruk atmasını çoğu zaman kınasak bile , doğal karşılarız. Tüm bunlar insanların ehlileştirilirken -doğuştan itibaren aile, çevre, okul, din kurumları...vs tarafından sanal olarak beynimize kazınan kurallar silsilesi- zihnimizin şartlandırılması ile kazanılmıştır. Ailelerin ezici bir çoğunda çocuklarımıza nezaket değil, dayak yememesi, hatta dayak atması adeta ovünülerek öğretilmektedir. Aile içinde nezaket olayı hemen hemen hiç uygulanmaz. En yakın, en sevdiğimiz, canımız , ciğerimiz, uğrunda ölümü göze aldığımızı söylediğimiz aile bireylerine nezaketi çok görürüz nedense. Bu ortamda yetişen genç bireylerden de nezaketi beklemek haksızlık olur sanırım. Bize birisi aptal dediğinde veya hakaret hatta küfür ettiğinde şöye cevap verdiğimizi düşünün ; ”Bu senin düşüncen benim için bir değeri yok”. Karşımızdaki kişi bizden bir karşılık beklemektedir. Onun beklediği bu karşlık ta en az onu kabalığına eşit yada daha fazla olmalıdır ;”Bu senin düşüncen benim için bir değeri yok” cevabını verdiğimiz anda karşımızdaki kişi bir anda ne diyeceğini,bilemiyecek. Belki tekrar hakaret edecektir. Ancak karşılık vermediğimiz zaman. En ağır yenilgiyi tadacaktır. Belki karşımızdaki kişi daha da kabalaşacaktır. O zaman “eğer istiyorsan vurabilirsin,dövebilirsin” dediğimiz zaman zaten olay bitecektir. Ama bunu uygulamak çok zordur. Şovelye ruhunu yenmek oldukça güçtür. Kabalık ve kavga ortaçağdaki şövelye onuru ve düello kavramlarının adeta günümüzdeki devamıdır. Şöyle bir çevrenize bakın, hep emir kipi ile konuşuruz. Hükmetmek sanki bizi yüceltmektedir. Hele kaza ile lütfen kelimesi kullanırsanız size tuhaf tuhaf bakmaları işten bile değildir. Bir arkadaşım anlattı ismini belirtmiyeceğim bir kentte bir büfeden sıgara alırken lütfen kelimesini kullanmış. Büfedeki genç “paranla almıyormusun hemşerin, ne eğilip bükülüyorsun ”;”bir.....sıgarası ver” diyemiyormusun diye adeta azarlamış arkadaşımı. Aynı şekilde sen kelimesini kullanmak adeta bir samimiyet ifadesi gibi kabul ediliyor nedense bazı kesimlerce. Bunun gibi insanlarla konuşurken gözlerinin içine bakarak konuşmak o kişiye verilen bir değerdir. Ancak ülkemizde gözlerinin içine bakmak , hele hele o bir bayansa pek hoş karşılanmaz sanırım. İsterseniz deneyin ! Nezaket demek herşeyi kabul etmek demek değildir. Kabul etmediğimizi farklı bir yaklaşımla karşımızdakine ifade etmektir. Ne yapalım, at kültüründen, bisiklet kültürüne geçmeden araba kültürüne geçtik. Hazmetmek zor olacak. İletişimin çok geliştiği bu çağda yavaş ta olsa insanımız nezaketi başkalarından göre göre o da uygulayacaktır. Gerçi epey zaman alacak ama olsun. Belki kahve kültüründen “kafe kültürüne ”(Türkçesini bulamadım) geçmeyi ülke bazında becerebilirsek nezaketinde yayılma şansı olacaktır inancındayım. Kafe yerine çay bahçesi kelimesini kullanmak istedim ama tam anlamını vermiyor. Kafeler açık veya kapalı mekanlar olabiliyor.Aslında kafe’nin tam karşılığı bizim klasik kahvelerimiz.Ama ülkemizde kahveler erkek egemenliğinde olan , sigara ve oyun salonlarıdır bildiğiniz üzere. Bayanlar içeri nerede ise giremezler. Ama kafe denilince her cinste insanların oturup sohbet ettikler bir şeyler içtikleri yerlerdir. Farklı cinsteki insanların bir arada bulunması bir dereceye kadar insanları nazik olmaya itmektedir diye düşünüyorum. Dilerim birbirimize karşı daha hoşgörülü, daha nazik, daha anlayışlı, daha fazla empati kurarak iletişimde bulunuruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sedat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |