İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Oldukça karışık bir ruh hali ile yazmak için, saplantılarımı sıraya sokabilmem, her canımın sıkıldığı zamanda, onları sorgu odasına çekip alabilmem, soyut görünümlerindeki asık ifadelerini görebilmem için, oturup, hemde kendi başıma, bütün kelimeleri ayıklamadan yazmam gerektiğini biliyorum. Öncesinde ve sonrasında, zamanın beni bir suçlu gibi kabullenmesini düşünmeden, ne için değil, kimin için bütün günümü sabahtan alıp, gecesine kattığım için, az önce yanımdaydın, şimdi yoksun diyebilmek için, içinlerle dolu zamansız ve dipsiz bir kuyudan su çekmek için, her cümlede giyinmek, her virgülde nefeslenmek, her noktada 'Bitti' diyebilmek için, yazmam gerektiğini, ama sonuçta her sonuca bağlanan, her yazı gibi gerekliliğimi bilmiyorum. Öyle demişti hani kral, kendi gölgesine yan gözle bakarak, /Sen gerekli misin, /Hayır efendim, /Gerekli görülen yerdeyim, nokta. Parmak uçlarıma basa basa ilerlemenin, bedenimde verdiği rahatlatıcı etkiyi, hiçbir gecede yaşanılmayan, kült bir sessizlik içerisinde bırakarak, geriye doğru, çok daha geriye, ortaçağ akşamlarındaki rüzgar ayinlerine uçmak istiyorum. Çürüyen dallarını taşıyamayan her ağacın önünde durup, suskunluğun dekorunu, tuvaline çiviyle çakan kör bir ressamın düşlerine karışıp, yazmam gerektiğine dair, kendimi kandırıyorum. Gerektiğini alıyorum, yazmayı bırakıyorum. Sonra bir bakıyorum, yazmaktan daha çok okur oluyorum. Neyi, nerede, ne derece, okuduğumu bilmeden, neyi, nasıl, niçin, yazmayı hiç denemeden, olduğum yerde, hiç olmadığım kadar kalakalıyorum. Kalmaktan çok ötede, kalakalmanın sözlük anlamını araştırıyorum. Kara'dan ziyade, kapkara'nın, bembeyaz'ın.. Gerekli gördüklerimi, bir çırpıda hafızama alıyorum. Gördüklerimi alıyorum, gerekli olanlar, denizde kum... Yine aynı ses çıkıyor merdivenleri gecenin bir yarısı, gerektiğini anlıyorum sessizliğin, bazen yalnızlığın hunharca parçalanışı geçip gidiyor gökyüzümden. Yüzüm yıldız kaydıran gecelerde göğe benziyor. Benzemek gerekli diyorum çoğu zaman, ama kime, kimden, kimin için, kendi kendimin duyabileceği ses tonunda, çekiyorum ağları, aklımı zorlayan her kelimeden. /Sen gerektiğinde yaz bana, /Her zaman mı, /Hayır, /Gerektiği zaman.. kapatıyorum gözlerimin kepenklerini, uykularımda başıboş balıklar. Falakaya yatırılmış bir gereklilikle çıkıyorum sabaha, aynada görünmeyen yüzüme çiğ düşmüş, birazdan gerektiği gibi, ısınacağım zamana, sonra yağmurlar yağsın, görmek istemediğim aynaların üstüne. Dans eder gibi yerinde duramazken, gerek şartı, kuşkularına. Biliyorum dedim ya, bilmezken yazmayı, ya da yazmamaya dair söylediklerimde, açık kapıların aralığında sıkışıp kalmışlığım gibi, (gibisi fazla, mahsuru var mı) yüzüm kızarmaz benim, kullanmaya kıyamadığım her dolaylı tümleç ekinde. Hayata, yamalı bir bohça nezdinde, cümleler doğurmaya alışmanın zamanındayım. Kendi kendime kurguladığım bütün kelimeler, yazmamın gerektiğini değil, gerekmediği yerde, gerektiği kadar yazabilmemi dile getiriyor. Ben hep biliyorum, bilenler gibi, oyun oynuyorum aslında, hiçbir oyunu, gerektiğince bilmiyorum. Çok gerekli bir yazının, çok gereksiz yerlerinde dolanıp duruyorum. Bitirebilmek ayrı bir konu. Gerektiğinde onun da birgün olacağına, hatta olacağı anda, bana bile gerek duymadan, aniden, zamansızca, gerektiğince sonlanacağına inanıyorum. Okurken, ya da taşınırken, yanlış anlaşılmasını istemediğim tek şeyin, bütün derdimin kendimle ilgili olmasına alevlenen düşüncelerim ve hayatımın okunmamış kısmında kulaç atan, kendime yakıştıramadığım cümlelerim olması. Çalıştığım kadar korkarım sanırım, yazdığım kadar, gerektiği kadar korkarım, daha çok yalnızlık, daha çok ölüm, daha çok kendimden, gereksizce. Konuşan değildi kral, ama gölgesi, /Bende biliyorum, /Sonunda, /Çıplaklık, daha çok sana yakışıyor muş, /Hangi gecede, /Yüzünü gördüğüm kendim, /Hangi kelimede, /Daha çok yalnızım... Yüzleşme-den...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Birkan ASKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |