"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
Düşüncenin insan bazından ele alınmasında entellektüel açıdan yazara yazar demek,şaire şair demek,sanatçı demek tüm yüreğini ortaya koymuş,kabına sığmayan bir kişiliği oluşturan bir bütünü meydana getirmek demek değil midir? Kültür içinde çırılçıplak dolaşan dilsizlerin oluşturduğu kalabalıkta düşünen insanın ortaya koyduğu her kelime anlayan ve değer veren kafalar için çok büyük anlam taşır. Basitçe bakılacak olursa ki,çevremizde gördüğümüz her olayın arkasında kendimizi buluruz.Bir şekilde okuruz,bir şekilde duyarız,ilgilenir veya ilgilenmeyiz. Kavramların kargaşası peşimizde devinip dururuz. Topluluk olarak yaşadığımız bölgede kültürel kavramlarımızın yitip gitmesi çöküntünün başlaması ile eşdeğer bir yapıyı meydana getirir. Bilinçsiz olarak saldırganlık gösteren davranışları yüklenmek kültürdeki çözülmenin şuursuz bir transformasyonundan başka birşey olamaz elbet. Düşünen insanı,yazan insanı vazgeçmesi konusunda şartlandıramazsınız. Kendini tanıtana kadar geldiği noktaları hiçe sayarak yazdıklarına karşı hiçbir şekilde eleştirinin dozunu arttıramazsınız. Bir insanın düşüncelerinin kendiliğinden değişmesi kendisinin bile farkına varamadığı bir anda oluşur. Şaşkınlığın getirdiği gizli çözülmeler entegre edilmiş duyguların asimilasyon derecesine kadar ilerlemesiyle kimlik değişimine kadar süren uzun bir süreci meydana getirir. Nefeslendiğimiz çevrede ayrıntılarla uğraşmak her zaman mümkün olmuyor.İnsan olarak uğraş verdiğimiz her konuda başarılı olmayı düşünerek yola çıkmamız gereksede bazen bu yolda takıldığımızda olmuyor değil.Teknolojinin kültüre katkısı zaten insansız olamaz. İnsanı oluşturan kültürde yüreğinden geçer.Yani hayatta herşeyin dönüp dolaşıp son bulduğu nokta insan faktörü. İnsan değişimini bile kültüründe kaybetmemeli diye düşünüyorum.Bu kaçınılmaz süreçten zaferle çıkmak yozlaşmadan ayakta kalabilmeyi becerebilmekle eşdeğer niteliktedir. Agresif takıntıların klonlaştırdığı bireyler kimliksiz yaşamaya,jakobenciliğe,toplumuna karşı kendi özünden gelerek tükenmişliğe doğru entegreleşmeye müsaittir. Her zaman üslubu ve her açıdan farklı faktörleri korumayı bilmek gerekir sanırım. Sorokin’in düşüncelerindeki hayat bir yanımızın umut vadetmesi diğer yanımızın korkuya kapılarak yitip gitmesi durumundan ibaret.Kısaca Trajik düalizm. Yani bir anlamda üretmek,paylaşmak,çoğaltmak diğer yandan da tüm yapılanları gözardı ederek acımasızca eleştirmek,değersizleştirmek veya kısaca yoketmek için çaba göstermek. Yapabildiğimizin en iyisi,uzakta değil kendi içimizde büyütebildiğimizin en görkemlisi. Düşünce açısından kendini fazla zorlamayan bireylerin yapıcılıklarından ziyade ortaya koydukları hiçlik sentezi. Felsefenin çağdaş olarak tabir edilen bölümünde de ortaya atılan normların içimizdeki kültür düşüşüne etkisini yadırgamamak gerekir. Göz görüyor,kulak duyuyorsa problem yok mantalitesine sığınmak kusura bakılmasın ama kör ölür badem gözlü olur mantığı ile aynı hesabı görür. Mutsuzluğa alışmanın tek yolu mutluluğu hiç tanımamak ve hiç yaşamamış olmaktır. Herşeyde olduğu gibi sanat alanında da en büyüğün en iyi olduğu düşüncesi tamamen zırvalıktır. Malesef vizyon böyle emrediyorsa peşine takılanında bu anlamda yapabileceği birşey kalmıyor.Şekil kavramının özlük ve gerçeklik kavramına baskın çıktığı bir devirde yaşıyoruz.Kitle eğitimi ile başlayan çözülme sabun köpüğü üzerindeki renklerin yer değiştirişi gibi farklı konumlara demirlemiştir.Ve insanlık anlayana kadar,böyle de sürüp gidecektir. Birgün gelip te betonlar arasında da halen daha kokusunu yitirmemiş çiçeklerin bulunduğunu farkedene kadar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Birkan ASKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |