"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Ancak kendisine ilahi tebliğ gelen kavimlerin çoğu bunu kabul etmemişlerdir. Sadece Allah’ın elçisinin kendilerine getirdiği tebliği dinlememekle kalmamış, aynı zamanda elçiye ve ona uyanlara da zarar vermeye çalışmışlardır. Oysa ki her elçi, kavminden yalnızca Allah’a itaat etmesini istemiş, müjdeci ve uyarıcılık görevlerini yerine getirmiş, zorlayıcı da olmamışlardır. Bunun karşılığında kavimlerinden para ya da herhangi bir çıkar da talep etmemişlerdir. Tek yaptıkları, gönderildikleri toplumu gerçek dine davet etmek ve kendilerine uyanlarla birlikte o toplumdan farklı olarak din ahlakını yaşamaya başlamaktır. Yüce Allah Kuran’da, elçileriyle uyardığı ancak itaat etmedikleri ve nankörlük ettikleri için helak ettiği kavimlerden birçok ayette söz eder. Şuara Suresinde 108, 110, 126, 131, 144, 150, 163 ve 179. Ayetlerde bildirildiği gibi, gönderilen elçiler; "Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin." diyerek kavimlerini Allah’a iman etmeye ve itaate davet etmişlerdir. Ancak inkarda direnen kavimler, sadece elçi ve onunla birlikte çok az sayıda mümin kurtarılarak, helak edilmişlerdir. Kuran’da Nuh, Semud, Ad, Medyen, Lut Kavimleri gibi inkar eden azgın kavimlerin kıssaları oldukça detaylı anlatılmıştır. Örneğin, bu itaatsiz kavimlerden biri olan Semud Kavmi’ni uyarıp korkutması için Hz. Salih’in peygamber olarak gönderildiğinden bahsedilir. Hz. Salih, Allah’ın vahyi üzerine, inkarda direnen kavmine Allah’tan son bir deneme olarak dişi bir deve gösterir. Kendisine itaat edip etmeyeceklerini denemek için Hz.Salih kavmine, sahip oldukları suyu bu dişi deve ile paylaşmalarını ve ona zarar vermemelerini söyler. Böylece kavim bir denemeden geçirilir. Kavminin Hz. Salih’e cevabı ise, bu deveyi öldürmek olur. Şuara Suresi’nde, bu olayların gelişimi şöyle anlatılır: Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız? demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız? Bahçelerin, pınarların içinde, ekinler ve yumuşak tomurcuklu gözalıcı hurmalıklar arasında? Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz. Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin. Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin. Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik-düzenlik kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)." Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin. Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim." Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir. Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar." Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular. (Şuara Suresi, 141-157) Allah, inkar edenlerin kurdukları hileli düzenlerini boşa çıkarır ve Hz. Salih’i kötülük yapmak isteyenlerin ellerinden kurtarır. Bu olaydan sonra, her türlü tebliği yaptığını ve hiç kimsenin öğüt almadığını gören Hz. Salih, kavmine kendilerinin üç gün içinde helak olacaklarını bildirir. Ve üç gün sonra Hz. Salih’in uyarısı gerçekleşir, Semud Kavmi helak edilir: O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi.) (Hud Suresi, 67-68) Semud Kavmi, Allah’ın elçilerine itaat etmemenin karşılığını helak olarak ödemiştir. Yapmakta oldukları yapılar, sanat eserleri kendilerini azaptan koruyamamıştır. Semud Kavmi gibi, daha önce ve sonra yaşamış birçok inkarcı kavim şiddetli azaplarla helak edilmişlerdir. Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Tevbe Suresi, 70) Fuat Türker
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |