Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Faizle borç para verme yetkisi bankalara ait... Bankalardan borç alamayan veya acil ihtiyaç sahipleri için ayaklı banka dediğimiz, kayıt dışı çalışan , faizle para veren kişiler vardır. Günlük yaşamda, bu kişileri tefeci olarak tanımlıyoruz ve yaptıkları işi tefecilik... Tefecilik suç...korunan yurttaş mı, bankacılık mı...tartışılması gerekir. Bankalardan alınan kredilerde, faize faiz işletmenin adı, borcu kat etmek yani ana para ile faizi toplayıp ana para haline getirmek şeklinde uygulanır. Bir de temerrüt faizi denilen ciddi bir cezai şart vardır. Borcu vadesinde ödemez veya ödeyemezseniz, yüksek tarife ödemeniz gerekir. Sonuçta, bankacılık sistemi ayakta duracaktır. Bankacılık, borç para ve kredi mantığı ile yetişen kişiler yaşamı bu şekilde tanır. Banka çeşitli adlarla faizle para verir, ya da diğer adı ile kredi verir... Çok kredi vermek, insanları çok borçlandırmak demek... Bankaların çoğu yabancılara satıldı.... yerli bankalar da, kredi vermek için, yabancı bankalara borçlanıyor... Şekilsel olarak yurttaş, gerçekte ise devlet borçlanıyor. Yabancı ülkelerin yıllık olarak uyguladıkları faiz, bizde yıllık görüntüsünde aylık olarak uygulanıyor... Bankalar kar elde ediyor haklı olarak... bu karlar ilgili ülkeye gidiyor. Banka satın alan yabancı yatırım yapmış, sermaye getirmiş olarak tanıtılsa da, gerçekte, faizle para vermektedir. Faizle para satan tefeciden farkı nedir... çalışma yasaldır... Uygulamada, tefeci, boş senet almak, bedelini tahsil ettiği senetleri iade etmemek ve sonra yeniden tahsil etmek gibi etik olmayan oyunlar oynayabilir. Bankadan kredi kullanan kişi, temerrüt faizi, hesabın kat edilmesi ve pazarlık gücünün üstünlüğü nedeniyle, taşınmazları, büyük arazileri, gerçek değerinin % 40’ına icrada sattırmak zorunda kalabilir. Peki taşınmaza yapılan kıymet takdiri ile, gerçek değere ulaşılabilir mi... Belki, bazen... Sonuçta bilgi kirliliği, ve pazarlık şansı olmaması nedeniyle, vatandaşın parası, taşınmazı vs bankanın olur... Sonuç olarak yabancılara borç öder, faiz öder, bir de tarlamızı kaptırırız... Bunun neresi yabancı sermaye girişi oluyor... Yabancılara borçlanıyor, yüksek faiz ödüyor ve taşınmazlarımızı da ucuza kaptırıyoruz... Ekonomiyi yönetenler bunu bilmiyor mu... herhalde biliyorlar... Ekonomiyi yönetenler, işi işletme yönetimi ve banka yönetimi olarak algılarsa, öğrenilmiş çaresizlik tuzağına düşeriz... Yaşam borç para alma, borç para verme dairesine hapsolur. Ekonomi, hukuk ve psikoloji karışır... Ne de olsa kurt sisli havayı sever.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |