Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
savrulur gecenin kumları sessizliğin eteklerine yüzünde ay yağmuru başaklar koklaşır uzaklarda ve kuğu ak boynunda salınan samanyolu ömür o çılgın küheylan hüznün yamaçlarında soluk soluğa sırtına kapaklanmış yaralı yolcu yarık yarık yüreğinin sarpları tarihin çamuru dardağan kan ve köpük içinde koşar kıvılcımlar içinde yalım saçan toynakları ay mı inmiş yüzün sevda bahçesi çoban yıldızına bak kurak bir türkünün vadisinde bir heyelan bekleyiş içinde patlayacak öylece ak dağlanarak tut ki mehtabı saran bulut çöllerde ılgım olarak yargalanarak ak o zaman iki kır çiçeği sarılır birbirine ve sarsılır en eski acının surlarının temeli zulmün bütün kirişleri çatırdar dudakları çatlamış yolcunun yüreğine dokunur saçlarından savrulan rüzgar gündüzü hiç bilmemiş sevdaları gülmemiş yağmur silmiş yüreğinin kanını bin yıl olmuş özlediği gelmemiş kırılmış keman kırılmış düş kan ıssız yolcu karanlıkta yanan göktaşı sanırsın uzaktan yenik bütün kavgalarda bütün kavgalarda düşmüş militan sevdadır insanı ölse de ayakta tutan yine de geceyi ılgarlayan öyküleri yarım kalan uzanıp da tutamayan koşup koşup varamayan bir ölüymüş gibi unutursan yüzünü gece yalnızlığında ırmaklar giyin karanlığın peri masallarında bazan suskun çalkalanarak bazan ve kendi şavkınla yakamozlanarak gönlünce ak seni anımsa kabilem kılıçtan geçirildi yakılıp yıkıldı oymağımın çadırları aşretimden geriye savrulan kül ve duman ve zamanın sır kâsesinde saklanan kadim türkü yıldızların gözkapakları içine yazılmış sevdalardan ve durmadan uğuldayan nere gitsen kaçılmayan kan çığlıkları… bombalanmış bulvarlarda neden esersin rüzgar içim taşa tutulmuş cümle meydanlar yurtsuzum parmaklıklar prangalar duvarlar zincirsiz it sesleri katliam odaları ey eski ay beni de bilirsin sabaha kavuşmak kadar esaretin özgürlüğün aşkın tanığı seni zulumlar içinde unuttun mu gözlerimi boynumdaki urganlar aşındıramaz öfkemi saba makamında ezanlar bir yerlerde şafak bir yerlerde çan ve hazan ve allahsız kitapsız makinalaşmak civatadan bobinden dişli çarklardan insan karşı yamaçlarda gözyaşı hiç tanımadığı birilerine yağan aşklardan bin daha güzel gözleri işte ben o yanaklara dökülen damla derim ki sen sarıl sımsıkı sarıl dünyanın en öksüz ağacına tıpkı yıllardır görmediğine nasıl sarılırsa yol bekleyenler bütün özlemlerini göğsünde patlatarak ki bütün yaprakları kanatlansın coşkudan öyle bir sarıl ki sarsılsın tüm kökleri ve ört kirpiklerini seni anımsa saymayın beni dedi zamanlarda kanayan o yorgun serüvenci beni saymayın dedi o yaralarında tarih yazılı olan bombalardan kalan ve işinden atılmış çaresiz emekçi dağlarda kendini yitirmiş deli çoban çok oldu sürüden ayrılmaya baş koydum çok oldu ben öleli ölmüşüm ki artık öldüremezler beni isyanların ortasına doğmuşum zindanları yurt bilmişim varlıkla yokluk açlık ve tokluk fark etmez benim için geldiğim - gittiğim bilinmesin nasıl olsa silinmişim haritalardan ama bir yerlerde var olduğum kesindir ne apoletler umurum ne kalbime doğrultulmuş namlular yağlı ilmiklerle soyum kurumaz varın zincirimle gömün her defasında gayri beni tutsak edemezsiniz bir yaprak savruldu dalından uçtu bulutlara değdi yurtsuzdu belki belki asıl yurdunu aramaktaydı gayri olur ya görürsün o yaprağı olur ya maviliğe daldığın bir an silme gökyüzünü doldur bakışlarına seni anımsa harelenir akşamlar kentin alın çatında çiçek sağanağı savrulur kuşlar guruba yasladığı kimin yürek yarası ufku kızıla boyamakta geçip giden kaçıncı göçmen ki o heybesi silme isyan isyanı som ateşle yazılmış şiir gider gelir belki saçlarına dokunur o sırada bulutlar olur ya akşam yine sana hazırlanmakta bulutlara bak ak sonsuzlara karışarak dalga dalga gözlerinle yıldızların kandilini yak ve seni anımsa değilse ben yolumu bulamam karanlıkta 2010-2012 Adnan Durmaz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © adnan durmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |