Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
Geçmiş zamanı aşıp yankılanıyor sesin Nice revnaklı şehir şöhretine özenir Bahçelerin, bağların rayihayla bezenir Yaralı benliğimde Cihangir hüzünleri Minyatürlere gömdük o karanlık günleri Gönül zincirlerini koparmak mümkün değil İstanbul’dan ayrılmak ölümdür, sürgün değil Masal değil İstanbul, yaşanmış, yaşanıyor Haydarpaşa Garı’nda bir çift yürek yanıyor Kurşunî kubbelerin solur geçmiş zamanı Ferisin gözlerimin, dizlerimin dermanı Dört mevsimin içinde, bir başka olur yazın Hüzün taşır nağmeler mavisine boğazın Destanların burcunda Fatih’imin izi var Karaköy’den bir parça yüreğimde sızı var Sevmedim hiç kimseyi seni sevdiğim kadar Vuslata hasret gönül, yetiş ey gül yüzlü yâr Resûlün yüreğinde bir sancıydı hayalin Kıyas kabul etmiyor bugünle dünkü hâlin Süzülür yüreklere minarelerden rahmet Beyoğlu gülüyorken ağlar Karacaahmet Işıklar cenk hâlinde gurup vakti Üsküdar Bu gönül seni anar ömrün sonuna kadar Kadıköy’de vapurlar yarına umut taşır Çamlıca tepesinde gökten yağan kar üşür Emirgân’da mehtabın hüznü yansır sulara Hayalimizde cânân çekildik kuytulara Değiştirdi her şeyi zamanın hoyrat eli Ya tahammül çileye ya da çekip gitmeli İstanbul can İstanbul yüreğimi kanattın Bakir duygularımı yaban ellere sattın Mâziden haber verir gökte uçan turnalar Söndürür yangınımı şadırvanlar, kurnalar Kız kulesi aşklara kucağını açıyor Yaralı bir güvercin süzülerek uçuyor Giyinmiş duvağını gelinlik kızlar gibi Ümraniye söylenmiş tılsımlı sözler gibi Topkapı sarayında ecdadımın gölgesi Hırka-i Saadet’te duyulur Kur’an sesi Senden bana yadigâr bir işve, bir naz kaldı Derûnumda bir parça sana dair haz kaldı Bir dilberin gözünden almış da mavisini Tavus kuşu misali sunmuş yâre süsünü Küçüksu’da yaşanır aşkların en güzeli Vasfeder didârını kasidesi, gazeli Peygamberin övdüğü Fatih’in ben olsaydım İrem bahçelerinde gül misali solsaydım Yüreğimde büyüyor hasretin dağlar kadar Ölüler bile sana aşıktır sağlar kadar Sinan’ın mühürünü taşır Süleymaniye Sultanahmet bugüne Osmanlı’dan hediye Dolanır saçlarında, gülümser sabah yeli Yas tutar Ayasofya, kavurur hüzün seli Fecrin kızıllığında ürperir mavilikler Rahme düşen ceninler sana vuslatı bekler Ufkun kızıllığına ağıt yakar nağmeler Kandilli bir türküdür yalnızlığı besteler Kalender hislerime tercüman Eyüp Sultan Ruhlara hayat verir yedi tepeden ezan Ne efsûnkâr imişsin, yamansın rüya şehir Mağribi, akşamlarda kanayan hülya şehir Gönül, sevdalı gönül İstanbul’u heceler Hayata pusu kurar Ortaköy’de geceler Emsalin ancak Kudüs, Mekke ile Medine Eyüp Sultan’da kabir davet ediyor dine Kelimeler yetersiz, tasviri zor İstanbul İçimi alev ateş kavuran kor İstanbul M. NİHAT MALKOÇ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |