Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Köleci sistemi tarif eden tarih boyunca hep adalet aranmıştır. Hala da aranmaktadır. Tarih adalet anlatımlı örneklerle doludur. Özellikle özgün ve yerel yapıları yeryüzüne doğru dağıtan yapılarla ortaya konan adalet ve adaletsizlikler çok anlatılır. Kendisi adaletle olmayan, adalet olan sistemi yamultan bir sistemin içinde aranan adalet yine bir adaletsizlik olacaktır. Adalet, kolektif yapıların temeli değildir. Ancak kolektif yapıların kaybında ortaya çıkan bir dengeye gidici durum olmaktadır. Kaybında kolektif yapıların yükümlersen olan yansıma biçimini ölçü olarak ele alınmasıydı. Olaylar yaşanacak ki onun düşüncesi edinilecek. Değilse düşüncesi edinilemeyen bir şeyi eksen kılıp inşasını oluşmak olanaklı değildir. Yani kolektif inşanın ilk başında, nasıl suyun kaldırma kuvvetinden faydalanmakla ortaya konacak teknik teknolojik inşalar yoktu. Yine inşanın başında ancak aerodinamik yasalarla uçak teknolojilerini ortaya koymak yoksa inşanın başında ADALET gibi süreçler etrafında senkron olunup kolektif inşa ortaya koymak olanaksızdır. Suyun, hava akışının yasalarını ortaya koymak gibi adalet olan sürecin yasaları da ortaya konmalıydı. Suyun ve havanın yasaları su ve hava oldukça vardı. Adaletin yasaları da adaletsizlik oldukça vardı. İlk süreçler herkesle ortak olunan sıkışmış kritik değerli olan parça süreçlerin değişilmesiyle ortaya konan süreçti. Böyle olunca da kolektif süreç ne adaletti. Ne adaletsizlikti. Yani kendisinden önceyle kıyaslanacak bir ilk durum, yoktu. Sistemin ilk hali bu sıkışmış kritik değerler ortaklaşma referansı olmakla bu tutum sürecin inşaca normaliydi. Bu normalde sapan bir durum, ancak adaleti, adaletsizliği ortaya koyacaktı. Egemen düşünce normaldir. Normal de içine doğduğunuz ve onu baz aldığınız referans düzlemidir. Yeni nesil köleci süreç içine doğmakla köleci süreç normal olmuştur. Artık adalet ve adaletsizlik yargıları bu normale göre olacaktı. Bu normal neydi? "Mülk Allah'ındı. Allah mülkü dilediğine verirdi". Mülk neden tekil kişinin olmuştu? Çünkü mülk kolektifindi. Duruma göre siz kolektifin olanı ele geçiriyordunuz. Egemen düşünce neyse adalet te o normale gör olur. Kimi şanslı kişilerin mülk sahipli irade ve paylaştırması, egemen düşünce olduğuna göre; adalet mülk sahipliğinin iradesini kararlarını, buyruğunu esas alan bir determine etme olacaktı. Hem de çağlar boyu insanlığa "adaletin bu mu dünya" dedirtircesine bir adalet olacaktı. Bu adalet kahpe dünya (dönek sözünde durmayan), kavanoz dipli dünya (boş dünya; acınma, üzülme olan dünya) demenin birçok felsefesini ortaya koyan adalet olacaktı. Din buna kadere iman diyecekti. Sizi vaat olanın gerçekleşmesi üzerinde değil kader üzerinde ahdi vefaya çağıracaktı. Kader denen bu anlayış içinde köleci sürecin nalına da mıhına da vurularak mülk sahibi olmayı başınıza gelen iyilik ve kötülük olarak tarif etse de esas konu mülk sahiplerinin egemen iliğiydi. Kolektif süreç olan normale göre, kimi kişileri mülk sahibi irade kılan köleci süreç normalde sapmaydı. Sıkışmış kritik değerli ve kolektif iradeli ortaklaşma içinde mülk sahipli iradeye göre yapılacak olan bir paylaştırma, normalden sapma olan ilk adaletsizlikti. İlk adaletsizlik ilk adaletsizliğin bilinciydi. İşte bu ikilem içinde normal olan kolektif durum içinde yeni beliren mülk sahipli adaletsizliğin, adaletsizlik addedilmesi nedenle, kolektif sahipli kolektif irade ve ortak akıl adalet olarak belirir. Özel mülk sahipli köleci düzenin önünde köleci düzenin ne olduğuna ne olmadığına ilişkin kendisine kıyas olacak bir kolektif süreç vardır. İşte adaletsizlik ve adalet kolektif ve köleci sürecin sürtüşmesinden doğacaktı. Ve doğacak olan yeni sürecin, normal kabul edilecekti. Köleci süreç normal kabul edilince adalet ve adaletsizlik de ilk kez bir anlam değişmesi olacaktı. Bu durumda adalet mülk sahiplerinin egemenliğini, egemen olan mülkün ve mülk sahipliğinin temelini teşkil edecekti. Adalet, köleci normal olan köleci iradeden sapışa göre beliren palavra tanımlamalar olacaktı. Adalet denmekle mülk sahiplerinin iradesini ve mülk denen mülkiyetçi egemenliği ne kadar ele alırsanız alın; söz ve irade yine kolektif gücündü, Kolektif güç söz ve irade ortaya koyuyordu. Ama ortaya konan söz ve irade mülk sahibi egemenlerin ağzında çıkıyordu. Yine de günümüz inşası içinde kolektif gücü ortaya koyup bir uzay teknolojisini göz önüne alan plan ve tasarımı ortaya koyan kolektif eksen çevrimini kendinize referans yapmadan da gelişmiş bir söz sahibi kolektif yapı ortaya koyamazsınız. Uzaya şirket adı ile de gidilse, uzaya giden güç hep kolektif güçtür. Neden? Çünkü günümüzde uzay teknolojilerini ortaya koyan bilgi, birikim, donanım ve kolektif depo enerji her zaman kolektif gücündür. Bunlar sıkışmış, kritik değerli kolektif güç nedeniyle vardırlar. Oysa ilk kolektif yapıların yani totem yapıların inşası esnasında ne bir depo enerji; ne bilgi birikimi, ne geri bağlanım yasasına uygun beceri art alan ışıması olacak referans değerleri vardı. Adaleti kolektif yapıların temeli olarak anlama yanılgısı, betonarmeyi inşanın temeli sayma yanılgısıyla bire bir aynıdır. Kaldı ki 15 bin yıl önce inşaat ta beton, demir vs. de yoktu ki betonarme inşanın temeli olundular. İnşa, betonarme gereçlerle başlamadı. Ki bu nedenle de betonarme günümüzdeki gibi inşanın temeli olsundu. Kolektif yapı var olan sıkışmış 6 temel kritik değer üzerine, ortak referanslı, en az enerji harcanma düzeyi olan rezonans değerlerle başladı. Beslenme, savunma, barınma ve yavru bakımı bu sürecin en temel kritik değerleri olmakla, bunlar kolektif inşamızın ateşleyicisiydiler. Ve dahi ilk kolektif yapılarla ve kolektif yapıların devamı olan süreçler, adalet üzerine inşa olmazlardı. Sayılan kritik değerler dışında ilk inşa bugünkü köleci düzen gibi adalet (yamukluk-yamultma) üzerine inşa olmazdı. İlk kolektif inşa içinde adalet kavramı bilinmezdi. Bu nedenle ilk kolektif süreç içindeki ilk ateşleyici veya kolektif süreci dinamik kılıcı olan sıkışmış kritik değerler içinde bile "adalet kolektif yapıların temelidir" denemezdi. Adalet yaşanmayan, anlamlandırılmayan bir şey olukla; ne de akıllara gelirdi. Dahası, adaleti mülkün temeli sayan telakkilerle süreci böyle anlamanın o dönemler için gerçekliği yoktu. Nasıl ki günümüzde, geçmişte olduğu gibi sazdan, kamıştan apartman blokları inşa etmiyor isek geçmişte de adalet belirlisi olmadan, ilk kolektif yapıları adalet üstüne inşa edemezdiniz. Zıddını var etmeden karşıtını belirli olarak var edemezsiniz. Zıtlar ancak belirsizle; üstel durumla; üstel durumun boşluk alan çelişkisi potansiyeli ortaya koyan belirsizle vardır. Belirsizi yaşarsınız. Hangi kritik değeri ele alırsanız alın onun içine sıkışmış eyleminizi, düşüncenizi oluşan diğer kritik değerler vardır. Kişi, aynı anda ve aynı zamanda güvenliğini sağlayan veya avcı toplayıcı bir zamanın ilişkisi içinde olur. Tekil bir kişinin iç dünyası sıkışmış olan, iç içe; yan yana olan bu kritik değerlerin her biri birbirinin eşi, dengi, benzeri değildirler. Kritik değerlerin her biri farklı olan; farklı potansiyelli etki alanıdırlar. Bu nedenle bütünlük farklı potansiyelli uyumun gerilim bağ enerjisini taşır. Ancak kolektif yapı içinde farklı kritik değerler birbirinin dengi olurlar. Güvenlik hizmeti veren birinin verdiği güvenlik sağlamasına karşı diğeri de ona av ürünü sunmakla güvenlik ile av ürününü denkleştirir. Bunun hem zorunlu, hem çekici, hem de enerji dönüşümlü nedenleri vardır. Böylesi gerilimli ama bütünlüklü uyum içindeki fark gerilimli sıkışık alan, üstel durumludur. Üstel durumlu bağ enerjilerini taşırlar. Üstel gerilimli bağ enerjisini taşıma işi belirsizle belirlilerin bir yüzey gerilme bilgisini verirler. Gerilimler alanını içinde taşıyan ve içinde taşıdığı gerilimler alanını duygusunu taşımakla, duygudan kaynaklı gerilimler içindeki bir kişi; kendi güvenliğini sağlamakta olan bir kişidir. Ve yine kendi bu kişi güvenliğini sağladığı süre boyunca avlanmak; ot, kök, meyve toplamak zorunda. Ve yine bu kişi güvenlik sağlarken, ot kök meyve toplarken aynı anda yavruya bakmak zorundadır da vs. Avcılık-toplayıcılık, yavru bakımı, güvenlik vs. türü parçalı durumlar kritik değerli alan içine sıkışmış olan fark durumlardır. Fark durum da potansiyel yaratır. Bu fark durumlar bütünü, hayatı, hayat sal tepkileri ortaya koyar. İki kişi yan yana olduğunda biri güvenlik sağlarken diğeri ağaçta meyve toplar. Meyve toplayan kişi, kendi günlük meyve toplama süreci içinde, kendisinin güvenliğini de sağlamak zorundaydı. Yavru bakımını vs. de yapmak zorundaydı. Bir kişinin bir günlük eylemli ve kritik değerli yönelimlerini içeren kişi sürecine parçalı sıkışmış kritik değerli zaman diyeceğiz. İki kişi ya da sosyal kişi olunduğunda meyve toplayan kişimizin, tekil kişi kendi tekil zamanı içinde olunduğunda kişimizin kendi kendisinin güvenliği sağlamak için ayıracağı bir süre vardı. Kişinin bu türden doğa içinde sağlamasını yapacağı altı parçalı olan zorunlu karşılanmalı sıkışmış zamanı vardır. Bunlar iç içe, yan yana, üst üste ve üstel durumlu zaman olukla belirsizdirler. İki tane sosyal kişi bir arada olduğunda düzensizlik düzene girer. Kritik değerli güvenliği, ikinci bir kişi olan diğer kişi üzerine alır. Böylece avcı toplayıcı olan birinci kişimizin kendi güvenliğini sağlamak için harcayacağı emek zamanını meyve toplama harcar. Böylece birinci kişimizin güvenliğe harcamayacağı emek zamanlı enerji, birinci kişimizin avcı toplayıcı emek zamanı içine avcı toplayıcı emek zaman olarak eklenmiş olur. Böylece avcı toplayıcı kişinin sıkışmış kritik zamanlı süredurumu içinde kendi güvenliğine ayıracağı parça süreci; sıkışmış kritik eylemli günlük zaman içinde boşaltmıştır. Yine böylece avcı toplayıcı birinci kişimizin kendi güvenliğine zaman ayırmamasından ötürü sıkışmış kritik değerli zamanı içinde boşalan eylemsiz bir oyuk alan oluşacaktır. Bu oyuk alanın içine; ikinci kişimizin kritik değerli zamanı içinde kendisi için avcı toplayıcı olacağı süreç zaman; birinci kişimizdeki boşalan alanın içine transfer edilerek eklenir. Böylece birinci kişimizin güvenlik kaygılı eylemlerinden boşalan alan zamanlı sıkışmış ve parçalı kritik değerlerden boşalmış olan içine güvenlik eylemi yerine, ikinci kişiye ait olacak meyve, ot, kök toplama veya av yapma zamanı olarak eklenir. Yani birinci kişimizin sıkışmış kritik zamanı içinde; 6 parçalı zaman 5 parçalı zaman gibi olmakla avda geçireceği süre güvenliğe ayıracağı süre, güvenliğe ayrılmamakla güvenliğe ayrılacak süre kadar uzamıştır. Yani birinci kişimizin sıkışmış kritik değerli parça zamanlar içinde eylemli olacağı kimi zamanların yerine avcı toplayıcı süreç içinde olmakla geçireceği zamanı uzamıştır. Kendi güvenliğini başkasına transfer edip; karşılığında karşı tarafa beslenme taahhüt eden bu içteki boşluk alan dönüşmeli enerji durumuyla yapılan iş yükümdür. Yani avcı toplayıcı olan birinci kişimiz, kendi sıkışmış (parçalı) 1 günlük kritik zamanı içinde güvenlik parçalı durum kaygısını adeta çıkarıp atmıştı. Bu kes de birinci kişideki güvenlik kaygısında boşalan oyuk alanın içine, ikinci kişimizin sıkışmış kritik değeri içinde bulunan avcı toplayıcı süredurum, transfer edilmiştir. Güvenlikçi olan İkinci kişimiz de kendi sıkışmış 1 günlük kritik zamanı içinde boşalttığı avcı toplayıcı iş olan süredurumdan boşalan eylem alanın içine avcı toplayıcı kişimizin güvenlik kaygılarını yüklemiştir. İkinci kişi, beslenmesi karşılığı olarak ilk kişimizin güvenliğini kendisine yüküm etmiştir. Birinci kişi de güvenliğinin sağlanması karşılığında ikinci kişinin beslenmesini üzerine almıştır. Bu durumda birinci kişimizin bir günlük sıkışmış kritik parçalı değerler zamanı içinde avcı toplayıcı süre uzamıştır. İkinci kişimizin bir günlük sıkışmış kritik parçalı değerler zamanı içinde de güvenlik süreci uzamıştır. Bunları birbirine bağlayan bağ enerjisi de yüküm üleşmesidir. Şunu da hiç unutmayınız. Birinci kişimizin 1 günlük sıkışmış kritik süredurumun tümünü avcı toplayıcı zaman yapsa dahi ki giderek öyle olacaktır. 1 günlük kritik süredurum zaten sıkışmış parça değerli kritik zamanlardan oluşan zarftan ötürü sıkışmış durumla parçalı olan alan etkisinden hiç kurtulamaz. Aynı şekilde ikinci kişimiz de sıkışmış kritik değerin tümünü güvenliğe ayırsa bile, kendi sıkışmış kritik değerli alan etkisi zarfından asla kurtulamaz. Çünkü inşanın ilk geri bağlanımla olan zorunlu referansı bu sıkışmış kritik zamana göre inşa olmuştur. Kendisinin 6 kritik değerli sıkışık alan oyuklarının içini farklı enerji etkili enerji dönüşmelerine dolma boşalma yaptıran transferler dışta inşa oluştu. Bu inşa kişi özelindeki oyuk alanlarını yüküm sel edip tek tip süreç etkinliğine dönüşen bir uzamaya uğruyordu. Sıkışmış alanın dolgu eylemi ile kapasitesi asla sıkışmış kritik değerli bir günü geçmez. Birinde meyve toplama süreci uzamış. Diğerinde güvenlik eylemli olmanın süreci uzamıştı. Sıkışmış kritik değerle sınırlı olan günlük süredurumun içi, tümden o kişinin meyve, ot, kök toplama, av yapma, güvenlik sağlama gibi süredurum zamanı olmuştur. İşte bu kişi üzerinde eylemli kolektif zamandır. Sıkışmış süredurumla kritik değerlerle oluşan kişi zaman içindeki kişimizin biri güvenlik fark kısmını çıkarmış elektron transferi gibi transfere uğratmıştı. Sıkışık kritik değerli transferler bir kovalent bağa dönüşmüştü. Kendi sıkışık kritik değerli alanı içinde çıkardığı bu fark güvenliği, güvenlik sağlayan diğer kişimizin üzerine eklemlemiştir. Güvenliği sağlayan kişi de kendi kritik değeri içine sıkışmış parça durum olan kendi meyve toplama zamanını, kendi sıkışmış kritik değerleri içinde çıkarıp; avcı toplayıcı kişinin sıkışmış avcı toplayıcı zamanı içine güvenlik transferi karşılığı olarak eklemlemiştir. Sıkışmış kritik değere sahip süredurumla eylemler, tüm kişilerde istisnasız ortaktır. İki kişi üzerinde beliren açlığın giderilmesi kritik değeri her iki kişiyi de aynı alan yönü içinde eylem birliğin rastlaşması içine sürükleyecektir. İkisi de aynı alan yönlü bir yönelim içindedir. Aynı yönelim içinde olmak aynı alan etkisi içinde olmak demek olmakla fazla bir zorlukla çekmeden en az enerji harcanma durumu içinde olmaktır. En az enerji düzenli girişim kuralı gereği girişimler birbirini zorlamadan destekleyeceklerdir. Birbirine geçişen, birbirine eklenen rezonans girişimlerle salınımı büyüteceklerdir. Artık kişilerimiz girişme olan büyüyen salınımın etkisindedirler. Kişiler (yalıtım) referanslı kritik değerlerle rezonansa gelinen ve rezonans girişiminin oluştuğu bu değerler içinde aynı alan yönlü eylemlerin birbirine eklenerek salınımı büyütmesi; dalga parçacıklı enerjinin zorluğu direnci oluşmayan bir ataletidir (eylemsizliğidir). Aynı alan yönlü oyuk alanın içinde ya da en az direnç düzeyi içinde karşılaşan birinci, ikinci kişilerimize ait güvenlik eylemi olan kritik değerli parça eylemler, birbirini destekler. Birbirinin sıkışmış kritik değer veren oyuk alan içine birinden diğerine yüklenen ödünç kritik değer, sahte bir boşluk enerjisi ortaya kor. Sahte boşluk düzeyi içinde olan bir enerji, güvenlik transferinin beslenmeye dönüşmesi gibi bambaşka enerji form dönüşümüne sahiptirler. Güvenlik; beslenmeye, yavru bakımına, depo enerjiye vs. dönüşür. Aynı şekilde bu sahte boşluk alan içinde av yapma da güvenliğe, yavru bakımına, başka bir depo enerji biçimine dönüşür. Şunu da vurgulamalıyım. Köleci sistem, yani mülk sahiplisini kendisine yükümlersen referans değeri yapan sistem; herkeste ortak olan kritik değerli sıkışmış alana sahip kolektif yapıyı kendisine kritik eşik değerli yüküm yapmasını görmezden gelir. Köleci sistem referansını herkeste ortak olmayan mülk dağıtma eşitsizliği üzerinde, ahde vefa, imana bağlı olma, razı lığa gözü kapalı olma, taat, itaat, biat içinde olma gibi sanal, uyduruk ve palavra bir sahte boşluk yükümlüsünün üleşmesi yapar. Oysa süreç insanın beslenme, barınma, güvende olma gibi sıkışmış kritik değerleri üzerinde yüküm edilen bağ enerjili denkleşme ile insanlar bir araya gelip bu bağ enerjisi içinde akmaya devam eder. Yani mülk sahibi olmanın hiçbir üreten bağ enerjisi yoktur. Hiledir tuzaktır. Tümden gerçekleşmeyen ve hiçbir zaman da gerçekleşmeyecek olan vaat ve palavra siyasetin ideolojisidir. Sizle bu dünyada kavil yaparlar. Ama vaat olanın öte dünyada vereceğini söyler. Oysa bu dünyanın kavli bu dünyaya göre sonuçtur. Öte dünyanın kavli öte dünyada ve öte dünyaya göre olasıdır. Uzaya giden süreçleri bu dünyada yapılmakla ve yaşıyorken yine bu dünya ile uzay dünyasına gidiyordunuz. Oysa köleci palavra, biçmesi mümkün olmayan bu dünya işlerini, siz yaşıyorken, gerçekleşme olmuyor da siz başka form içindeyken öte dünyanın tarlası olmaya mal ediliyordu. Öte dünya değil tüm hile ve palavra ve kurulan tuzak bu vaatteydi. Öyle ki politikacılarda hep palavra vaat eder. Kolektif sistemler somut nesnel gerçekleşmeler olmakla vaat bilmez. Vaadin kaynağı nedir? Kolektifin dolaysıyla kişilerin emek gücüne emek gücü nesnelerine el konmuştur. El koyanlar karşısında kişilerin eli boş kalmıştır. Eli boş kalan, bir başkası için gerçekleşip te sizin için gerçekleşmeyen vaat ediliyordu. Eli dolu olan karşısında eli boş olanların fark potansiyeli bir gerilim kaynağıydı. Haset ve çatışmaydı. Nifak ve dengeye gidici yanıyla güya infaktı. Bunları önlemek için vaat olunuyordu. Bir kişinin doğal ve verili düzlemle sıkışık alan eylemi düşüncesi vardı. Karşılaşıp girişen kişilerin kendi alanı içinde boşalttığı her bir kritik değer sayısı kadar oyuk alanı oluşuyordu. Oluşan bu oyuk alanları karşı tarafta boşaltılan kişi ve kişilere doğru eş yönlü alanın yönü oluyordu. Kritik değerli sıkışmış alan etkili, alan zarfın içinde boşalan farklı kritik değerlerin yerine hep aynı enerji değerine sahip eylemler, o alanın içini tek düze eylemle dolduruyorlardı. Bu tür tek düze olan eylemleri alanı içinde giriştirip rezonansa getiriyordunuz. Böylece karşı yükümlülüğü kendinize, kendinizi de karşı tarafa çekim alanı ve zorunlu değişim transferi yapıyordunuz. Güvenlikçi kişi güvenlik eylemli enerji ihraç eder. İhraç ettiği enerji nedenle yerinde kalan oyuk alanın her biri güvenlik eylemine dönüşür. Böylece sıkışık kritik değerli eylem alanı içindeki boşalan her bir oyuk alanları tamamen güvenlik eylemli süreçlerin karşılanmasını üretir. Güvenlik ihraç eden kişinin güvenlik ihracına ilişkin her bir dalga ihracı üzerine modüle edilen beslenme, barınma, yavru bakımı, ateş yakımı gibi kritik eşik karşılanmaları olan gereksinimler vardır. Güvenlik ihracını alan avcı bir kişi veya yavru bakımı yapan bir kişi, güvenlik ihracının beraberinde aldığı kendi eylemine uygun beslenme veya yavru bakımı olan eylemi de alır. Bu eylemler kişide (toplum üzerinde) aldığı beslenme ve yavru bakımı karşılığı olan enerjiyi tutar kendi frekansına geri öner. Böylece güvenlik ihracı karşılığı besin almış olur, yavru bakım hizmeti almış olur. Güvenlikçi taraf ta boşaltılan avcı toplayıcı kritik değerli oyuk alanlı zaman, avcı toplayıcı tarafa eklenir. Taraflar arasında bağ yapıcı YÜKÜM enerjili bağ nedenle, avcı toplayıcı tarafa eklenenler karşılığında, eklenenler; güvenlik sağlayan taraftan güvenlik eylemli enerjinin tüketilmesine dönüşüyordu. İşte bu enerjinin dönüşümlü olması ve büyüleyici olmasıydı. Böylece kritik ve sıkışık fark süreçlerle dolu olan bir kişimiz kendi eylemi içinde boşalttıklarının yerini karşı taraftan aldığı birçok transferlerle doldurur. Bu dolgu süreç transferleri kişinin kendi sıkışık kritik zamanını avcı toplayıcı tarafta mutlaka karşılığı olan tamamen avcı toplayıcı süreçlerle doldurulur. Güvenlikçi tarafta da her birinin karşı taraflarda birer karşılığı olan tümden güvenlik eylemleriyle doldurulur. Fakat kişinin kendi sıkışık kritik değerleri içinde yapılan transferler, kritik değerli alan içini bir türden eylemli süreçler haline getirir. İçi bir türden eyleme dönük oyuk alanların fiziksel renkleri içini dolduran eylemli enerjilerden çok farklı olmakla tek tip akışlıydı. Ama bu akış bambaşka sağlama karşılaması taşıyan bir öze sahipti. Üstelik kişinin sıkışmış alan içi tek düze olmakla daha az kaosludur. En az iki kişi ile başlayan kolektif alan kişiler arasında enerji geçişli ve bir enerji dolma boşalmasının enerji çevrim sürecidirler. Bu durum, zıddı ortaya konmadıkça belirsizle belirli bir yaşama durumdur. Kolektif yapı içinde her bir güvenliğe karşı; avcı toplayıcı enerji zaman vardır. Avcı toplayıcı enerji zamana karşı da, bir güvenlikti enerji zaman denkleşmesi vardır. Kişi denk bir karşı yükümle diğer kişiye ya da kişilere garanti olmayı yüküm eder. Bu yüküm eşme enerji boşaltma, boşalan yeri denk bir fark enerjiyle doldurmadır. Biz bu tür denk yüküm geçişme sürecine insan öznelliği içinde belirsizle belirli olan duruma bir adalet ve adaletin yaşanması diyelim. Kişi bunu yaşar. Ancak buna adalet demez. Demeyi de bilmez. Deme gereği ortada olmadığı için bu tür yaşam içsini belirsizle olan durumdur. Yasa olandır. Bilgi enerjidir. Siz bu zorunlu karşılıklı yüküm olan kolektif durumu, tek yanlılıkla "mülkü ben verdim. Mülk sahibi olan benim. Mülkümün hakkını yani mülkün ekip dikmeye vesile olan hizmet hakkı ve tasarruf edilmesinde doğan karşılığı olan huzur hakkını bana vereceksiniz" demekle; kendi yükümünü mülk sahipliği yerine koyar. Böylece kolektif organizmayı tek yanlı bir istismar ve enfeksiyona sürükler. Kolektif yapı karşılıklı yükümdü. Yüküm sentezi veren bağın, enerji çevrimiydi. Yüküm eden ve yüküm olan taraf kolektif yapının içindedir. Taraflardan biri yüküm üzerinde bir keyfiyetle "mülk benim" diyerek yükümleri istismar eder. İşte bu tutum sömürüdür. Sömürü kolektif yapı içinde sömürüyü bilmeden belirsizle yaşamıştı. Belirsizle olan durum şu örnek gibidir. İnsanlar suyun kaldırma kuvvetini ele veren kaldırma kuvveti yasalarını bilmeden Arşimet'e kadar olan süre içinde suyun kaldırma kuvvet yasalarını belirleyemeden belirsiz durumla yaşamışlardı. İşte adalet te yasaları bilinmeden kolektif yapı içinde yaşarken kolektif yapıyı istismar eden, sömüren durum karşısında kolektif yapıyı adalet olarak belirdi. Adalete göre olmayan da (kolektife göre olmayan durum da) adaletsizlik olarak tanınıp, belirim verdi. Demek ki ortamda yüküm içinde olmayan; şu veya bu nedenle yükümde muaf olmayan yükümlersen kolektif yapı varken adalet yaşanan bir durumun belirsizle olan işleyişiydi. Kolektif yapıdan sapan durum karşısında kolektif alan adalet olarak belirdi. Sapma da adaletsizlik olarak belirdi. Kaosu ve tedirginliği ortaya koyan sömüren alanı kolektif yapıya kıyas etmeleri nedeni ile adaletli olanla adaletsiz olanın kıyas durumu ortaya çıktı. Bu duruma göre kolektif yüküm adaletti. Mülk benim deyip mülk hakkı adı altında sömüren inanıcı, kişileri sömürüye razı edici istismar adaletsizlikti. Sömürü nedir bilinmeyen İlk kolektif yapıların adalet düşünülerek, adalet gözetilerek inşa olmaları olanaksızdır. Kolektif yapının kendisi kolektif içinde yaşadıkları yüküme göre olan durumla; gelecekte yaşanacak sömürüye göre olan durumun kıyasında doğacak olan adaletsizliğin, geçmiş içinde belirsizle olan, adaletle yaşanmasıydı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |