Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Yağmur suyunun, çukur alan ve hacimleri doldurması gibi El de mülkün sahibi olmakla açtığı hareket alanların içini takdir etme iradesi ile söylem ve eylem gücü ile doldurmuştu. Sistem dışı anlayışla ve sistemin geri beslenim koşulları içinde olmayan yaklaşımlar sahipliğiyle sistemde muktedir oluyordu. El kendisine tanınan, kendisine biat edilen bu muktedirce tutum içinde mal sahibi olmakla takdirde bulunan efendi ile maldan yoksun, boyun eğici kulluğu ortaya koymuştu. El in içinde olduğu hareket alanı, takdir etme yetkisi ile boyutlanmıştı. Bunun her ikisi de kolektif alanın gücüydü. El sahipli takdir eden her iki tutum kolektif özneyi sisteme yabancılaştıran bir montaj modülasyondu. Modülasyon bir bilgiydi ama sahipliğin ve takdir etmenin bilgi modülasyonu taşıyıcı dalganın kendisi değildi. Deniz dalgası üzerindeki kayık ve sörf aracı gibi bindirişleri taşıyıcı bir dalgaydı. Ama ne kayık ne sörf aracı dalganın kendisi değildi. Kayık ve sörf aracı deniz dalgası üzerine bindiriş edilen modülasyondu. Denizin dalga gücü şimdi salınan kayıkta ve hızla giden sörf aracındaydı. Tıpkı kolektif alan dalgalanışı içindeki alan dalgalanmasının El mana anlayışını ve El ‘in takdir gücünü taşıması gibi deniz dalgası da taşıyıcı dalga olarak kayığı ve sörf aracını taşıyordu. Denizdeki taşıyıcı dalga gücünün kayığa ve sörf aracına geçmesi gibi, kolektif alanın kolektif mal mülk sahiplik gücü ile kolektif takdir gücü de şimdi kolektif alan gücü üzerinde taşınmayla El ‘ e geçmişti. İşte El de kolektif alan içine eklenen üçüncü boyut ile kolektif süreç içinde kolektif koşul ile donanımlı olacaktı. Yani El üreten sürece bir araz olacaktı. El sürecin arazı olan enfeksiyondu. El kolektif olmayan sistem dışı bir anlayıştı. Kayıkla sörf aracındaki denizin kendisi olmayan, sistem dışı eklem olması gibi. El kolektif alan unsuru olmayıp kolektif donanımlı bindiriş olduğu halde; kolektif sürece karşı; “mülk benim. Mülkün sahibi benim. Bir takdirle mülkümden dilediğim kadar payı sizlere veren ve vermeyen de benim” demekle; kendisine dört tane eylem alan açmıştı. Terste kolektif kuvvetin yerine geçmişti. El kolektif alanın ajan provokatörü olan arıza durumdu. Kolektif alanda kişisi mal sahipli güç ile takdir etme yetkisi içinde olmanın akıl almaz üs sel boşluk devinmeli eylem alanlarını ortaya koyar. El üreten boyutta, üreten sürece ait boşluklu enerji alanları içinde kendisine ait boşluk devinmeli kendi eylem alanlarını ortaya koyacaktı. El, ister istemez açılan bu eylem alanındaki üreten harekete bağlı, bağıl boşluk devinmeleri içinde sahipti takdirde bulunmanın da eylemli enfeksiyonu olacaktı. İki boyutlu kolektif bir süreci, üreten ilişkiye bağlı üçüncü boyuta ve üçüncü boyut eylemlerini de üretim hareketi üzerinde takas gibi girişmelere dönüştürmedikçe; El mana anlayışı beliremezdi. Üreten süreci enfekte eden iştah, belli bir üretim düzeyinin geri dönülmez koşulları içine gelindiğinde üreten sistem içinde kendisine kurt deliği açan kişi benci tamahtı. Tekil durumlu kişi ile de bencillik ve tamahınız vardı. Ancak tekil durumlu tamah iki boyutlu girişmesi içine üçüncü boyut bileşenini katamadığı sürece, tekil kişi sömüren bağıntıyla beliremiyordu. Potansiyel olarak üretme, enerjinin birbirine dönüşen akış olması ile olasıydı. Kişi kas enerjisi ve kişi bilinçli sempatik bilgi enerjisi diğer eylem enerjilerle birleşerek kolektif enerji; araç yapan, kolektif birim zamanlı enerji ile organizasyon enerjilerle, üreten bağıl enerjilere dönüşüyordu. Tekil kişi bileşik zaman organizasyonunu ortaya koyamıyordu. Tekil kişide mutant durum eğilimle bileşen bir sömürmenin tamahı varsa da tekil kişiler doğada sağlama yapmak dışında ve iki boyut içinde bencil tamahını "sömürü olarak" beliremiyordu. Bencilliği güden sömürü, yağma talan gibi ara sıra beliren kaybolan durumlarla; düzenli, sürekliliği veren garanti olmamakla talan, iki boyutlu düzenin belirip kaybolan sömürüye salınışın hayaletiydi. Oysa üretim hareketi, sömürüyü sürekli bir beliren garantili durum yapacaktı. Sömürü üreten ilişki ve üretim hareketi ile belirliydi. Üretim; iki boyutlu alana hacim veya derinlik genleşmesi katmakla; üretmenin kendi üs sel durumlarıyla sömürü nişlerini de ortaya koyuyordu. Bu böyle oluyor diye sömürü illa olması gereken bir durum değildi. Sömürü doğanın ve doğada var oluşun enstrümanı değildi. Sömürü; üretimle üçüncü boyut duruma evirilen kolektif yapılar içinde; kişisi özne tamahla, kolektif özneli güce dayalı emeğin istismarına bir olasılıktı. Sömürü doğa talepli değildi. Doğada talep yoktu. Sömürü kolektif emeğin, kolektif paylaşılması karşısında takındığı tıkaç tutumun belirsizle belirliydi. Sömürü; üreten kolektif emekler içindeydi. Kişi tamahı kolektif emekler üzerinde herkesin yetenek ve ihtiyacına göre olan payı kadar hak edişle giderilmesi gerekirken kişi tamahı şimdi kolektif bilinçten ve kolektif özneden sapmakla kişi tamahına bağlı heva, heves iştahına araz ve arıza olan durumlardandı. Sömürü; kolektif alana derinlik veren veya kolektif alana hacim veren üreten boyutun içinde El ‘in köleci sisteme bir kurt deliği açmasıydı. Kurt deliği bir kullanımsa da kolektif varlığın ve kolektif var oluşun bir inşa enstrümanı değildi. Üretim niye vardı? Tekil kişinin korunan içgüdülerine sağlama olmakla, kolektif alan içinde vardı. Sömürü, üretim yapmanın ve üretim hareketinin enstrümanı değildi. Sömürü, üretim boyutunun bağıl şartı da değildi. Sömürü tekildi sanal yaklaşımlarla, El tarzı anlayışlarla, üreten sistemler içine katılan özel ve öznel bağlılaştırılmaydı. At sineği ata bağlılaşmaydı. Değilse at sineği atın vücudu varlık sebebi olukla atın üs sel durum eylemli tutumu değildi. Takas denen değiş tokuş; hem kolektif alan içinde hem üreten ilişki içinde tek tek olan koruyucu, bakıcı, besleyici vs. emekler düzenlemesi içinde bağ enerji olmakla var olacaktı. Kolektif alan içindeki tek tek olan emekler, kişi bağlaçla kişi emeği üzerinde; bir emeğin diğer emeğe dönüşümünü yapan organizasyondaki bileşimlere takas oluyordu. Takas emekler arası farklı emekleri değişme işi, emeği paylaşma, emeği yardımlaşma işi olacaktı. Takas kolektif alan içinde önce sağlatan, sonra da üreten ilişkiydi. En sonra da üreten ilişkiyi gruplar arası interlanda açmanın, üretim hareketi ile takastı. Yani değiş tokuş işi ikinci aşamada da kolektif birim zamanla bağıntılıydı. Takas, üreten ilişkileri üreten ilişkiler dışında; farklı kullanım ve farklı tüketim yapmanın da aracı oluyordu. Takas, üreten ilişkileri; üretim hareketine çeviren üs sel durumla vardı. Takas üretimin üs sel durumlu devinmesi, içindeydi. Sömürü, üretimin üs sel devinimi içinde değildir. Sömürü, üs sel devinimli alan boşluklarını işgal eden enfeksiyon olan at sineği asalaklığıydı. Sömürü kişisi iki boyutlu bencillik içinde yağmacı olukla vardı. Nitekim üretim ilişkisi de, üretim hareketi de; sömürü olmadan belirebilmişti. Üretim sömürü olmadan da ileri akaç. Kolektif boyutlu bir alan içine üretim boyutu katamadığınız zaman iki boyut içindeki kolektif alan üç boyuttaki kolektif etki gibi kolektif eylem gibi beliremiyordu. Bu nedenle iki boyut içindeki üçüncü boyut, ancak iki boyuta göre belirme olurdu. Örneğin, küre bir durum; iki boyut içinde ancak daire olarak görülürdü. Üç boyut iki boyut içinde olmakla görünmez olup beliremezdi. Alan ile hacim arasında oransal bir potansiyel farkla gerilim vardır. Alan iki boyutlu iken; hacim üç boyutlu fark bir potansiyel gerilimdir. Yani az olanın çok olana veya çok olanın az olana gerilimi gibi. Ya da 3 ün 2 ye (3/2= 1,5) veya 2 ‘nin 3 e (2/3 =0,666…) oranındaki gerilme gibi genleşme ve çoğalma olmakla aralarında mutlak bir 2/3 oranı vardır. Kolektif alana üçüncü boyut olan eklenme, üretmenin hacim boyut olmasıydı. Hacim boyutlu genleşme kolektif alanın yüzey gerilimini yırtar. Alanı böler, parçalar. İki boyut üç boyutla giriştiği zaman 3 boyutun iki boyuta 3/2 oranı nedenle 3. Boyut olan hacim, iki boyutlu alanı 1,5 kat genleşmeye zorlar. Hacimle birlikte birden oluşan 3. boyut enerjisi iki boyut alan aşar. Alan yüzeyi yırtar. Ya da iki boyutun üçüncü boyuta 2/3 oranı ile iki boyut üç boyutlu genleşmeye 0,666… oranında bir daralma olur. Genleşme ve daralma girişmesi yine bir yırtılma veya parçalanma olmakla ortaya çıkar. Yırtılan yüzey geriliminin parçaları kolektif alanı dışa doğru yani hacim içine iter. Yani yırtılan yüzey gerilimi sağlama yapan kolektif bir totem alandı. Yırtılmanın enerjisi totem alanı, üreten ilişki hacmi içine iter. Taban alanı nüfusla, bölgeyle kolektif inşaydı. Taban alanı hacmi, hacim de taban alanını belirliyordu. Böylece bölünen, sonra da bileşen yapı çoğalır. Yani yapı üretime bağıl üs seli durumlarla genleşir. Üçüncü boyut, iki boyutlu olan kolektif alanlı süreci çoğaltan parçalı süreklilikler genleşmesine dönüştürüyordu. Üreten ilişki boyutu üzerinde veya üreten ilişki içinde kişisi insan tamahı bencillik görünümüyle üreten ilişkiyi kendisine etki alanı yapacak enfekte bir düşünüş içindeki kişilikle beliriyordu. Enfeksiyon da kolektif ilişkinin bir davranışı değildi. Enfeksiyonla var oluşlar kendisini, kimi kez o sürece simbiyoz bir katılımcı yapmakla yardımlaşan katkıydı. Kimi kez katılım yaptığı sürece, sıfıra yakın etkiydi. Kimi kes de o süreç aleyhine tutumla; yani kolektif ilişki üzerinde en az geri bağlanımla sadece kendisini var kılmaya dönük dayatmaydı. Kolektif sürecin kolektif alan içinde, alandaki kişilerden bağımsız bir diyalektiği; kolektif bir aklı ve kolektif bir mantık işleyişi vardı. Kolektif yapı içindeki salt kişilikle, kişi benci, sömüren kişi özne; sömüren durumla kolektif bileşim değildi. Bu nedenle sömüren kişi özne sisteme dıştan bileşimli bir katılım vermekle kolektif bir özne ruh oluyordu. Enfeksiyon (sömürü) kolektif bilinçle değil kişi özneli bencilliklere hitapla bulaşıyordu. Sömürü kolektif özneden (özgecilikten) doğan zekâ enfeksiyonu değildi. Aksine sömürü kişiden, kişisi iştahlı özne bencillikten doğmakla, üretim ve üretim enstrümanı olmayan ajan provokatör bir enfeksiyondu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |