..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > ömer akşahan




19 Şubat 2003
Kızıma Açık Mektup  
ömer akşahan
Şimdi senin çalışma masana oturmuş, sana hitap etmeyi düşündüğüm satırları karalamakla meşgulüm. Bunu duyar duymaz tepkinin ne olacağını gayet iyi biliyorum: “Aman babaaa, gene benim odamı mı buldun, yazmak için?


:AGGE:
Sevgili Kızım,

Şimdi senin çalışma masana oturmuş, sana hitap etmeyi düşündüğüm satırları karalamakla meşgulüm. Bunu duyar duymaz tepkinin ne olacağını gayet iyi biliyorum: “Aman babaaa, gene benim odamı mı buldun, yazmak için? Kendi odanda yazamaz mıydın?”diyecek ve öfkeni açığa vuracaksın. Evet, sen, bu serzenişinde son derece haklısın. Ancak kızsan da, bu masaya, sana olan duygularımı daha iyi anlatabileceğimi umarak oturdum. Eğer bunda başarılı olabilirsem, belki beni affedebilirsin.

Ağabeyinin dünyaya gelmesinin ardından, Tanrı’dan, bize, bir de sağlıklı kız evlat vermesini diledim. Bilirsin, kız çocuklarını oldum olası çok severim. Onları hangi ortamda olursa olsun sevmeyi, şımartmayı ve sevgimi onlarla paylaşmayı isterim. Bir çok kez onların minik dünyalarına girmeye -zor da olsa- teşebbüs ettim.

Kızım, senin doğumun da, hepimiz için büyük bir mutluluk kaynağı olmuştu. Ağabeyin gibi sen de anne sütü almadığın için çocukluğun oldukça sorunlu geçti. Nazlı bir bebektin. Anneni oldukça yormuştun. Ama bu, senin bize kapris yapmanı engellemiyordu. Çünkü, çok sevildiğini ve şımartıldığını biliyordun.

Şimdi sen, genç kızlığının o gizemli yollarında yürümektesin. Unutma, bu yol, kimi zaman, iki tarafı ağaçlıklı, yemyeşil bir doğa parçası kadar diri, canlı ve hoş kokulu olabileceği gibi; bazen de, bozkır ortasındaki tek bir ağacın yalnızlığı gibi mahzun da olabilir. Önemli olan, senin kendi yaşamın için gerekli olan kır çiçeklerini derlemendir. Gençliğini tüm duygularınla doyasıya yaşamanı dilerim.

Bir baba olarak senden, yalnızca tek bir şey isterim: Senin mutlu, canlı, hayata sıkı sıkıya bağlı bir insan olman ve insanları yalnızca insan oldukları için sevmen! Renk, dil, din ve ırk ayrımı yapmaksızın onlara eşit davranmanı, arkadaş çevreni de bu özellikteki insanlardan seçmeni beklerim.

Kızların yaratılışları gereği, kendilerini babaya yakın hissettiklerini herkes bilir. Senin şaka yollu da olsa bana yaptığın takılmalar, aslında yüreğinden taşan o sevgi pınarının pırıltılarıdır olsa olsa... Biz hepimiz, annen, ağabeyin ve seni seven ailemizin diğer bireyleri, sen var oldukça, senin pınarından kana kana sevgi içmeyi umuyoruz.

“Kızını dövmeyen, dizini döver!”deyip, iyi bir eğitimin ancak dayakla olabileceğini sananlara, eğitimde en sihirli sözün ancak “sevgi” olabileceğini burada sana tekrar hatırlatmak isterim. Bence yukarıdaki sözü; “Çocuğunu sevmeyen, dizini döver!”şeklinde düzeltmek gerekirdi.

Sevgili kızım, hepimizin kusurları var. Biz insan olarak bu kusurlarla varız; ancak, aslolan, o kusurları kişinin yüzüne alenen vurmadan, çeşitli şekillerde hissettirmektir. Sevgi ve hoşgörü insanı yücelten en önemli değerlerdir. Kim bunları benliğinde taşırsa, o, bence, Tanrı’nın en yüce katına erecektir. Senin olgunlaşmana paralel olarak, bu yüce değerlerin sende daha da gelişeceğine inancım sonsuzdur.

Seni bugüne kadar bilmeden kırdımsa affet kızım! Bir baba, mizacı gereği, hatalarını evlatlarına kolay kolay itiraf edemez..
Bense, daha zor bir yolu denemekteyim. Bu mektubu sana önce radyodan okudum, sonra gazetede yayımladım, yetmedi, şimdi de internet aracılığıyla tüm dünyaya ilan ediyorum.

Yolun aydınlık, ışıltılarla dolu olsun güzel kızım...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ....
Gönderen: yeşim kırlı / İzmir/Türkiye
12 Nisan 2005
Duru ve içten anlatımınızla duygulandım doğrusu..belki de her babanın yüreğinde olan ama dilinden dökülemeyen kelimeler can bulmuş satırlarınızda...yarın çok geç olabilir, bugün kızınıza sıkı sıkı sarılın ve onu ne kadar sevdiğinizi ve sizin için(izdeki) değerini yüzüne de söyleyin!Sevgilerimle..yeşim

:: Tebrikler
Gönderen: Orkide Kutlu / /
4 Aralık 2004
En zorudur biliyorum Üstadım, en sevilene bir kalem yardımıyla duyguları ifade etmeye çalışmak.. Bakmaksızın, dokunmaksızın anlatabilmek çabası.. Buna rağmen; kelimeler ne güzel dökülmüşler yüreğinizden.. Yolları aydınlık olsun tüm evlatların. Saygılarımla,




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Aynı Dili Konuşmak
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
İsimsizler
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.